PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : MecazÎ Aşk ..*


Hasret
02-07-2009, 18:15
Başlarına çok ciddi bir imtihan açılan gençler, mecazî aşk tuzağına düşmemek için kararlı olmalıdırlar. Mecazî aşk, hakiki olmayan aşktır. Gerçek aşk, başta Allah’a, daha sonra Onun sevmemize izin verdiği kişi ve değerlere, Onun izin verdiği ölçüde duyulan coşkun sevgidir.
Onun izni dışında gerçekleşen, çoğunlukla karşı cinse yönelen ve birçok dinî sınırın çiğnendiği aşka, “mecazî aşk” diyoruz. Başlangıçta çok cazip ve lezzetli görünen bu tuzak, sizi öylesine içinden çıkılmaz sorunlarla karşılaştırır ki, içine düştüğünüze bin pişman olursunuz. Eğer üzerinden fazla zaman geçmiş ve geri dönülmesi zor bir şekilde güçlü duygularla bağlanmışsanız, ne yapacağınızı şaşırırsınız.
Hani çocuk babasına, “Bahçede hırsız var” diye bağırmış. Babası da:
“Al getir oğlum” demiş.
“Gelmiyor.”
“Bırak gitsin öyleyse.”
Çocuk çaresiz bir şekilde:
“Gitmiyor” demiş.
İşte Allah’ın rızası olmayan bir yolda böylesine çıkmazlar vardır. Bıraksanız bir türlüdür, sürdürseniz bir türlü. “Nereden başıma belâ ettim” diye çırpınır durursunuz.
Özellikle evlenme yaşından çok önce başlayan karşı cinsler arası duygusal ilişkiler, tam bir fecaattir. Ne getirip ne götüreceği daha baştan bellidir. 15 yaşlarında bir delikanlı vardı. Birisine tutulmuş. Bir çay ısmarladım. Gençlik Rehberi’ndeki hakikatları anlatarak, mecazî aşkın zararlı olduğunu söyledim. “Önünde daha uzun yıllar var. Bunu sürdüremezsin. Bir yerde tıkanır. Üstelik sadece ahiret açısından değil, dünyada da mutlu olamazsın” dedim. Elbette burnu kaf dağındaydı. Aşkın gözü kördü ve o her şeyi görmek istediği gibi görüyor, hak veriyor gibi yapıp bildiğini okuyordu.
Aradan birkaç hafta geçti. “Hocam bir daha tövbeler olsun” diyerek yanıma geldi. “Hayrola, ne oldu?” dedim. “Benim o mesele vardı ya. Geçenlerde bir grup gençle kavga ettim. Kızın teyzesinin oğlu beni dövdü. Bana ne yahu, canımdan değerli mi?” diyerek olayı anlattı. “Sana anlattım, ama dinletemedim. Umarım aklın başına gelmiştir” dedim.
Evet, mecazî aşkın sadece küçük bir zararı bu. Baştan sona sorundur, acıdır, derttir.
Bilindiği gibi, aşk, "şiddetli sevgi" demektir.
Aşk, bir şeyi aşırı derece sevmek, ona tutulmak, onsuz yapamamak, hep onu düşünmek, onunla gülmek, onunla ağlamak, ancak onunla sevinip üzülmek, onsuz mutlu olamamak, sevdiğini her şeyin merkezine koymaktır.
Seven bir genç için her şeyden önce "sevgili" vardır. En değerli, en önemli, en vazgeçilmez odur. Her şeyi "o"nun uğruna feda eder, "o"nun için her şeye katlanabilir. Sevdiğinin bir bakışı, bir teveccühü, bir iltifatı onu belki günlerce mutlu edebileceği gibi, bir ilgisizliği, hayal kırıklığına uğratan bir davranışı da onu günlerce mahzun eder.
Oysa mecazî aşk, gençlerimizi birçok konuda aldatmaktadır.
Meselâ, seven genç, her şeyin sevgilisinden ibâret olduğunu düşünür. Sevdiği her şeyin merkezindedir. Hayat, sevgi, mutluluk, huzur onun etrafında dönmekte, diğer varlıklar sanki ona hizmet etmektedir. Sanki ondan ayrılsa dünya duracak, hayat bitecek, kıyâmet kopacaktır.
Oysa gerçek, hiç de öyle değildir. Hayatta ondan başka, hattâ ondan değerli çok güzellik, mutluluk, huzur vardır. O olmayınca hayat bitmez. Dünya dönmeye devam eder, yağmur yine yağar, kuşlar yine öter.
İşte duygularını îman ve İslâmla doyuran bir genç, her şeyden önce bu gerçeği görür. Her şeyin hakkını verir. "Sevgili"nin "her şey" olmadığı gibi, "hiçbir şey" de olmadığını bilir. Onun meşrû dâirede olmak kaydıyla kıymeti nisbetinde bir değeri olduğuna inanır.
Bu gerçekleri bilmeyen veya bildiği halde uygulamayan bir genç ise, karşı cinsten birisine âşık olur. Henüz çok gençtir. Evlenecek yaşa gelmesine 5-10 sene vardır. Henüz okulu bitmemiş, işyeri kurmamıştır. Sevdiğini doğru dürüst tanımamıştır bile. Sadece bir hevesle yola çıkmıştır.
Artık her geçen gün ayrı bir dert, ayrı bir sorundur. Sevdiğiyle arasında çıkan problemler yetmezmiş gibi, bir de ailelerin durumu vardır. Böyle bir ilişki evlilik aşamasına geldiğinde ailelerin ikisi veya birisi “Olmaz” diye dayatmaktadır. Sonuçta ya ilişki bitmekte veya sorunlar zinciri acı ve ıztırapla uzayıp gitmektedir.
Bunun için kesinlikle mecazî aşk tuzağına düşmemek için kararlı olmak gerekir. Böylece, aceleciliğin verdiği yanlışlıklardan, tecrübesizlikten kaynaklanan hatalardan kurtulursunuz. Nasıl olsa, meşru bir evlilik yapma imkânınız olacak ve sağduyuyla doğru kararı vereceksiniz. Rıza dairesinin dışına çıkıp uhrevî sorumluluklarının yanında dünyanızı da berbat etmeye değer mi?

Cemil Tokpınar