PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Huşu ile namaz kılmak için okuyun


Hasret
02-04-2009, 20:46
Bismillahirahmanirahim
ÖRNEK NAMAZLAR

Rasulüllah'ın s.a.v gece namazı:
Huzeyfe (r.a.) anlatıyor. Bir gee Rasulülahla birlikte namaza durdum. Peygamber s.a.v Fatiha suresinden sonra Bakara suresini okumaya başladı. Ben kendi kendime ''yüzüncü ayete gelince rukü yapacak'' dedim. Yüzüncü ayeti geçti, devam etti. Ben içimden sureyi bitirip rukü yapacak dedim. Sureyi bitirdi. Rukü eder diye düşünürken bu defa Nisa suresine başladı. Sure bitti. Ali imran suresine başladı. Bu sureyide okudu. Ağır ağır tane tane okuyordu. Tesbih ayetleri geçince ''SübhannAllah'' diyordu. Dua ayeti geçince dua ediyordu Allah'a sığınılacak ayetler geçtiğinde Allah'a sığınıyordu. Ali İmran suresini okuduktan sonra ruküya vararak ''Subhane rabbiyel azim'' dedi. Ruküda kıyamı gibi uzun oldu. Ruküdan doğrularak ''Semiallahü limen hamideh'' dedi. doğrulduğunda ruküdaki kadar ayakta durdu sonra secdeye vardı ve şöyle dedi ''sübhane rabbiyel ala'' Secdeleride kıyamı kadar uzun oluyordu. Namazdan sonra durumu kendisine söyledim. ''Keşke haber verseydin'' dedi. Ben de ''seni Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, hala namazın yorgunluğunu hissediyorum'' dedim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) ''Senin arkamda olduğunu bilseydim daha hafif (kısa) kılardım'' buyurdular.


ÇOK ŞÜKREDEN BİR KUL OLMAYAYIM MI?

Ebu Hureyre'den (r.a.) Rasulüllah (s.a.v) demanlı ibadet etmekten bir deri bir kemik haline gelmişti.
''EY Allah'ın Rasulü niçin böyle yapıyorsunuz. Allah sizin işlediğiniz ve işleyeceğiniz günahlarınızı affetmedi mi? Diye sorulduğunda ''Doğru ama çok şükreden bir kul olmayayımmı'' buyurdular.


Eğer yanıma gelseydi melekleri onu parçalayacaktı.

İslamiyetin ilk zamanlarıydı. Müşrikler tarafından Müslümanlara büyükezalar ve cefalarda bulunuluyordu. İslamın ilk anlarında bana hep karşı çıkan ve özellikle güçsüz Müslümanlara var gücüyle düşmanlık edip onları ezen hatta şehit eden Ebu Cehil ve müşrikler hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı.
Eziyet için fırsat kollayan Ebu Cehil yine içi kin dolu bi haldeyken Kureyşliler'e şu soruyu sordu. ''Muhammed (s.a.v) siz varkende ellerini yere koyup secde ediyor mu ?''
Kureyşliler ona evet dediler. Ebu Cehil ''Lat ve Uzzaya yemin ederim ki eğer onu bu şekilde ibadet ederken görürsem ensesine ayağımı basarak yüzünü yere sürteceğim'' demişti.
Birgün Rasulüllah (s.a.v) namaz kılıyordu. emu Cehil ettiği yemini yerine getirmek için efendimize (s.a.v) doğru yöneldi. İçi kinle dolu kendinden emin ve gururlu bir şekilde ettiği yemini yerine getirmek için Efendimizin boynuna basmak isterken birden bire herkez onun geri çekildiğini gördü. Ebu Cehil'e ne oluyor diye sordular. Ebu Cehil hala olayın etkisinde ve korkarak şu cevabı verdi. '' Benimle onun arasında bir ateş hendeği vardı. Bazı kanatlarda gördüm.'' Bu olaydan sonra Rasulüllah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdular. ''Eğer yanıma gelseydi melekler onu parçalayacaktı.''


Hançerlendikten sonra onu ancak namaz telkini uyandırdı.

Misver (r.a.) anlatıyor. Hz. Ömer (r.a) hançerlendikten sonra ynına girdim. Oradakilere durumu nasıl diye sordum. Gördüğün gibi diye cevap verdiler. Kendisine namazı hatırlatarak uyandırın. Namazın geçmesinden daha önemli başka hiç bir şey hatırlatarak onu uyandıramazsınız dedim.
''Ey mü'minlrin emiri! Namaz vakti geldi dediler. O halde kalkayım dedi. Namazı terk edenin durumunu düşündü. Yarasından kan aka aka namazını kıldı.


Namazda bir gecede Kur'an'ı Kerim'i hatmetti.

Abdurrahman et-Teymi anlatıyor.
Makamı İbrahim'de, gece sabaha kadar ibadet emeye niyet ettim. Gecenin ilk üçte birinde namaz kıldıktan sonra, makamı İbrahim'e gidip orada, ibadet etmeye başladım. Ben ayakta iken, adamın birisi elini omuzuma koydu. Birde baktım ki Hz. Osman (r.a) o da namaza başladı. Fatihadan sonra Kur'an'ın tamamını okuyarak ruküya ve secdeye vardı. Selam verdikten sonra ayakkabısını aldı. O gece bu namazdan önce namaz kıldımı kılmadımı bilmiyorum.


Oklar namaza engel olamadı.

Resuli Ekrem'in (s.a.v) katıldığı ''zatürrika'' savaşında Müslümanlardan biri müşrik bir adamın muharebe yerinde bulunan karısını öldürmüştü. Ölen kadının kocasıda. '' Vallahi ben de bir müslümanı öldüreceğim'' diye yemin etmişti. Bir süre Peygamber (s.a.v) ve arkadaşlarının arkasından onları izlemeye devam etti. Bir yerde mola verilmişti. Peygamber (s.a.v) Efendimiz ''Bu gece istirahatimizde bize kim nöbetçilik yapacak'' diye sordu. Muhacir ve Ensardan iki sahabe Ammar bin Yasir (r.a) ile Abbad bin Bişr cevap verdiler. ''Ya Rasulüllah biz nöbet tutarız.'' Peygamber (s.a.v) Efendimiz ' Öyleyse şu vadinin giriş kısmında nöbet tutunuz.'' dedi.
Bunun üzerine nöbet yerine büyük sevinçle gittiler. Nöbete başlayacakları sırada Abbad, Ammar'a ''Gecenin hangi bölümünde nöbette olmamı istersin'' diye sordu. Ammarda '' Gecenin ilk bölümünde sen nöbet tut'' dedi.
Bunun üzerine Ammar, kendi nöbeti gelinceye kadar arkadaşının yanında uyumaya başladı. Nöbette duran Abbad da çevrenin sakin olduğunu görünce vakitini değerlendirmek için gece namazına durdu.
Abbad (r.a) gecenin sessizliğinin verdiği huzurla namaza kendini vermiş, bütün benliiyle Allah'a ibadet etmenin hazzını yaşıyordu.
Bu sırada eşi öldürülen müşrik çok uzak mesafedeki karartıyı görünce , yayına bir ok yerleştirdi ve bıraktı. Ok eliyle koymuş gibi Hz. Abbad'ın (r.a) vücuduna saplandı. Bu sırada Abbad (r.a) on bir sayfalık Kehf suresinin ortalarına gelmişti. Eliyle oku çıkardı ve namaz kılmaya devam etti.
Biraz bekleyen müşrik önceki okun isabet etmediğii sanarak Abbad.'a (ra.) ikinci okunuda fırlattı. İkinci ok da namazda olan Abbad'a (r.a) saplanmıştı. Bu okuda aldırmadan çıkardı ve namazına devam etti. Sankii o atılan oklar onun vücuduna saplanmamış gibi huşu içerisinde namaz kılıyordu.
Büyük bir öfkeye kapılan müşrik bu okunda isabet etmediğini düşünerek üüncü bir ok fırlattı. Üçüncü ok da isabet etti. Abbad (r.a) bu okuda çıkarttı. Bir müddet sonra arkadaşı uyandı. Müşrik onların iki kişi olduklarını görünce kaçtı. Ammar saplanan üç oku ve arkadaşından akan kanları görünce şaşkına dönmüştü. ''Sübhanellah'' Sana ilk oku atınca beni niye uyandırmadın diye sordu. Abbad yaptığından gayet memnun ve huzur dolu bir sesle şu ibretli cevabı verdi.
''Öyle bir sure okuyordum ki kesmek istemedim. eğer Rasulüllahın (s.a.v) verdiği görevin aksamasından korkmasaydm ölünceye kadar namaz kılmaya devam ederdim.'' dedi.


Yatsı abdestiyle sabah Namazını kılardı.

Hanefi Mezhebinin kurucusu İmamı Azam Ebu Hanife (r.a) gösterişten ve çok ibadetle anılmaktan şiddetle kaçınırdı. Buna rağmen gece ibadetiyle meşhur olanlardandı. Gece çok uzun süre ayakta kalarak namaz kıldığı için kendisine dirak adı verilmişti Kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazı kıldığı söylenmektedir.
Bazen bir rakatta Kur'an'ı hatmettiği söylenir. Defalarca hacca giden İmamı Azam sonuncusunda Kabe'ye girerek iki rekat namaz kılmıştı. İlk Rekatta Kur'an'ın yarısını ikinci rekatta da Kur'an'ın diğer yarısını okuyarak bir hatim yaptığı anlatılır.
Bir Gün Hz. İmam giderken iki kişinin kendisi hakkında ''İşte yatsı abdestiyle sabah namazını kılan zat budur'' diye konuştuklarını duymuştu. Bunu üzerine ''Yarabbi, bu insanları yalancı çıkarma. Ben senin huzuruna bende olmayan bir sıfatla çıkmaktan haya ederim'' diyeren ondan sonra, yatsı abdestiyle sabah namazını kılmaya başlamış ve bu şekilde kırk sene namaz kılmıştı.
Bir gün İmamı Azam'ın da cemaatte bulunduğu bir gece yatsı namazı kılınıyordu. Namazda ZİlZAL suresi okunuyordu. Namaz bittikten sonra herkez çıkmıştı. İmamı Azam tefekkür halinde olduğu gibi duruyordu. Caminin müezzini onu rahatsız etmemek için kandini yanar vaziyette bırakıp çıkmış ve onun mescitte kalacağını tahmin ederek kapıyı kilitlememişti. Müezzin sabah ezanını okuyup içeri girdiğinde o hala yakta ve sakalını eline almış yalvarıyordu. '' Ey zerre kadar hayırları ve zerre kadar şerri de karşılıksız bırakmayan Allah'ım. Bu kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştırak şeylerden koru ve bu kulundan rahmetini esirgeme.''
İmamı azam içeri giren müezzini farketmişti . Zamanın nasıl geçtiğinden haberi yoktu. Yatsı namazı yeni bitmiş zannederek. ''Kandili mi alacaksın?'' dedi. Müezzin ''hayır sabah ezanı okudum'' dedi. İmamı Azam Sabah olduğunu anladı. Ve ona ''bu gördüğünü kimseye söyleme'' diye tembih etti.
Başka bir zaman birisi gelerek İmamı Azam'a şöyle dedi. ''Ya imam ben sabah namazlarımı huşu iinde kılamıyorum. Namazdayken ya develerimi otlatıyor veya onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?''
İmamı Azam şı ibret dolu ve düşündüren cevabı verdi. ''Ben develerimi kalbime değil, ahıra bağlarım''.


Arıların soktuğunu duymuyodu.

İmam Buhari Hazretleri, büyük hadisçilerden olup çok takva, ibadetlerine düşkün bir alimdi. Namazdaki huşu ve ihlası çok fazlaydı.
Bir gün huşu içinde namaz kılarken, etrafında olup bitenleri hiç duymuyordu. Namaza kendisini öyle vermişti ki, arılar kendisini tam on yedi defa soktuğu halde namazını bozmadı. Çünkü onların soktuğunu hiç hissetmiyordu.
Her ne zaman ki namazı bitmiş sağına soluna selam vermişti ki, acıları hissetmeye başladı. Eli yüzü şişmiş, arıların soktuğu yerler sızlamaya başlamıştı. İşte o zaman, kendisini arıların soktuğunu fark etti.