PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bana Helal Sana Da Uğurlar Olsun !


Hasret
02-02-2009, 00:20
Veda acısı kabuğumu soydu benim..Ne varsa sana dair aldı götürdü, ben yenilendim.Bu defa kirlenen sendin..
Güneşin benim için parladığı bir günde adıma toplanmış onca kalabalığa aldırmadan,elimde tutuğum çiçek buketinden kopardığım minik bir gülle savurdum seni Dolmabahcenin en derin en dalgalı denizine..
Birazdan adım okunacaktı ve günlerdir özenle arayıp bulduğum bir aşk şarkısında,arkamda usul usul süzülen iki adam boyu duvağımla alkışlar arasında çıkacaktım sevdiklerimin karşısına.En yakınlarım senin ne denli deli olduğunu bildikleri için gelebilme ihtimalini düşünerek gözlerini kapıya dikmişlerdi..Gördükleri an bitmişti işin,,benden söylemesi..
O gün davetliler arasında değildim,,bu kez herkesi davet eden bendim..İşte başlamıştı müzik,çıkma vakti gelmişti,,ritm bozukluğu yaşayan kalbimi susturmak epey zordu.Bir elimle ömrümde bir kez giymeyi umud ettiğim kocaman eteğimi yürümemi kolaylaştırmak için, kaldırıyordum,, diğer elimle bana hayran hayran bakan gözlere el sallıyordum.”Burdayım!Merak etmeyin her şey yolunda” der gibi..
Masaya geldiğimde gözlerim kimi arayacağını şaşırmış etrafına bakınıyor olsa gerek ki yakın arkadaşımın göz kırpışından anlamıştım..Şimdilik “asayiş berkemal” idi..
Sıra ağızdan çıkıp hayatını soyadınla birlikte değiştiren o dört harfli kelimeye gelince yanıma baktım..Senelerdir senin açtığın yaraları iyileştirmek için çırpınan adama..Pes ettiğim her dakikada yılmadan beni yenilmeye calışan adama..Her ağlama krizinde başımı göğsüne yaslayıp beni sakinleştirmeye çalışan adama..Kalbini yaralı yüreğimle birleştirmek için 2 sene uğraşan ve kaybettirdiğin refleks,his ve duygularımı bana geri kazandırmaya çalışan adama..
Kimilerine göre bu yaptıklarından ötürü light, kimilerine de kimsenin kolay kolay olamayacağı kadar yürekli gözüken,,aslında neşeli,huysuz,kaprisli,sevimli ve bir o kadarda mert adama uzun uzun baktım..Kalabalığı bozan şüpheli bir fısıltıya “Evet” le karşılık verdim.Bu yaptığımın en doğrusu olduğunu bana en derinden hissettirircesine kulağıma gelen alkış ve ıslıklar kendimle gurur duymamı sağlıyordu sanki..12Haziran saat 17:30'da yüreğin hızlı çarptıysa bilki bundandır..Eğer bıraktığım yüreğin hala varsa..
Sıra “O “na gelmişti.Hiç düşünmeden “Tabiki Evet” dedi.Artık tüm salon alkıştan inliyordu..Nikah memuru kendince öğütler verdikten sonra bizi karı-koca ilan etti.Hiç susmayan alkış yeniden yükselmişti..İlk saniyelerde bu tabire alışmak tuhaftı.Kendi kendime tekrar ettiğimde bile garip geliyordu..”karı-koca”..Benmi?Kiminle peki?Heh tamam.Kısalı uzunlu çizgilerle alçalıp yükselen grafik gibi gidip gelen aklımı toparlamak için bahceye çıktığımda adımlarım daha bir sert ve daha bir kararlıydı.İçimdeki hisler öyle sıradan da değildi..
Gelinliğin bana çok yakıştığını söyleyen bir grup insandan süslü iltifatlar alıyordum.Herkes beni tebrik ediyordu..Bende kendimi..
Bana çektirdiğin onca eziyeti,terke makul bir gerekçe ararken sabah güneşinde uykuya daldıgım saatleri,halimin içler acısı halini görüp bir şey belli etmeyen ama ara sıra az ve öz cümlelerle hep yanımda oldugunu hissettiren babam heyecanıma ortak olmuş olacakki nikah esnasında kalp krizi geçirmiş.”Miş” diyorum çünkü bunu bahceye çıkıpta bir türlü göremediğim babamı sorduğumda söylemek zorunda kalan eş dosttan duymuştum.Kuruttuğun göz pınarlarımda kalan ve gün boyunca belki stresten belki heyecandan zor tuttuğum o son damla yaşımı akıtmamak için bir bahanem de kalmamıştı artık.Sen hiç defalarca prova edilip dikilen bir gelinliğin içinde,suratındaki makyaja aldırmadan hıçkıra hıçkıra ağlayan bir gelin gördünmü?
Yanlış izlenimler olmasın diye elimden tutup beni arabaya bindiren “O “ uzaklaştırdı beni hayatımın kararını verdiğim o kocaman yerden.Yol boyunca sarılıp teselli etmek yine “o”na düşmüş olacak ki elini elimden hiç ayırmamıştı.Ben pes ettiğimi ilan etmiştim herkese,,memurda bizim karı-koca olduğumuzu...
Akşam şerefimize verdiğimiz yemeğe bile en son giden bizdik.Babamın yoğun bakımda olduğunu içime gömerek davetlilere gülücükler saçan bir gelindim ben.Akan makyajımı düzeltmek için bulduğum bir aynanın karşısında bile cama yansıyan ben değildim inan buna.
Gece sabaha kavuşmak üzere idi ki bu durum alışık olduğum durumlardan biriydi.İçimin acıdığını en iyi haliyle bilen “o” “Hadi” dedi.Babana gidelim.Sabahın 4 ü olmasına rağmen arabaya bindiğimiz gibi soluğu Acıbadem de aldık.O vakitte hele ki yoğun bakıma girmek kolay bir şey olmamasına rağmen gelinliğin içinde ağlayan bir kız görmekten dolayı üzgün olan bir doktor beni babamın yanına götürdü.Uyuyordu..Ama çıkartmamaya calıştığım ayak seslerimizden olsa gerek uyanmıştı hemen.1 dakika sonra babamın kalkmaya çalıştığını gören doktor “tamam çıkıyoruz” deyip aldı beni çıkardı dışarıya.Heyacanlanmaması için bu gerekliymiş.Tüm bunları yaşarken ben, sen hangi kalpte lodos estiriyordun?
İçimde hiç harcamadan kötü günler için sakladığım bir ümit yoktu artık,yoluma ışık tutan “O” bir ömür “Umudum” olacaktı bundan böyle..Sen,asırlaşmış kütüphanenin tozlu raflarında eskimeye yüz tutmuş sevgililer atlasında “i” harfini açınca çıkacaktın insanın karşısına.
Adına tutan ahtlarımı yazdım son kez gelin ayakkabımın altına.Silindi gitti..Peşini bırakmayacak belki..Ama sen serin tut kalbini..Ne zaman ısındı ki?
Sensiz kurduğum,mutlu olduğum yeni hayatıma girdim yazın ilk günlerinde.Yanımda olmasından gurur duyduğum,dokunduğumda huzur bulduğum bir tenin gölgesinde gidiyorum sağımı solumu kollayarak yeni yaşlarıma doğru.
Bundan böyle,yüreğimin onarılmasına sabırla izin verdiğim,çocukken düştüğümde sadece dizimi kanatan seni tanıdığımda ise içimi kanatan hayatta var olabildiğim için,senin seçtiklerini görüp kendimle gurur duyduğum için,hak etmediğin sevgimi senden alıp katlayarak başkasına verdiğim için bana Helal sana da Uğurlar Olsun..!