PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dinaveri: Bitkilerle Konuşan İlim Adamı


Hasret
02-01-2009, 21:39
İlim dünyamızda yetişen matematik, tıb, astronomi ve tabii ilimler sahasındaki âlimlerimizden birisi de biyografi yazan ve tarihçilerin ittifak ettikleri gibi en büyük botanikçi olan Dilaverî'dir.

Asıl adı Ebu Hanife Ahmed İbni Dâvûd İbn Venend olan Dinaverî'nin ismi doğduğu şehir olan Dinaver'den gelmektedir. Bu şehir İran'da Cibal-Media bölgesinde Araplardan önce İranlılar tarafından kurulmuş, Kengavur'un batısında Kirman şah bölgesinden geçen Şeluizor-Hemedan yolu üzerinde Dinaver geçidi yakınındadır. Emeviler devrinde tarım ve sanayi ürünleri bakımından çok gelişmiş olan bu şehirde 10. yy. da birçok medrese açıldı, ilim adamları, hatipler, hadis âlimleri yetişti. Bu şehirde doğan Dinaverî'nin doğum tarihi bilinmemektedir. Hayatı hakkında da çok fazla şey bilinmemesine rağmen, gençliğinde Küfeye giderek.Sıkkît ve İbn Es-Sıkkîl'den dil dersleri aldığı ve daha sonra İsfahan'a (M. 849) gittiği bilinmektedir. Burada yaptığı incelemelerini Kitâb'ül-Rasad adlı eserinde topladı. Ondan elli sene sonra, büyük astronomi âlimi Abdurrahmân Es-Sûfî der ki: "946 senesinde Dinaver' de Dinaverî' nin evi ve hatta bunun vaktiyle rasathane vazifesini gören çatı kısmı dahi mevcut idi." Zira Dinaverî aynı zamanda astronomide de söz sahibidir.

Dinaverî Arap diline o kadar hâkim olur ki, o nu büyük Arap edebiyatçısı Câhiz (M. 772- M. 870) ile aynı seviyede telâkki ederler. Biyografi yazan Yâkût Rumî (M. 1179-1229) onun dindar ve sofî bir adam olduğunu ve kendi muâsırları tarafından bile çok hürmet gördüğünü söyler. Dinaverî 'El-Ahbâr'üt-Tivâl" adlı tarihinde İslam tarihi ile beraber İskender ve Sasanîlerden de bahseder.

"Kitâb'ül-Kıble Ve'z-Zevâl" adlı eseri ile astronomide oldukça söz sahibidir. Ayrıca ay ve güneş tutulması ile ilgili "Kitâb-ül-Küsûfu ve meteoroloji hakkında "Kitâb'ül-Envâ"sı vardır.

Matematik dalında biyografi yazarları "Kitâb'ül-Bahsi fî Hisâb il-Hind" adlı eseri kendisine izafe ederler, fakat doğrudan doğruya Hindistan, Pakistan veya Irak da tercümeleri bulunan Hind matematiğini araştırıp araştırmadığını söylemek güçtür. Bununla beraber "El-Cebr ve'l-mukâbele", "Kitâbü Nevâdir'il-Cebr", "Kitâb'ül-Cem" ve't-Tefrîk", "Kitâb'ül-Vesâyâ" ve "Kitâbü Hisâb'id-Devr" adlı eserleri yazdığını da burada belirtelim. Bu son eser bazı fâsid dairelerle alâkalıdır ve büyük Türk fıkıh âlimi Şems-ül-Eimme Ebubekir Muhammed Serahsî (M. 1009-1090) dahi bundan kendi "Kitâb'ül-Mebsût"unda (Cilt 29, s. 91-105) bizzat cebir şekillerini kullanarak uzunca bir tarzda bahsetmiştir.

Dinaverî, coğrafya sahasında da "Kitâb'ül-Büldân" adlı eseri ile kendinden bahsettirmiştir ve biyografi yazarları onun bu eserinin büyük bir cilt olduğundan söz ederler.

Dil bilgisi sahasında ise, "Eş-Şîr ve'ş-Şu'arâ", "El-Fusâha", Mâ yelhanü fihi'l-âmme", "İslâh'ul-Mantık", "Er-Reddü alâ luğza'l-İsbahânî' gibi eserlerde bu meselelere dair büyük ilgisini göstermiştir.

"Kitâb'ul-Bâh" adlı eserinden Dinaverî'nin aynı zamanda tabib olduğunu da öğreniyoruz, bitkilerin çeşitli tıbbî Özelliklerinden sık sık bahsetmesi de bunu belli etmektedir.

Dinaverî'nin 13 ciltlik Kur'an-ı Kerim tefsiri de burada zikredilmesi gereken bir eserdir. Yâkût bu eserin çok orijinal olduğunu ve ondan önce hiç kimsenin Kur'anı bu şekilde incelemediğini söylemektedir.

Dinaverî'nin yukarıda adı geçen ilimlerde söz sahibi olduğunu İbn ün-Nedîm meşhur "El-Fihrist"inde bizzat belirtmiştir. Bizim burada asıl sözünü edeceğimiz eseri ise 6 ciltlik "Kitâb'ün-Nebat "isimli Botanik Ansiklopedisidir. Bu kitap Yunanca kitapların tercümesinden önce yazılmıştır. Bu eserden anladığımıza göre Dinaverî Mekke, Medine, Suriye, Umman, Afganistan ve Pakistan'ı ziyaret etmiştir. Aynı zamanda Bizans hududundaki bitkilerden de bahsetmesinden, Türkiye'yi de gezmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Alman âlimi Bruno Silberberg, bu eser hakkında şunları söyler; "İlmi çalışmaların 1000 sene sonrasında Greklerin botaniği Theophrastus (M.Ö. 372-287) ve Pedanius Dioskorides (MÖ. 1 yy.)'in eserlerinde özetlenmiştir; oysa Dinaverî'nin kitabı, müslüman ilminin sadece ikinci asrında, Greklerin seviyesine çıkmakla kalmaz, fakat onları çok daha geride bırakır. Dinaverî'nin kendi eserini tasnif ettiği devirde Dioskorides'in kitabının henüz Arapçaya tercüme edilmemiş olduğunu da burada işaret etmek lâzımdır. Şu halde bu eser müslümanların orijinal bir çalışmasıdır, öyle bir çalışma (d gerek doğuda gerekse batıda bir şaheser ve bütün insanlık için şaşaalı bir miras telâkki edilir." Silberberg, müslümanların Yunan dehasını nasıl kısa zamanda geçtiklerine hayretini gizleyememektedir. Silberberg' den başka Leningrad Üniversitesi arapça Profesörlerinden Rus âlimi Kratchkowski (1883-1951) de bu eseri fevkalâde bulmaktadır.

"Kitâb'ün-Nebat" isimli eserin dağınık haldeki birçok ciltlerini Prof. Muhammed Hamidullah derleyip toparlamak için uzun süre çalışmıştır. Neticede bir kısmını Medine'de Şeyhül İslam Arif Hikmet Bey kütüphanesinde, bir-kısmını İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde, bir kısmını Amerika'da Yale Üniversitesinden bularak çok büyük bir kısmını tamamladıktan sonra, eksik olan kısımdaki bilgileri de eklemek için yularca Parisde Şark dilleri okulunun kütüphanesinde çalışmıştır. Bu zaman içinde Lisan ül-arab (20 cilt), Tâc ül-arûs (10 cilt), İbn Sîde'nin el-Muhassas'ı (17 cilt), İbn ül-Baytar'ınki (4 cilt) ve Oxford'daki İbn Semecûn'un, Londra'daki El-Ezherî'nin, İstanbul'daki Muhkem ve Ubâb'ın elyazmalarını tek tek inceleyerek Dinaverî' ye ait bütün kayıtları çıkarmıştır. Neticede eksik olan kısımları da tamamlanan eser botanikçilerin hizmetine sunulmuştur.

Bu muhteşem eserde birçok bitki incelenmiştir. Bitkinin tıbbî özelliklerine çok fazla Önem vermeden ziyade, hangi bitki olursa olsun Dinaverî' yi ilgilendirmiştir. Bunun için Dinaverî de detaylı tavsifler yapmıştır. Önce yağmurlardan, yıldızlardan; sonra kaynaklar, ırmaklar, göller gibi çeşitli sulardan; aynı şekilde kum, tepe, ova gibi çeşitli topraklardan bahsetmiştir. Bitkilerin hayatı için lüzumlu olan bu girişten sonra "Tecnîs'ün-Nebât" adıyla bitkilerin bir tasnifi, bunu takiben her bitki için müstakil bölümler mevcuttur. Bu arada bazı girizgâhlar ile değişik mevzularda ve filolojik münakaşalar da mevcuttur. Oldukça sık rastlanan bitkilerin isimlerinin ve diğer teknik terimlerin farsça karşılığını, hatta bazen de çeşitli bölgelerde aynı bitkinin adlandırıldığı arapça eş isimleri de vermektedir. Kitabın çeşitli bölümleri arasında dikkati çeken bazı kısımlardan kısaca söz edelim:

Kökleri ve dalları misvak olmaya yarayan bitkiler hakkında bir bölüm mevcut olup, burada "dârim" adı verilen bir bitkiden bahsederek, odununun siyah renkli ve yumuşak oluşunu, dişler fırçalanırken kırmızı bir renk bıraktığını zikreder. Buradan bu bitkinin dudakları kırmızıya boyadığını ve bu yüzden kadınların çok rağbet göstererek misvak kullanmaya karşı iştiyaklarının arttığını anlatmaya çalışır.

Dinaverî' ye göre "merh" ve "afâr" ağaçları bedeviler tarafından bilhassa rağbet görmüştür, çünkü bunlar sayesinde ateş yakmak için madene ihtiyaç kalmazdı. Bir merh dalı ile afâr dalı alınmakta ve aralarına birkaç kum tanesi ile bir nevi pamuk atılarak birbirine sürtülmektedir. Derhal bir kıvılcım çıkmakta ve pamuk yanmaktadır. Bunun için birbirine yakın olan merh ve afâr ağaçlarının dallan kuvvetli bir rüzgâr sırasında birbirine sürtünürse ve kıvılcımı kuru bir yaprak üzerine düşerse yaprak ateş alır ve büyük orman yangınlarına sebebiyet verebileceğinden söz edilir. *

Dinaverî iyi ve kötü huylu otlaklardan uzunca olarak bahseder ve develer ile koyunlar gibi hayvanların hastalıklarına dair meselelere girer. Meselâ, deve egzaması için katran tavsiye eder. Bu ise, onu neft ve petrol hakkında uzun uzadıya konuşmaya sevkeder. Bunun gibi çiçekler hakkında bölümü de onu anlar ve bal hakkında zoolojik bir araştırmaya yöneltir. Neticede arların hayatına dair çok enteresan müşahedeler yapmaya kadar ilerler.

Bitkilerin tasnifine dair bölümler henüz tam olmamakla beraber ele geçen kısımlardan Dinaverî nin ağaç, ot, sebze vs. arasında çok bariz bir sistematik ayırım yaptığı görülür. Her bitki için oldukça tam bir şekilde morfolojilerinden, insan veya herhangi bir canlı için faydalarından bahseder. Bitkinin kısımlarını da ayırarak yapraklar, çiçekler, odun, kök, vs. gibi parçaları ayrı ayrı anlatır.