Bakışlarında, acıları gizli uyuyan bir dilsizim şimdilerde…
Sırların hisarı gözlerin;
Istarap yüklü bir vücudun tasviri
Dağlıkların vahşi lâleleri,
Günahlarımın sebebi
Tamahkârlığımın kaynağı
Nerede peki ebed-i aşkımızın meskeni?

Varlık içinde yokluklarda;
Gözlerinden zindanlar yarattım kendime…
Zindanımın karanlığı öldürmekte beni
Gece yarısının şehvetli esintisi
Kanadı kırık esintiler misali
Batıl bir aşkın hasreti
Uzak, hayâl meyal bir perdede

İzleyeciler, var bak aşağıda
Hayat, bir yabanî aslan gibi isyanlarda
Mehtaplı sahillerin sükûtu eşiğinde
Efsunlu gözlerinin dünyasında
Mahmur, rüyamsı bakışlarda
Ayın cezbesine katılmış
Medceziler oynuyor sahnede
İzleyiciler var bak aşağıda
Alkışlayan alkışlayana…

Elmas taneleri ile bezenmiş gecelerde
Dalgalı sularda yüzen bir kayıkta
Ruhlarımız yine karanlıkta
Korkuların oyuncaklığında
Benden sana, sükût ve hayret
Senden bana, bakış ve şüphe
Ay’ın sonsuz gizemine
Gönülsüz yolculuklarda.
Kokun dalgalanıyor sular üstünde
Karanlıktan korkmak niye?

İlham vesveseleri ile karmakarışığım
Sana yenilmenin derd-i zirvelerinde
Görüyorum ki aynada
Önceden olduğum gölge bile değilim
Şehvetinin rengarenk elleri,
Hokkabazları bile kandırdı…
Sona varmayan bir aşkın
Temelsiz hücrelerinde

Gönlümün sükûtunda
Bir el ekiyor
Acının kederi tohumlarını
Üzülmüyorum
Yıkılmaz bir duvar çekilmişse de
Bedenim ile bedeninin arasına
“Asla ölmez gönlü aşka değenin” güveninde…




serdar rehalı