PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Topal Osman - Ali Şükrü Bey Meselesi


Hasret
01-24-2009, 21:29
"Atatürk'ün Topal Osman baskınında çarşaf giyip Köşk'ten kaçtığı" bilgisi nedeniyle Çalışlar'a dava açılırken, Topal Osman'la baskına katılan Rasim Aydın anlattı: Köşk'e gittik, Latife Hanım yalnızdı.

Çankaya baskınını gerçekleştiren Topal Osman'ın en yakın adamı Haliloğlu Rasim'in bugüne kadar yayınlanmamış anıları, Yeni Aktüel dergisinde yayınlandı. Bağcılar Savcısı Ali Çakır, "Latife Hanım" kitabında yer alan "Atatürk, Topal Osman baskınında Çankaya'yı çarşaf giyerek terk etti" bilgisi yüzünden yazar İpek Çalışlar hakkında 4,5 yıl hapis istemiyle "Atatürk'e hakaret" davası açtı. Savcı Çakır, dava gerekçesini "Bu bir belge değil. Bilginin dayandırıldığı Vecihe İlmen yaşamıyor, tanıklık yapması da söz konusu değil" diye açıkladı. Savcı tanık olmadığını söylerken, Yeni Aktüel muhabiri Ecevit Kılıç, baskına katılan Topal Osman'ın en yakın adamı Rasim Aydın'ın anılarına ulaştı. Rasim Aydın'ın aynı adı taşıyan torunu, dedesinin noter tasdikli kayıtlarda anlattıklarını Yeni Aktüel'e anlattı. Rasim Aydın, İpek Çalışlar'ın yazdığı gibi "Atatürk çarşaf giyerek uzaklaştı" demiyor, çünkü o Köşk'e gittiğinde içeride Atatürk değil, kalpak giymiş ve perdenin arkasında Atatürk gibi yürüyen Latife Hanım'ı bulduklarını söylüyor. Rasim Aydın ayrıca, Köşk'ü Atatürk'ü öldürmek değil, kurtarmak için bastıklarını belirtiyor.

KURTARACAKTI
Topal Osman'ın ekibinden Haliloğlu Rasim diye bilinen Rasim Aydın, yıllar sonra olayları, kendisiyle aynı adı taşıyan torununa anlattı. Torun Rasim Aydın teybe kaydetti, kitap olarak yayımlayacaktı, ancak dedesi "Bunlar Cumhuriyet'e zarar verir. Sizin de geleceğinizi karartırlar" diye karşı çıktı. Rasim Aydın 2001'de 116 yaşındayken öldü. Ses kayıtlarını muhafaza eden ve bu kayıtları notere tasdik ettiren Rasim Aydın, dedesinin anılarının, "Latife Hanım" kitabıyla ilgili İpek Çalışlar'a dava açılmasına neden olan Çankaya baskınına ilişkin bölümünü, Yeni Aktüel'e şöyle anlattı:

AYDIN ANLATIYOR
...Önce dedemlerin kaldığı ev sarılıyor. Teslim olmaları anonsu yapılıyor. Topal Osman, dedemleri topluyor: "Bundan Atatürk'ün haberi yoktur. Meclis'teki İkinci Grup taraftarları bizi gözaltına aldıktan sonra Atatürk'ü öldürecekler. İki grubaayrılıyoruz. Bir grup hemen arka çıkıştan gidip Atatürk'e haber versin." Dedemin içinde bulunduğu 8 kişilik bir grup, gecenin karanlığından yararlanarak Köşk'e gidiyor.

LATİFE HANIM YALNIZ
Köşkün kapısında tanımadıkları askerler varmış. Dedemlerin içeri girmesine izin vermiyorlar. "Atatürk'e haber getirdik" diyor dedemler, ama "siz söyleyin biz iletelim" yanıtını alıyorlar. İçeride perdenin arkasından Atatürk'ün dolaştığını görüyorlar. İzin verilmeyince ateş ederek içeri giriyorlar. Ancak, içerdeki kalpaklı kişinin Atatürk değil Latife Hanım olduğu ortaya çıkıyor. Latife Hanım üniforma giymiş ve pencere kenarındaki sedirin üzerinde ileri geri gidip geliyormuş. Arka tarafa da lamba koymuşlar dışardan görünsün diye. Muhaliflerin tezgâhının içinde Latife Hanım'ın da olduğunu düşünerek ona da saldırmışlar. Hâlâ emri Atatürk'ün verdiğini anlamamışlar. Ama sonunda yakalanıyorlar. Topal Osman yaralıyken Tekçe'ye hakaret ediyor. Tekçe de tabancasını çekip kafasına ateş açıyor ve öldürüyor. Dedemler Atatürk'ü öldürmek için değil, kurtarmak düşüncesiyle Köşk'ü basıyor."

BUGÜN BİLE HİSSEDİLİR
Topal Osman'ın yakın arkadaşlarından Yazıcıoğlu Mehmet'in torunu olan işadamı Atilla Yenel de, baskınla ilgili araştırmalar yaparak canlı tanıklarla da görüştü. Edindiği bilgileri ayrıntılandırarak Yeni Aktüel'e anlatan Yenel'in sözlerinden bir bölüm şöyle: "Tanıklar Atatürk'ün Köşk'ten tebdili kıyafet kurtulduğunu anlatmışlardı. Ama bu bugüne dek bana ilginç gelmemişti. Bana ilginç gelen Topal Osman'ın ortadan kaldırış biçimiydi. İlk önce muhafız birlikleri Topal'ın kaldığı evi kuşatıyor. Topal Osman, kuşatmayı yardıktan sonra Çankaya'ya baskın düzenliyor. Konuşmasın diye Topal Osman öldürülüyor. Adamları da Karadeniz'e geri gönderiliyor. Sonuçta muhafız alayında görev yapmışlardı. Tutuklanan olmamış. Korku ve baskı nedeniyle kesinlikle konuşmadılar olay hakkında. Zaten yıllarca MİT'in takibine maruz kalıyorlar. Giresun üzerinde büyük bir baskı vardı. Bu hâlâ hissedilir. Geri gelenler Atatürk'ün kendilerine sahip çıkmamasına anlam veremezdi."