PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dostlar....


Hasret
01-19-2009, 16:05
Allah, insanı doğru düşünen
dostlardan mahrum eylemesin


AHMED ŞAHİN
Bir gece Medine sokaklarında Hz. Ömer ve Arkadaşı bir evden içki
içildiğini gördü. Hz. Ömer'in sorusuna dostu öyle bir cevap verdi ki;
ibretlik bir sözdü...
Halife Hazreti Ömer'e ait bu dua, hayatımızın her anında
yapacağımız
duamız olsa gerektir. Çünkü günlük hayatta en kötü alışkanlık,
yanlış
kanaatinde inat etme alışkanlığı, dostlarının düzeltmesine rıza
göstermeme iddiacılığı... En güzel alışkanlık da, yanlışta ısrar
etmeme, dostlarının düzeltmesine hazır olma alışkanlığı... İşte bu
anlayış daha ziyade Halife Hazreti Ömer'in anlayışıdır.
Dostlarının
düzeltmesine her an hazır olma hali... Bundan dolayı ona 'Vakkaf'
denmiştir. Vakkaf; hızla giden arabanın önüne aniden çıkan engeli
görünce hemen frene basıp zınk diye durma durumu...
Hazreti Ömer de bir şeyi kabul etmiş, hızla uygulamaya giderken bir
dostu aniden önüne çıkar da onun yanlışlığını söylerse hemen durur,
doğru bulduğu fikri derhal kabul eder, asla tereddüt göstermez,
arkasından da duasını yapar:
-Allah, insanı doğru düşünen dosttan mahrum eylemesin!... Yoksa ben
sadece yanlış düşüncede kalmayacak, yanlışı uygulama vebalini de
yüklenecektim...
Bu konuda oldukça örnek davranışlarını görmekteyiz. Şibli'nin
Sadr-ı
İslam Hazreti Ömer'inde. Bunlardan birini, geceleri Medine'de
birlikte
gezdikleri Abdurrahman bin Avf nakleder bizlere....
Bir gece Medine sokaklarında kontrolde iken bir evin içinden karışık
seslerin geldiğini duyarlar. Biraz yaklaşınca Halife sorar:
- Ey Abdurrahman, bu evin kime ait olduğunu biliyor musun?
Abdurrahman "Bilmiyorum." der. Şöyle açıklama yapar Halife
Hazreti
Ömer:
- Burası Rebi'a bin Ümeyye'nin evidir. İçindekiler de sarhoşlar,
içmişler bağırıp çağırıyorlar. Ne dersin, bunlara ne türlü bir ceza
uygulayalım?..
Abdurrahman bin Avf der ki: Bana kalırsa ceza uygulanacak onlar değil,
biziz! İrkilen Halife;
- Neden? diye sorar. Şöyle izah eder büyük sahabi:
- Allahü azimüşşan 'İnsanların gizli kalan ayıplarını araştırıp
da
meydana çıkarmayın..' buyuruyor. Biz ise gecenin bu saatinde evinin
içindeki gizli ayıplarını araştırıp meydana çıkarmak istiyoruz.
Aslında cezalık işi biz yapıyoruz!..
Bunun üzerine düşünmeye başlayan Halife, elini Abdurrahman bin Avf'ın
eline uzatarak der ki:
- Tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa dışarı
çıkar da bizi bu halde görürlerse biz onlara değil, onlar bize ceza
isteyebilirler. Oradan hızla uzaklaşırken duasını tekrarlar Halife:
- Allah, insanı doğru düşünen dostlardan mahrum eylemesin. Kimseyi de
kendi kanaatinde ısrarcı ve inatçı kılmasın. Kendi kanaatini
dostlarına kontrol ettirmek, daha doğrusunu duyunca da hemen kabul
etmek ne güzel bir anlayıştır?..
Ne dersiniz? Sizde de var mı böyle bir anlayış? Siz de kendi
düşüncenizi dostlarınıza kontrol ettirir, daha doğrusunu duyunca hemen
kabul eder misiniz? Yani 'Vakkaf'lık sizde de söz konusu mu?
Yoksa kimse sizin gibi doğru düşünemez, sizi kimse tashih edemez mi?
Siz hep herkesten iyi düşünür, herkesi siz mi düzeltirsiniz? Anasından
daha doğmamış mı sizi düzeltecek insan?