PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kümesteki Kazlar Meh****ltan


nehir
12-06-2007, 14:04
Kümesteki Kazlar

Demokrasinin Kabe "si sayılan parlamentoların temelinde ne var?


Temelinde vergi var...


Amerikan devriminden tutun da Fransız ihtilaline kadar bütün isyanların nedeni vergi.


O vergiden dolayı başkaldırıya dönüşen isyanlar, bugünkü demokrasinin ruhunu ve özünü oluşturmakta...


Çağdaş ülkelerde kamu bütçesi denildi mi akan sular durur.


Çünkü söz konusu olan halkın cebinden çıkacak olan paradır.


Vatandaşlar sadece verecekleri paralarla yetinmezler onun harcanmasındaki denetim konusunda da şahinleşirler.


Tarihsel süreç, hiçbir kamu yetkilisinin denetimsiz milim para harcayamayacağı bir yapı oluşturmuştur. Tabii, gelişmiş ülkelerde...


Bir zaman önce Amerikan Başkan Yardımcısının bir hafta sonu gezisinde resmi uçak kullandığı için başının derde girdiğini dün gibi hatırlarım.


***


Türkiye "de bütçe, çağdaş demokrasilerin tersine gittikçe önemini kaybediyor. Halbuki, devlet-vatandaş ilişkisini vergi tanımlar.


İnsanlar, tek başlarına yapamayacakları hizmetlerin yapılması için aralarında para toplar, bunu devlete verirler. Devlet de bu paralarla bir hizmet örgütü olarak toplumun ihtiyaçlarına cevap verir. Bu ilişkinin çerçevesini de anayasa ve yasalar belirler.


***


Ne var ki Türkiye "de bütçe konusundaki duyarsızlık, vatandaşlık hukukunda da var.


Bizim topraklarda, doğrusunu söylemek gerekirse, tam anlamıyla vergi alan bir devlet ile vergi veren vatandaş ilişkisinin sağlıklı biçimde kurulduğunu söylemek çok zor.


Normalde Türkiye "de bütün seçmenlerin vergi mükellefi olarak kayda geçip izlenmesi gerekir.


Ama bu noktanın çok uzağındayız. Acaba sadece gerçek vergi verenler oy kullansaydı şimdiki 43 milyon olan seçmen sayımız kaça inerdi?


Nüfusumuzun çok büyük kesimini oluşturan tarım kesimi vergi vermez.


Gene ticaret ile uğraşan bir bölümümüz de standart bir miktarı "vergi" diye verir.


Devlet memurları aslında az para alırlar ama çok vergi veriyor sanırlar çünkü onların işvereni de vergi alanı da aynı devlettir. Halbuki vergi hazineye dışarıdan fiilen giren bir para olmak durumundadır.


***


Aslında bu listeyi uzattığınız vakit elinizde gerçekten vergi veren bir avuç adam kalır. Onlara da "kümesteki kazlar" dememiz bu yüzden...


Devlet vergi mükellefi ile ilişkisini tanımlayıp bunu berrak bir hale getirmediğinden, kısacası "doğrudan vergi" almaya yanaşmadığından bizdeki vergiler " dolaylı" olarak tahsil edilir.


Sigara içtin vergi...


Telefon ettin vergi...


Benzin aldın vergi gibi...


Nitekim Batı"da dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 50 sınırında iken bizde bu oran yüzde 70"e ulaşmış bulunmakta...


***


İş böyle olunca, her ne kadar parlamentoların özünü bütçe oluştursa da bizde süreç siyasal polemikler dışında kimsenin ilgisini çekmeden geçip gidiyor.


Ne bütçe plan komisyonları, parlamenter ciddiyetin nitelikli unsurlarının yarıştığı bir alan...


Ne de parlamentodaki bütçe görüşmeleri bütün toplumun göz kulak kesildiği hayati bir dönem.


Büyük kısım vergi vermiyor... Verenler de kendi paralarının ne nasıl harcandığını, ne de nasıl harcanacağını merak ediyor, izliyor, denetliyor.


***


Örneğin, Türkiye "de Adalet Bakanlığı "na ayrılan payın binde 6 civarında seyrettiği gerçeğini kendi yaşamının çok önemli bir parçası olarak görmeyen birisi, başı derde girdiği vakit adalet bulamıyorsa buna da şaşırmamalı...


Ya da adalet arıyorsa Adalet Bakanlığına ayrılan payın neden binde altıda takılıp kaldığını çığlık çığlığa sormalı.


Aslında bunları uzun uzun sorgulamanın anlamsız olduğunu da biliyorum.


Neden mi?


Çünkü resmi rakamlara göre Türkiye "de 23 milyon çalışan var ve bunların 11,3"ü kayıt dışı çalışıyor.


Yani, yukarıda tanımladığın vergi almayan devlet ile vergi vermeyen vatandaş anlayışının somut belgesi.


***


Türkiye , büyüyor, gelişiyor, ilerliyor...


Neye göre?


Tabi ki kendisine göre.


Dünyaya göre ise, devletin özünü ve ruhunu oluşturan, toplumun sağlığını güvence altına alan vergi meselesi henüz çözülmüş değil...


***


Herkes para peşinde koşuyor ama kimse "vergi veren vatandaş" olmak istemediği gibi, vergi alan bir devlet de istemiyor.


Bu, şu demek...


"Denetlemekte istemiyorum, denetlenmek de istemiyorum..."


Kısacası bir cangılın parçası halindeyiz.

2007-12-06 06:50:57 Star

elas
12-06-2007, 14:23
ben gazetede okudum zaten yinede sağol :D

nehir
12-08-2007, 00:10
ben teşekkür ederim okumayanlar belki bakar diye koydum..

morciii
03-30-2008, 01:48
sağol

yeliz20
11-18-2020, 13:10
tşkler