PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Saldırmak yerine cevap verin FEHMİ KORU


nehir
12-06-2007, 13:57
Saldırmak yerine cevap verin

Her şeyi ne kadar yanlış anlıyorlar! Türkiye `de kadınların önemli bir bölümünün, kentlerde daha az kırsalda daha çok olmak üzere, başlarını örttüğünü bilmeyen yok; bütün kamuoyu yoklamalarında yüzde 60`ların üzerinde bir kitleyi oluşturuyor başörtülüler... Bu kitlenin şartlara bağlı olarak sayıca azalması veya çoğalması her zaman mümkündür. Milliyet `te çıkan araştırmada başörtülü kadınların oranında 5 puanlık (64.2`den 69.4) bir artış görünüyor ve buna şaşırmak gerekmiyor.


Ancak gazetenin biri "Türbanlı sayısı 4 kat arttı " abartısını manşete taşırsa işte buna hem şaşılır, hem de tepki verilir. Üstelik de, `araştırma` diye piyasaya sürülen üç ay önceye ait `bayat ` bir anket ise ve hemen hemen aynı tarihlerde yapılmış üç başka çalışmayla (TESEV , MetroPoll ve A&G`nin araştırmalarıyla) ciddi bir biçimde çelişiyor ise daha da şaşılır ve daha fazla tepki gösterilir.


Başörtüsü ile türban arasında ne gibi bir fark var dersiniz?


Üniversitelerde sürdürülen yasağı onaylayanlar açısından büyük bir fark olduğunu biliyoruz; `başörtüsü` dedikleri ve her zaman "Büyükannemin de taktığı" türden cümleciklerle desteklenen baş bağlama tarzına itiraz etmiyor o çevreler... Buna karşılık `siyasal İslâm ` ile irtibatlayıp `siyasal simge` olarak nitelendirdikleri `türban ` konusunda ise pek tepkiseller... Burada `başörtüsü yasağı` diye başlatılan uygulamayı hafifletmek için yasağı koyan otoritenin (YÖK Başkanı Prof. İhsan Doğramacı `nın) bulduğu bir formül olduğunu `türban `ın kimbilir kaç kez yazdım; ancak aynı çevreler hiç aldırmaksızın burunlarının dikine gitmeyi tercih ediyorlar.


Bilmedikleri şu: Israrla kullandıkları `türban ` sözcüğünden en fazla rahatsızlık duyanlar `türban ` taktığını iddia ettikleri genç kızlar... `Türban ` dedikleri türden başını bağlamış bir genç kıza taktığının ne olduğunu sorsalar, genellikle alacakları cevap `başörtüsü` olacaktır.


Konda anketi daha keskin kurulabilecek bu cümleye `genellikle` yumuşatması yapmamı gerektiriyor. Demek ki, 2003 yılında genç kızların yalnızca yüzde 3,5`u başlarına taktıkları örtü için `türban ` derken, şimdilerde bu oran yüzde 16.3`e çıkmış... 4 kat artan yalnızca budur; her türlü iddiaya varım, o kadar genç kızın başını bağlama biçimi aynı süre içerisinde hiç değişmemiştir...


Hem değişse ne olur? Kendi özgür iradesiyle olduktan sonra, isteyen kadının başını açık tutması, şöyle ya da böyle bağlaması veya bağlıyken açması kendisinden başka kimseyi ilgilendirmez.


Gerçek bu kadar yalın ve basit iken, elde aksine işaret eden en az üç başka araştırma da bulunduğu halde, aylar önce yapılmış bir çalışmayı tam da şu sırada manşetleştirmenin amacını sormak herhalde hakkımız sayılmalı.


Araştırma yapanlar da, araştırma yayınlayanlar da çalışmanın zaman ve şartlara bağlı olduğunu çok iyi bilirler, bu yüzden de -eğer yayımlanacaksa çalışma- vakit geçirmeden bunu yapmaya bakarlar. Milliyet `te yayımlanan araştırmanın eylül ayının ilk haftasında gerçekleştirildiğini (yani `bayat ` olduğunu) gazetenin kendisi açıkladı zaten; ama bu gecikmenin sebebine asla değinmeden...


Merak etmek ve sebep aramak hakkımız değil mi?


Dikkat ederseniz, ilk tepkiyi verirken de tek taraflı bir merak değildi dile getirdiğim; ellerindeki `bayat ` malı neden şimdi piyasaya sürdüklerini sorduğum gibi, "Malezyalılaşıyor muyuz?" tartışmasının son hızla sürdüğü eylül ayında neden yayımlamadıklarını da sormadan edemedim. Bu davranış tarzının her ikisi de gazetecilik açısından `sorunlu` bilinir çünkü.


Cevap vermek yerine saldırmalarına ise sadece gülüp geçiyorum.

2007-12-06 01:40:10 Yeni Şafak