PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Cemşîd ü Hurşid’in Mesnevisinin Özellikleri Nelerdir ?


Fırtına_
01-12-2009, 12:45
a) 14. yy. şairlerinden Ahmedî tarafından, Emir Süleyman Çelebi’nin isteği üzerine, İranlı şair Selman Saveci’nin aynı adı taşıyan eserinden yola çıkarak yazılmış bir mesnevidir.
b) Eser, 5000 beyitten oluşmaktadır. (Selman Saveci’nin eseri 2700 beyittir. Bu da gösteriyor ki Ahmedî bu mesneviyi özgünleştirmeye çalışmıştır.)
c) Eserin dili, o döneme ait Türkçe’dir. Devrin insanları tarafından anlaşılabilecek dildir.
d) Eser 1403 yılında kaleme alınmış olup, şairin ihtiyarlık dönemi ürünüdür.
e) Ahmedî, bu eseri yazarken hemen hemen bütün Şark efsanelerinden, mesnevilerden, halk hikâyelerinden yararlanmış, onlardan motifler almış ve bunları ustalılıkla birleştirerek yepyeni bir hikâye meydana getirmiştir.
f) Ahmedî, bu mesnevisine divanında olmayan şiirleri ve gazelleri de yerleştirmiştir.
g) Aruz vezniyle yazılmış olan bu eserde, aruzun (mefâîlün mefâîlün faûlün) kalıbı kullanılmıştır.
h) 16. yy.’dan bugüne kadar bu eserin herhangi bir nüshasına rastlanmamıştır.
Cemşîd ü Hurşid’in Özeti:
Bir vakitler Çin’de bilgili ve her işte kudretli bir hükümdar vardı. Memleketi gelişmişti. Emrinde milyonlarca Türk askeri bulunuyordu ki oklarının temreninden ateşler çıkıyordu. Bu hükümdarın Cemşîd isimli oğlu bir gece yiyip içip eğlenirken uykuya daldı. Rüyasında güzel bir kız gördü ve ona âşık oldu. Derdini iyi bir ressam olan bezirgânına açtı. Bezirgân çok gezmiş, çok görmüş bir insandı. Kendisine tarif edilen kızın Rum Kayserinin kızı olduğunu anladı. Bu kızın bir resmini yaptı. Böylelikle Cemşîd, rüyada görüp sevdiği kızın kim olduğunu anlamış oldu. Bu andan itibaren Cemşîd daha da çok acı çekmeye başladı ve hastalandı.
Çin’de kendisine gösterilen hiçbir kızı beğenmeyip günden güne solan delikanlı bu kızı alabilmek için Rum Kayserinin yanına gitmeğe karar verdi. Yanına Mihrab da (bezirgânı) alarak yola çıktı. Yolda büyük zorluklarla karşılaştı. Perilerle, devlerle, cadılarla çarpıştı. Geçilmez kayalıklardan geçti. Aşılmaz deryalar aştı. Sonunda sevdiği kızın bulunduğu diyara ulaştı. Yine Mihrab’ın yardımıyla sevgilisini buldu. Onunla tanıştı. Cemşîd ile Hurşit birlikte eğlenceler düzenleyerek uzun bir vakit geçirdi. Hurşid’in annesi bir zaman sonra bunların macerasını öğrendi. Ancak kendisini bir tüccar diye tanıtan Cemşîd’e kızını vermek istemiyordu. Hurşid’i uzak bir köşke hapsetti. Bu arada Çın hükümdarı her türlü tehlikeye karşı oğlunu korumak maksadı ile bir ordu göndermişti. Ordunun gelişiyle birlikte Cemşîd Rum sarayına giderek kendini tanıttı. Sarayda çok iyi karşılandı. Fakat o sırada Şam hükümdarının oğlu da Hurşid’i babasından istemek üzere Rum diyarına gelmişti. Cemşîd, Hurşid’in özel bir köşkten kendilerini izlediği bir meydanda bu gençle çeşitli spor müsabakaları yaptı. Bunu Rum Kayseri tertiplemişti. Bu yarışmalarda Cemşîd rakibini her defasında mağlup etti ve Hurşid’i almaya hak kazandı. Bu arada Şam hükümdarı oğlunun Hurşid’le evlenebilmesi, sevdiği kızı alabilmesi- için bir ordu göndermişti.
Cemşîd’in ordusu Şam ordusunu da yendi. İki sevgili evlendiler. Çin’e döndüler.
Çin hükümdarı geri döndüğü zaman bütün malını mülkünü oğluna bıraktı. Ve kendisi bir köşeye çekilerek hükümdarlığı oğluna verdi…