PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Anaya - Babaya İyilik


Hasret
01-08-2009, 02:05
Buhâri —Müslim kaydeder ve îbni Mes'ud'dan rivayet ederler :

İbni Mes'ud :

— Ey Allah'ın Resulü, Allahın indinde hangi amel daha sevimlidir?

Resûlüllah :

— Vaktinde kılınan NAMAZ!

İbni Mes'ud :

— Sonra hangisi ?


Resûlüllah :

— Anaya-babaya İYİLİK!

İbni Mes'ud :

— Sonra hangisi ?

Resûlüllah :

— Allah yolunda CİHAD!

Müslim ve diğer hadis kitapları kaydeder :

— Evlât, babanın hakkını hiçbir suretle ödeyemez, ancak babasını köle olarak bulsa da, onu satın alarak âzât etse, o zaman ödeyebilir.

Müslim kaydeder :

Peygamberimize bir adam geldi ve dedi ki:

— Ey Allanın Resulü, hicret ve cihad için senden izin istiyorum. Allah'dan sevap diliyorum.

Bunları dinleyen Allah Resulü sordu :

— Anandan, babandan hayatta olan var mı?

— Evet, ikisi de hayatta.

Resûlüllah :

— Allah'tan ecir mi istiyorsun?

— Evet!

Resûlüllah :

— Git ananın - babanın yanına, onların gönlünü hoş et!

Taberâni kaydeder :

Peygambere bir adam geldi, dedi ki:

— Ben, Allah yolunda cihad yapmak istiyorum, fakat buna gücüm yetmiyor!

Resul sordu :

— Anandan - Babandan hayatta olan var mı?

— Evet, anam sağdır! Resul :

— Git, Allah'dan ananın gönlünü hoş etmeyi talep et. Bunu yaptığın zaman sen Hacc, umre ve cihad yapmışça ecir alırsın!

Gene Taberâni kaydeder :

Birisi dedi ki:

— Ey Allanın Resulü, ben Allah yolunda cihad yapmak istiyorum!

Resul sordu :

— Anan hayatta mı?

— Evet!

— Git onun ayaklarına kapan. Cennet oradadır!

İbni Mâce kaydeder :

Birisi sordu :

— Ey Allahm Resulü, ananın-babanın evlâdı üzerindeki hakkı nedir?

Buyurdular ki:

— Onlar senin cennetin ve cehennemindir!

Taberâni kaydeder :

— Analarınıza-babalarınıza iyilik edin ki, evlâtlarınız da size iyilik etsin. İffetinizi koruyun ki, kadınlarınız da iffetli olsun!

Müslim kaydeder :
Resûlüllah buyurdular ki :

— Burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün!

Soruldu :

— Kimin burnu sürünsün, ey Allahın Resulü?

Buyurdular ki:

— Anasının-babasının veya sâdece birisinin ihtiyarlık ânına yetişip te cennete girmiyenin!

Taberânî kaydeder :

Allah Resûlü Minbere çıktı, dedi ki: «Amin, âmin, âmin!» sonra buyurdu ki:

— Bana Cebrail geldi. Dedi ki:

— Ey Muhammed, kim anasından-babasından birine erer de, ona iyilik yapmadan ölürse, cehenneme girer. Allah uzak etsin! Amin de!

Dedim :

— Âmin! Dedi :

— Ey Muhammed, kim Ramazana yetişir de ölür, fakat affedilmezse cehenneme girer. Allah uzak etsin! Âmin de :

Dedim :

— Âmin ! Dedi ;

— Kim ki, yanında senin ismin zikredilir de sana salâvat ve selâm getirmez ve ölürse cehenneme girer. Allah uzak etsin! Âmin de !

Dedim :

— Âmin !

Buhâri — Müslîm kaydeder :

Birisi peygambere sorar ;

— Ey Allanın Resulü, iyilik etmeme en çok lâyık olan kimdir?

Resûlüllah :

— Annen! Sonra kimdir?

— Annen! Sonra kimdir?

— Annen!

Sonra kimdir?

— Baban!

Buhâri — Müslim kaydeder:

Hz. Ebûbekir'in kızı Esma anlatır:

— Annem bana geliyordu. Fakat O, Resûlullulah'ın zamanında, putperest idi. Peygamberden fetva istedim, dedim ki :

— Ey Allah'ın Resulü, annem bana geldi, fakat o İslâmlıktan kaçıyor. Annemle akrabalık bağlarını devam ettireyim mi? Buyurdular ki:

— Evet, annenle, akrabalık bağını kesme!

İbni Habbân ve Hâkim kaydeder:

— Allahın rızâsı, ananın-babanın rızâsındadır. Allanın kırgınlığı, ananın babanın kırgınlığındadır.

Ebû Dâvud ve İbni Mâce kaydeder :
Birisi sordu :

— Ey Allahın Resûlü, anam-babam öldükten sonra onlara iyilik yapacak bir yol var mı?

Resûlüllah buyurdular :

— Evet, onlar için duâ ve istiğfar etmek, vâdedip de yerine getiremedikleri bir şey varsa onu ifâ etmek, akrabalara sıla-i rahim yapmak ve onların dostlarına izzet-i ikramda bulunmak! !

Müslim kaydeder :

— Bir gün Hz. Ömerin oğlu Abdullah, Mekke yolunda bir Arabi ile karşılaşır. Abdullah ona selâm verir ve kendisinin binmekte olduğu merkebe onu bindirir, ayrıca kendi başındaki sarığı da ona verir. Kafilede bulunan Mâlik İbni Dinar der ki:
Biz Abdullah'a dedik ki :

— Allah sana hayırlar versin, onlar Ârâbidir, çok az bir şeye razı olurlar.

Hz. Ömerin oğlu da dedi ki:

— Bunun babası, Ömer İbni Hattabın (babamın) dostudur, ve ben Resûlüllahtan işittim, şöyle diyordu :

— İyiliklerin en iyisi, evlâdın, babasının dostlarına sıla-i Rahim yapmasıdır.

İbni Habbân kaydeder :
Ebû Bürde anlatır :

— Medine'ye gelmiştim. Abdullah îbni Ömer bana geldi «Ben sana niçin geldim biliyor musun?» dedi. Ben «Hayır!» dedim. Dedi ki:

— Ben, Resûlüllahtan işittim. Şöyle diyordu. «Kim babasına sıla-i Rahim yapmak isterse, o öldükten sonra dostlarını ve ahbaplarım ziyaret etsin!» Halbuki, Ebû Ömer ile senin baban arasında kardeşlik ve dostluk vardı. Bunun için ziyarete geldim.

Buhâri-Müslim ve diğer hadis kitapları kaydeder :

— Bizden önceki kavimlerden üç kişi ticâret maksadıyle yola çıkarlar. Giderken bir ara yağmura tutulurlar ve bir mağaraya sığınırlar. Fakat, dağdan düşen bir büyük taş mağaranın ağzını kapar. Bu durum karşısında kendi kendilerine şöyle derler :

— Bu taştan bizi ancak bir şey kurtarır! Daha önce işlemiş olduğumuz iyi ameller yüzü-suyu hürmetine bizi kurtarması için Allah'a duâ etmek! Bu arada içlerinden biri şöyle duâ eder :

— Ey Allahım, benim bir yaşlı anam bir de yaşlı babam vardı. Ben, onlara akşam sütlerini içirme-den hiç kimseye bulamazdım. Bir gün bâzı ihtiyaçların temini için dışarı çıkmış, onların süt içme zamanına yetişememiştim. Onlar uyumuşlardı. Sütlerini sağdım. Onlardan önce başkalarının içmesini saygısızlık saydım. Süt bardağı elimde olduğu halde onların uyanmasını bekledim. Bu bekleyiş şafak atıncaya kadar devam etti. O zaman uyandılar ve sütlerini içtiler. Allahım, eğer ben bunu sırf senin rızân için yaptı isem, bu badireden bizi kurtar!

Bu duâ üzerine taş biraz aralandı. Fakat henüz çıkacak kadar değildi.

İkinci şahıs, halasının kızı ile zina yapmak üzere iken sırf Allah rızâsı için buna yaklaşmadığım söyliyerek Rabbına duâ etti ve taşın aralanmasını istedi. Taş biraz daha aralandı, fakat gene çıkacak kadar değildi. Üçüncü şahıs şöyle duâ etti :

— Allahım, benim, yevmiyeli bir işçim vardı. Ücretinin bir kısmını benden alamadan gitmişti. O ayrıldıktan sonra ben o para ile bir koyun almıştım. Bu koyun çoğalarak bir sürü olmuştu. Yıllar sonra, ücretini almak üzere geldiği zaman onun parasiyle alınıp sürü hâline gelen o koyunları kendisine teslim etmiştim. Eğer bunu senin rızân için yaptı isem, bizi bu taştan kurtar! Bundan sonra taş tamamen aralandı ve onlar da oradan kurtuldular.