PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yirmisekiz Nanosaniye


Hasret
01-04-2009, 01:02
Kapa gözlerini.

Kendi silüetini gözlerinin önündeki alacakaranlığa yerleştir. Kendini arkadan seyret. Karşıda, aşağıda dağlar gözüküyor. Başla koşmaya. Koş koş koş. Unutma bu koşan silüet sensin. Bilgisayar oyunundaki herifler gibi, seyret kendini. Hızlan. Dağlar bir aşağı bir yukarı hafifçe sallanıyorlar. Rüzgarı yüzünde hisset. Koş koş koş koş. Bir adım yukarı at. Şimdi!… Adımların artık yere basmadığında, görüntüyü yavaşlat. Uçurumdan aşağıya düşmüyorsun henüz. Altında yüzlerce metrelik boşluk var. Toprak bir adım geride. Görüntüyü iyice yavaşlat. Yavaşlat. Yavaşlat. Hala yükseliyorsun. Yaşa etrafını. Hareketlerin gerçek zamanlı olmadan önceki son nanosaniyedesin. Derin bir nefes çek. Bırak kendini! Kollarını iki yana aç. Öne doğru sal bedenini. Kaşlarını çat, kartal ol. Saatte 1 milimetrelik hızdan saatte 100 kilometrelik hıza geçtin. Kafanda gördüğün kartalın içindesin artık, sen osun.

Süzül beyaz dağların üzerinde. Kanat çırpma sakın. Süzül sadece. Sağ kanadının altından demin atladığın uçuruma göz at. İnsan olduğunu hatırlama. Sadece göz at oraya. Başını tekrar önüne çevir. Açlık hisset. Dağların eteklerindeki fareleri, sincapları, tavşanları gör. Seç birini. Dur vazgeç. Şu uzun şeyi seç. Hedeflen. Ayarlara kendini. Kanatlarını geriye at ve hızla ilerleyen hedefine dal saatte 180 mille fırlamış ok gibi. Gözlerini birazcık daha kıs. Dağlar beyaz çizgilere dönüşmüş. Yaklaşıyorsun. Yaklaşıyorsun. Seni fark etti. Kaçıyor. Merak etme sen bu fark edişi ve ardından gelecek olan hız artışını da hesapladın. Ssssssssaplan! Ve gir yılanın bedenine. Kaç seni kovalayan insanlardan. Arkandalar, ellerinde kılıçlarla. Kaç cıva gibi, toprağın yüzeyinde. İlerdeki çalıların arasına saklanabilirsin bak. Hayır! Dur! Niye kaçıyorsun? Sen yılansın. Dur dur dur! Dur! Geriye doğru çevir başını orak gibi. Fffhhüp! Evet aynen böyle. Göster dişlerini. Hırla tısla. Saldırı pozisyonundasın, sağa sola hafif manevralar yap. Bekle bekle bekle! Bekleee, fırla! Hırsp! Sal zehri. Nasıl kafan oldu mu?

Geriye sar şimdi her şeyi. Dişlerini sapla yeniden. Zehri çek adamın damarlarından. Ayır zehri kandan. Şimdi çıkar dişlerini ve hızla orak pozisyonunu al. Kes sesini ve cesaretini kaybet. Korkmaya başla. Soğuk havadan yuvasına çekilen termometre cıvası gibi çekil geriye. Kat insanları arkana. Hızlan iyice hızlan. Şimdi hızını daha artırıp şu gelen kartalı farket. Duvara çarpmış gibi hissettiğin an o kartala dönüş. Bomba gibi gerisin geriye havaya uç. Nereye doğru gittiğini görmeden yükselmeye devam et. Beyaz çizgiler hızla durağan dağlara dönüşsün. Deminki kendini, tavşanları, sincapları ve fareleri gör. Tokluk hisset. Başını arkaya çevir sağ kanadının altından. Gelen mermiyi gör. Alnının ortasına ye mermiyi. Kafan patlasın. Beynin dağılsın. Ufacık kafatasın çatlayıp, beynin kafa bölgenden henüz 1 santim uzaklaşmışken resmi dondur. Şimdi çık kartalın bedeninden. Sana ateş eden adamın yanındaki fotoğrafçı ol. Ve yakaladığın bu kareyi New York’ta sergilediğini hayal et; tek fotoğraflık resim sergisi açtığını.

Çok bohem bir hayat yaşamaya başla. Korumasız ve sadece şnorkelle köpekbalıklarıyla birlikte yüzme planınızdan önce, dağlara çıkıp kılıçla avlan arkadaşlarınla. Yılan kovalamaya başla, yılan seni ısırsın, yirmi sekiz yaşında öl.

Artık gözlerin açılsa n’olur!


alıntı...