Hasret
12-17-2008, 13:50
Git gide kirletiyorlar gökyüzünü Anne
Umutlarıda tüketiyorlar hep beraber
sevgileri de
dillerinde en ince yalanlar
süslü ve sisli yüzleriyle
soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
kimin eli kimin cebinde
kimin eli kimin neresinde belli değil
bense öyle acemi ve şaşkın
boş kalan ellerimi bir ömür
nereye koyacağımı bilemedim
bilemedim
hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı
durmadan kirletiliyor
kanıyor zaman anne
kimse aldırmıyor
kimse yanmıyor
sevinçlerini ateşe döken gelincik çiçeğine
dönüp bakmıyor çığlıklarına çocukların
kapkara bir nehir gibi her akşam
acı akıyor yüzünde yoksulların
dumanlar yürüyor her akşam
beton yığınlarıyla örtülü / sevgisiz kentler üstüne
zifiri karanlıklar
kimse kimsenin yasını tutmuyor
bölüşmüyor acısını
Sarılki
kokun sinsin tenime anne
sevgin işlesin yüreğime
bu yalancı dünyada
kimim varki başka gözlerimden öpecek
içimi ısıtacak
bu karanlık soğuk kış gecelerinde
Sarılki
serinlensin ateşler içindeki alnım
yorgunum anne
beynim tenim ellerim yorgun
kendime sürgün yaşamaktan
sevgiye tanımlar aramaktan
tüm bu oldu bittilere
insanın kayıtsızlığından yorgunum anne
yoruldum anne
ağrılarım sızılarım yorgun
ihanetler yedi
umudumu sevgimi düşlerimi
her gece yalnızlıklar sürüyorum
kanayan yerlerime
ellerime çaresizlikler yüklüyorum
üşüyorum bu karanlık gecelerde sarıl bana
oysa hiç dönmedim sırtımı insanın emeğine
öpmedim namerdin elini
eğilmedim zalimin önünde
ama ezildim
bir çaresizin bakışından
bir annenin yakarışından
bir babanın haykırışından
utandım anne
dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
aç insanların kederinden utandım
insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
insanlığımdan utandım anne insanlığımdan
ve ben bunca kalabalığın
bunca mekanların içinde
yüreğindeki yağmurlarla
herkesin bildiği bu dünyada
adresi olmayan mektuplar gibi yorgun
yavru bir kedi gibi yalnız
ve kimsesiz
öyle mi?
vay.
(alıntıdır)
Umutlarıda tüketiyorlar hep beraber
sevgileri de
dillerinde en ince yalanlar
süslü ve sisli yüzleriyle
soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
kimin eli kimin cebinde
kimin eli kimin neresinde belli değil
bense öyle acemi ve şaşkın
boş kalan ellerimi bir ömür
nereye koyacağımı bilemedim
bilemedim
hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı
durmadan kirletiliyor
kanıyor zaman anne
kimse aldırmıyor
kimse yanmıyor
sevinçlerini ateşe döken gelincik çiçeğine
dönüp bakmıyor çığlıklarına çocukların
kapkara bir nehir gibi her akşam
acı akıyor yüzünde yoksulların
dumanlar yürüyor her akşam
beton yığınlarıyla örtülü / sevgisiz kentler üstüne
zifiri karanlıklar
kimse kimsenin yasını tutmuyor
bölüşmüyor acısını
Sarılki
kokun sinsin tenime anne
sevgin işlesin yüreğime
bu yalancı dünyada
kimim varki başka gözlerimden öpecek
içimi ısıtacak
bu karanlık soğuk kış gecelerinde
Sarılki
serinlensin ateşler içindeki alnım
yorgunum anne
beynim tenim ellerim yorgun
kendime sürgün yaşamaktan
sevgiye tanımlar aramaktan
tüm bu oldu bittilere
insanın kayıtsızlığından yorgunum anne
yoruldum anne
ağrılarım sızılarım yorgun
ihanetler yedi
umudumu sevgimi düşlerimi
her gece yalnızlıklar sürüyorum
kanayan yerlerime
ellerime çaresizlikler yüklüyorum
üşüyorum bu karanlık gecelerde sarıl bana
oysa hiç dönmedim sırtımı insanın emeğine
öpmedim namerdin elini
eğilmedim zalimin önünde
ama ezildim
bir çaresizin bakışından
bir annenin yakarışından
bir babanın haykırışından
utandım anne
dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
aç insanların kederinden utandım
insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
insanlığımdan utandım anne insanlığımdan
ve ben bunca kalabalığın
bunca mekanların içinde
yüreğindeki yağmurlarla
herkesin bildiği bu dünyada
adresi olmayan mektuplar gibi yorgun
yavru bir kedi gibi yalnız
ve kimsesiz
öyle mi?
vay.
(alıntıdır)