PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : // Aile kurumu uzerine //


..::duyguseli::..
11-25-2008, 23:44
Aile, ictimaî hayatin âdeta bir minyaturudur. Nesli devam ettirme, fertlere psikolojik ve sosyal guven saglama fonksiyonunun yaninda, kulturel degerleri gelecek nesillere aktarma isini de, onemli olcude aile ustlenir ve bu, toplumun her unitesinde kendini hissettirir.



Bu yuzden Islâm hukukunda kadin ile erkegin birlikte yasamasinin sosyal ve hukukî cercevesini belirleyen evlilik sozlesmesi teferruatli anlatilir. “Nikâh” akdiyle baslayan evlilik muessesesi, bir yonuyle hukukî bir islem, bir yonuyle de ibadet olarak degerlendirilir ve “hukûkullah” arasinda kabul edilir. Islâmiyet’e has bu kabul, evlilik muessesesinin dinî boyutunu gosterir ve sosyal kontrol acisindan buyuk onem arz eder..



Hukukullah noktasinda evlilik, her seyden once ALLAH’in rizasi gozetilerek, iki farkli dunyanin belli prensipler cercevesinde bir araya gelerek kaynasmasidir. Taraflar ayri hayat tarzlarindan gelmislerdir. Dolayisiyla yer yer esler arasinda ufak tefek tartismalarin olmasi bir dereceye kadar kacinilmazdir. Bunlarin evliligin ilk yillarinda daha siklikla gorulebilmektedir. Cunku fertlerin cevreleri, yetisme tarzlari, egitim durumlari, kisacasi, sosyo-kulturel ve ekonomik yonleri ve anlayislari farklilik gosterir.



Bosanma ise, hedefine ulasamayan evlilik birliginin sona erdirilmesidir. Fakat bosanma cogu zaman kari-kocanin birbirlerinden ayrilmalariyla noktalanmaz; geride onulmaz yaralar acan olumsuz neticeleriyle, oncelikle kari-kocayi, daha cok da bosanma yetimleri durumuna dusen cocuklari ilgilendirir. Bosanma, taraf durumunda olan ailelere ve topluma da tesir eden istenmedik bir durumdur. Zira bosanma oraniyla, toplum icinde yaygin cocuk suclulugu, uyusturucu madde iptilasi vb sosyal hastaliklar arasinda siki bir paralelligin oldugu gorulmektedir. Bugun Turkiye’de yuz binlere varan sokak cocuklarinin sayisinda en buyuk payi, parcalanmis ailelerin olusturdugu ve bunun da uvey anne veya babadan kaynaklandigi bilinmektedir.



Sosyal bilimler yonunden ailenin gucunu olcebilmek icin basvurulan gostergelerden biri, hic suphesiz bosanma oranlaridir. Bir toplumda meydana gelen evlilikler buyuk nispette, kisa zaman sureleri icinde bosanma veya ayrilikla sonuclaniyorsa, o toplumun gucsuz ve hasta bir aile kurumuna sahip oldugu soylenebilir. Bir bakima surdurulemeyecek bir ailenin devaminda gerek esler, gerekse de toplum yonunden fayda yoktur.



Ulkemizdeki bosanmalarin en onemli sebebinin esler arasi gecimsizlik oldugu, istatistik verilerinden ogrenilmektedir. Bu verilere gore, ozellikle evliliklerin ilk yillarinda bosanma oraninin yuksekligi dikkat cekicidir. Bunun baslica sebebi, eslerin, henuz birbirlerinin mizac, mesreb ve kisiliklerini yeterince tanima imkâni bulamadan ve sabir noktasinda zâfiyet gostererek ayrilmaya tesebbusleridir. Maalesef bu safhada esler, gelecekteki hayatlarinin iyilik ve guzelliklere donusebilecegini hic mi hic dusunmemektedirler. Bosanma sonrasi hayatlarinin guzel olacaginin hicbir garantisinin olmadigi da unutulmaktadir. Gerek psikolojik, gerekse de sosyolojik sebeplerden kaynaklanan bazi olumsuzluklarin zamanla hayir yonunde degisebilecegi de goz ardi edilmektedir. Cunku hayatin akisi icinde sartlar da, fikirler de degisebilmektedir. Ayrica, evliligin ilk yillarinda daha siklikla rastlanan gorus ayriliklarinin, ilerleyen yillarda gittikce azaldigi ve ortak bir dusunce dunyasinin mayalandigi da sosyal bir realitedir. Hatta baslangicta problemli ailelerin sonra mutlu olduklari kucumsenmeyecek orandadir.



Sosyal devlet anlayisi geregi, buyumeye yuz tutmus ictimaî bir yara karsisinda acil tedbirler alinmasi sarttir. Ama, cemiyet dokusunu olusturan fertlerin istenilen seviyede olmayisi karsisinda, sadece bosanmalar ekseninde cozum aramalar, kalici bir tedavi getirmeyecektir. Ihmal edilmemesi gereken husus, sistemden ziyade sistemi isletecek insan unsurudur.



Ailede mutluluk esastir. Aile mutlulugu da, kelimenin tam anlamiyla bir sanattir. Cunku yazili kurallari ve kitabi olmayan aile mutlulugu, daha ziyade, kisilerin ruh dunyasi, karakter yapisi ve ahlâkî olgunluguyla ilgilidir. Yine de insanlar arasi munasebetlerin dinî ve ahlâkî boyutlari vardir. Insanin ve munasebetlerinin ahlâkî boyutu ona belli mukellefiyet ve mesuliyetler yukler ve bunlar da tek tarafli degil, karsiliklidir. Elbette herkes kendinden ve faaliyetlerinden sorumludur. Ictimaî hayatin uzerine kuruldugu duzenin temelinde de bu anlayis yatar.



Islâm hukukunda, gecici evliliklerin her cesidi hukumsuzdur. Yani evlilik akdi, surekli bir akittir. Fakat, bu sureklilik sonsuzluk anlaminda da degildir. Bosanmayi menetmek veya hic olmayacak sartlara baglamak suretiyle, beraber yasamayi dusunmeyenleri zorla bir arada tutmak da cozum olmamistir. Ama keyfî ve haksiz bosanmalarin, cogu defa bosayan icin bir pismanlik, bosanan icin bir haksizlik ve aile fertleri icin de hayat boyu bir huzursuzluk kaynagi oldugu gorulmektedir. Buna gore bosanma, hastalikli bir uzva karsi cerrahî bir mudahale ise, evliligin, aklî-mantikî bir cizgide cereyan etmesi ve saglam sartlara baglanmasi da hijyenik bir hassasiyettir. Onun icin aileyi bozup dagitmadan once, esler arasi uyumda titiz davranilmali ve gelecekte bu uyumu temin edecek sartlardan da asla taviz verilmemelidir. Bilhassa cocuklarin dinî egitimi ve evlilikte maddî-manevî denklik, ruh ve mizac bakimindan birbirini tamamlayicilik ve uyum gozardi edilemeyecek esaslardandir. Ayrica, evlilik oncesi donemde, kizlarin es ve annelik rolune ozendirilmesi, erkeklerin de aile ve mesuliyet alma suuruna hazirlanmasi ozel onem arz eder.



Ailenin mayasi sevgidir. Evliligin devamliligi da, karsilikli muhabbet, hurmet, sefkat ve prensiplere hosgoru icinde baglilik esasina dayanir. Zaman zaman ortaya cikabilecek aile ici kirginliklar da buyutulmeden halledilmelidir. Her seyden once, yuvanin yikilmamasi icin her iki tarafin fedakâr olmalari beklenir. Boyle durumlarda, cogu kez tomurcuk bir gulun, merhem vazifesi gorecegi soylenebilir. Ikinci asama olarak Kur’an’da, ev siyaseti geregi, kocanin bazi gecici tedbirler alabilecegine isaret edilir. Bir ucuncu safha olarak muteakip âyette, aile birliginin dagilmamasi icin hakem gonderilmesi ve yakin aile cevresinin bosanmalari onlemede aktif rol ustlenmeleri emredilir.



Hadîslerde, esler “ALLAH’in emaneti” olarak tanimlanir ve onlara hep iyi davranilmasi tavsiye edilir. Peygamberimiz’in (sallALLAHu aleyhi ve sellem), usulsuz bosanma hâdiselerinden dolayi hosnutsuzlugu gorulmustur. Kur’ân’i, Sunnet’i, orfî hukuku ve sosyal kabulleri goz ardi ederek, vicdana danismadan, bilhassa keyfî ve nefsanî mulâhazalarla eslerini bosayanlar, Peygamberimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) tarafindan hos karsilanmamamistir. Yine de, bosanma mubahtir; fakat ayni zamanda sevimsizdir de. Cunku bosanma, bir yandan fert boyutunu asip sosyal hayata tesir eden, diger yandan da, arsi titreten bir hâdisedir.



Tabiî ki bircok mahremiyetleri bulunan ve bilhassa baslangic itibariyle kari-kocanin musterek hayat kurma iradesinin agir bastigi evlilik muessesesini sadece kural ve mueyyide cercevesinde cozmenin yetersizligi ortadadir. Bu sebepledir ki, hicbir zaman mahkemelerin soguk duvarlari arasinda sicak aile yuvalari tesis edilememistir, edilemez de. Diger bir ifadeyle, aile mutlulugunda hukuk kurallarindan ziyade, dinî ve ahlâkî degerlerin ve sahsiyet olgunlugunun onem arz ettigini soyleyebiliriz. Bu yaklasim, evlilik muessesesinin ne uzerine oturdugu hukuku, ne de dinî ve ahlâkî temellerini inkâri gerektirir. Bosanma hâdiselerinin azalmasi, onemli olcude, fertlerin evlilikteki ulvî gayeler acisindan suurlandirilmasinda ve dinî-ahlâkî terbiyelerinin elverdigince kusursuz yapilmasinda odaklanmaktadir. Bu istikamette, gunumuz sartlarinda evlilik oncesi hazirlik surecinde, evliligin psikolojik, fizyolojik, zihnî, ahlâkî, sosyo-kulturel ve mânevî boyutlarinin ele alindigi seminerler, kurslar, testler ve imtihanlar tesvik edilmeli, hatta mumkunse, gelecegin saglikli ailelerinin kurulmasi icin, evlenecek adaylarda bu muesseseye ehil olduklarini gosteren sertifikalarin bulunmasi mecburiyeti getirilmelidir.