PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Seviyorum, seviyorsun, seviyor


..::duyguseli::..
11-25-2008, 21:33
Hakiki sevgi diyorsak bu sadece ve sadece ALLAH sevgisidir. Bu sevginin haricindeki sevgileri biz üç kategoride inceleyebiliriz. Bakın bakalım sizin sevgileriniz hangi kategoride…

Birinci tür sevgi "EĞER"
Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye denir. Örneğin: Eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim. En çok rastlanan sevgi türü budur. Bir şarta bağlı sevgi. Karşılık bekleyen sevgi. Sevenini, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. Evliliklerin pek çoğu " Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor. İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.

İkinci tür sevgi "ÇÜNKÜ"
Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır. Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki. Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki. Çünkü türü sevginin, Eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. Eğer türü sevgi bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün Eğer türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer. Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfının en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi? Toplumlardaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür. Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği.

Üçüncü tür sevgi "RAĞMEN"
Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için? Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil. Bir şey olmasına rağmen sevilir. Güzelliğe bakar mısınız? Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insani olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile. Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor. Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur. Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. Bunun böyle olduğundan nasıl emin olursunuz? Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz mıydınız?

Dört grup insan vardır
Bilgi yönünden insanlar dört gruba ayrılır:
1- Bildiğini bilen: Böyle kimseler makbuldür. Kendinden emindir. Cesurdur, bir çok işi başarır. Bir arkadaş var. Bilgisayar dahil, "Her aleti çalıştırabilirim, çünkü bunu da benim gibi bir insan yapmıştır" diyor ve kendinden emin olduğu için de başarabiliyor.
2- Bildiğini bilmeyen: Böyle kimseler ikaza muhtaçtır. Çekingendir. Ben bu işi başaramam diye korkar. Gerekli ikaz yapıldığında o işi rahat başarır. Mesela yine bir arkadaşım var. Bilgisayardan anlamam, o bana konuşmaz dedi. Yanına bir otur dedim, patlar, çatlar diye cesaret edemedi. Israr ettim, "Bunun bilgi ile, kültür ile ilgisi yok. Azıcık cesaret yeter" dedim. Şimdi bilgisayarı rahat kullanıyor.
3- Bilmediğini bilen: Böyle kimseler haddini bilir. Her şeye burnunu sokmaz. Kendi işi ile meşgul olur. Böyle kimseler her zaman takdir görür.
4- Bilmediğini bilmeyen: Bilmediğini bilmeyen: Böyle kimseler hem kendine, hem topluma zarar verir. Hem bilmez, hem de bilmediğini bilmez. Yani hem kel, hem foduldur. Her şeye burnunu sokar. Başı da beladan kurtulmaz.

Kendileri ile ilişki kurmak yönünden insanlar dörde ayrılır:
1- Ne yakar ne kokar olanlar: Hiç kimseye yararı ve zararı dokunmaz. Varlıkları ile yoklukları arasında fark olmayan kimselerdir.
2- Gıda [besin] gibi olanlar: Herkesin her zaman ihtiyaç duyduğu kimselerdir. Böyle kimseleri arayıp bulmalı, bulunca da, kaybetmemek için gerekli tedbirleri almalıdır.
3- İlaç gibi olanlar: Ancak ihtiyaç zamanında işe yararlar. Böyle kimseleri de ihmal etmemelidir.
4- Hastalık gibi olanlar: Bu tip insanlara hiç ihtiyaç olmaz. Fakat, kendileri insanlara musallat olurlar, bulaşırlar. Bunlardan kurtulmak için, mücadele etmek gerekir.

Hayata dair ipuçları
Zihnimizi güçlendiren, şevkimizi arttıran en hayati unsur doğru insanla beraber olmaktır.
- Daima kazananlarla ilişki kurun.
- Tavuklarla birlikte kaşınacağınıza, kartallarla beraber uçun. Çevrenizdekilerin üzerinizde çok büyük etkileri var. Onların size iyi veya kötü şekilde yapabilecekleri güçlü telkinleri hesaba katarak zamanınızı geçireceğiniz kişileri büyük özenle seçin.
- Referans grubunuz kendinizi özdeştirdiğiniz insanların bulunduğu gruptur. Bunlar birlikte çalıştığınız, konuştuğunuz, yaşadığınız, toplumda veya iş haricinde birlikte olduğunuz kişilerdir. Unutmayın ki, tıpkı bukalemun gibi yakın ilişki kurduğunuz kişilerin fikirlerini, davranışlarını ve tutumlarını bilinçsizce benimsersiniz.
- Birlikte zaman geçireceklerinizi seçerken gereksiz tanışıklıklar kurmayın. Yeni, olumlu insanlarla karşılaşabilmek için olumsuz tiplerden kaçmanız gerekir. Bu tipler mutsuzluğun da ana sebebidir. Kötü ilişkiyi devam ettirmek başarı ve mutluluk potansiyelini söndürür. Bizi çevremizdekileri insanların telkinleri ciddi manada etkiler. Bu sebeple çevrenizi dikkatle seçin

Kaç tür duygumuz var?
Sizin için duygularımızı sıraladık lakin bu kadar değil tabi ki duygularımız. Siz de duygularınızı adlandırın, bakalım daha neler ekleyeceksiniz bu listeye.

Sevgi, Sevinç, Nefret, Pişmanlık, Hüzün, Özlem, Mutluluk, Üzüntü, Keder, Kıskançlık, Telaş, Kaygı, Sıkıntı, Heyecan, Huzur, Güven, Arzu, İhtiras, Tutku, Bezginlik, Şehvet, Hırs, Aşk, Sabırsızlık, Tahammül, Saygı, Bağlılık, Acıma, Hayranlık, Tereddüt, Merak, Şüphe, Gurur, Kibir, Şevkat, Hoşgörü, Önyargı, Sabır, Merhamet, Sadizm, Mazoşizm, Biyofiliya.