PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İbadetler nasıl "salih amel" olur?


ALONE53
11-21-2008, 13:53
İbadetler nasıl "salih amel" olur?

Kulluğun en temel dinamiği namaz, tepeden tırnağa haşyetle dopdolu olarak eda edilmeli ve insan saygıyla Mevlâ'nın huzuruna hep öyle gelmeli, kendisinin kul, O'nun mabud olduğunu namazın her lahzasında duymalı, bu mülahaza ile belini kırıp boynunu bükmeli, kendinden geçmelidir.



İşte bütün bunların hepsi namazın salih olarak eda edilmesinin ifadesi demektir.

Keza o, zekâtı verirken, Allah'ın kendisine verdiği bir emaneti yerine ulaştırıyor olma niyetiyle infak etmeli ve bunu verirken de "Rabb'im ben Senin bana verdiklerini veriyorum. Sen de Rahmaniyet ve Rahimiyet'inle ötede salih kullarına vaat ettiğin şeyleri bana da lütfet." diye düşünmesi lazımdır. Bu dağdağalı harp meydanında muhafaza edemeyeceği malını bu şekilde Allah'a emanet etmesi ve baki bir surette ahirette kendisine lütfedeceği inancıyla ve niyetiyle zekât ve diğer sadakalarını vermesi zekâtın "salih amel" olmasının yoludur.

Salih amellerden biri olan hac, maşeri vicdanın bir cemm-i gafir olarak Cenab-ı Hakk'a teveccüh ettiği bir ibadettir. Mü'min, o mukaddes mekânlarda sürekli bu duyguyla dolup boşalmalıdır. Hacda şeytanın en çok itiraz ettiği meselelerden biri de şeytanın taşlanmasıdır; çünkü insan orada taşa taş atmaktadır. Bunun da akıl ve mantık açısından anlaşılamayacağı açıktır. Mü'min, taşı atarken hep Cenab-ı Hakk'ın huzurunda ibadet ediyor tavrı içinde olmalıdır. Namazdan şeytan taşlamaya kadar bütün ibadet ü taatımızda bu ulvi ruhu işleyebildiğimiz takdirde bunların hepsi salih amel olur.

Bugün, birinci derecede salihatı ifade eden irşad ve tebliğ yaparken onu da salih bir şekilde eda etmek lazımdır. İrşat veya hizmet unvanıyla anlatılan vazife de mühim salih amellerden birisidir. Evet, en yakın daireden başlayarak, insanlara Allah ve Resûlü'nü sevdirmek ve bu vazifeden bir an dûr olmamak salihatın en mühimlerindendir. Daimi vazife, en büyük cihad olan nefisle mücadeleden başlar ve yakın daireden işi ele alarak bütün insanlara hak ve hakikati -tabii kendisi de uygulayarak- anlatmayla devam eder. Daimi vazifeyi yapma, "salih ameli" salih mahiyette eda etmek demektir. Aslında dar dairedeki salih amelleri hakkıyla yapamayanlar uzak dairedeki işlerinin fiyasko ile neticelenmesi sonucunda sukut-i hayale uğrarlar.