PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : AK Parti'nin kader tarihi


kayısıkentli
11-16-2008, 17:46
http://www.internethaber.com/images/news/76217.jpg




Erdoğan'ı çileden çıkaran Femhi Koru, Erdoğan'a randevu verdi. Bu tarih AK Parti'nin kaderini tayin edecek.


Erdoğan-Bush benzetmesiyle tüm şimşekleri üzerine çeken Fehmi Koru, iki farklı röportajla bugün, akıllara takılan soruları yanıtladı. Vatan'da verdiği röportajda Erdoğan ve Gül ilişkisini anlatan Koru, Sabah'ta ise Erdoğan'ı değerlendirdi.
İşte Sabah'ta yayınlanan Şirin Sever'in Fehmi Koru röportajından bazı satır başları;
Biriktirip birden patlamadım: (...) Sankibirikmiş birikmiş bir şeyler, aniden dışa vurmuş gibi algılandığının farkındayım özellikle bazı çevrelerin zihninde. Ama yanlış bir algılama bu! Çünkü AKP'nin son altı yıllık iktidarının hemen hemen her kritik dönemecinde yanlış adım atıldığı hissine kapıldığımda eleştirilerimi hiç çekinmeden yapmış bir yazarım. Geriye dönüp bir bakalım; 1 Mart tezkeresinde AKP'nin bu maceraya girmek istemesini eleştirdim. AB konusunda ne zaman ayak sürmeye başlasalar, bunun yanlışlığını açıkça yazdım. Mesela zina konusu, 312 ve 301'inci maddeler konusunda 'başka Avrupa ülkelerinde de benzer maddeler var' dediklerinde onlara muhalefet ettim. Hrant Dink suikastı sonrasında gevşeme hissettiğim her an karşılarına çıktım. Dolayısıyla ben kendimi hiçbir zaman AK Parti'nin sözcüsü gibi görmedim zaten.

Fevaranı AK Parti için kopardım: Bugün olan hadise şu; 22 Temmuz 2007 seçimlerinde, ilk defa olarak Türkiye partisi konumunda olan bir partinin bölge partisi DTP'yi geçtiğini gördüm ve bunu çok önemsedim. Benim arzum AK Parti'nin bölgeye ekonomik refahı da götürerek, bölünme, ayrılıkçılık hislerini bütünüyle ortadan kaldırması, bütünlüğü sağlamasıdır.

Bu da 29 Mart 2009'da da başarılı olunursa sağlanabilir. Ben, AK Parti'nin başarılı olamayacağı endişesine kapıldığım için bu feveranı kopardım! Birilerine kızdığım, kafamın tası attığı için filan değil, tam tersine AK Parti'den beklediğimi bulma arzusuyla sesimi yükseltmiş durumdayım.

O meteforun sahibi Erdoğan: O ****foru da ben Tayyip Erdoğan'dan ödünç aldım. Zaten o ses getiren televizyon programında sözüme başlarken Erdoğan'dan o ****foru ödünç aldığımı da söyledim. Tayyip Bey tabii, milli kahramanlara benzetilmekten hoşlanır ama o gün konumuz, seçimden yeni çıkmış Amerika'da Obama ve Bush'un durumuydu. Dolayısıyla Kanuni'nin herhangi bir şekilde gündemde olduğu bir ortam olsaydı belki Kanuni'yi örnek verebilirdim!

Belki kırılabilirdim ama...: Tayyip Bey, çok nazik cümleler kullanmasıyla meşhur bir insan olsaydı ve bir tek benim için 'sevsinler seni'yi kullansaydı bu beni rahatsız ederdi, alınabilirdim ama daha önce çok kişiye bu üslupla seslendiği için yadırgamadım. Kulaklarım alışkın yani böyle bir cevaba; benim için bunu kullanması beni şahsen rahatsız etmez.

Bekir Çoşkun'un zihin sorunu: Bekir Coşkun'u çok anlayışlı, çok anlayan, zihni pırıl pırıl bir insan olarak görmüyorum. Ne dediğimi hiç anlamamış olanların başında geliyor. Doğrusu siz o yazıdan iyi çıkarmışsınız bu sonucu, ben onu da çıkartamamıştım! Niçin öyle bir yazı yazdığını anlayamadım. Çünkü ben öyle başbakanın uçağından inmeyen bir insan değilim, bu altı yıl içerisinde ya üç ya dört kez başbakan çağırdı, kendisiyle yurtdışı gezisine gittim.

Gül ve Erdoğan ilişkisi: Ben bu sözleri sarf ettiğim programı yapan arkadaşlarımıza telefon edip, "Ben Abdullah Gül tarafından görevlendirildim, mesaj vermek istiyorum, beni çağırırsanız programınız çok tartışılır, gazeteler sizden bahseder," demedim! Aradılar, Amerikan seçimlerini konuşmak için davet ettiler, bu arada da Kürt sorununu konuştuk, çünkü bir gün önce bu konuyla ilgili yeni bir gelişme olmuştu. Tamamen spontane bir cevaptı. Gerçekten ne Gül, ne Erdoğan, kendi aralarındaki ilişkide bana ihtiyacı olan insanlar değiller!

Sabah