..::duyguseli::..
11-04-2008, 02:26
Dini inkar eden sistemlere karşı güçlü bir fikri mücadele ortaya koymak, insanlara iyiliği, güzelliği emretmek, onları kötülüklerden sakındırmak, ahiret azabıyla uyarıp korkutmak ALLAH’ın inananlara emridir. Bu konuda çekinik kalmak, ALLAH’ın emir ve tavsiyelerini, güzel ahlâkı insanlara duyurma konusunda gereği gibi cesur ve girişken davranmamak, “nasıl olsa yapan vardır” diye bu ibadeti başkalarına bırakmak, olaylara seyirci kalmak ALLAH’ın istemediği ve müminleri men ettiği kötü bir davranıştır.
Mümin, bir zorlukla karşılaştıkça, insanların kınamalarına maruz kaldıkça şevki ve kararlılığı daha da artan insandır. Çünkü bu onun, doğru yolda olduğuna dair bir işarettir. ALLAH, geçmişte yaşamış insanların başlarına gelen zorlukların benzerlerinin samimi kullarının da başına geleceğini, onları bu şekilde deneyeceğini vadetmiştir. Ayrıca şu gerçeği de unutmamak gerekir ki, kötü ahlâklı insanlar, kendilerinden gördükleri kişileri asla kınamaz, onlar üzerinde baskı kurmaya çalışmazlar. Çünkü bu tip kişileri, kötü ahlâk gösterme konusunda doğal müttefikleri olarak bilirler. İnkarcılar yalnızca hak yolda olan, Kur’an ahlâkını yaşayan, insanları ALLAH’ın yoluna, rızasını kazanmaya davet eden kişileri sindirmeye çalışırlar. İnkarcılar bir kişiye karşı böyle bir çaba içerisine giriyorlarsa, bu, aslında onun hak yolda olduğunun da göstergesidir.
İnsanların çoğu ön plana çıkmaktan ve kötülerin dikkatini çekmekten çekinir. Doğru bildiği yolda mücadele etmeye cesaret edemez. Bu konuda vicdanlı davrananlar, ALLAH’tan korkan, yaşamını ALLAH’ın rızasını kazanmaya adamış ve bunun için sorumluluk almaktan kaçınmayan müminlerdir. Karşılığında inkarcılar tarafından iftiralara uğrayacaklarını ve baskılara maruz kalacaklarını bilmelerine rağmen ALLAH’ın varlığını, birliğini ve O’nun emrettiği ahlâkı insanlara duyurur, şevk ve kararlılıkla bu fikri mücadelelerine devam ederler.
Tarih boyunca inkarcıların karşısında yer alan bütün müminlerin en dikkat çeken özelliklerinden biri, güzel ahlâkın insanlar içinde yaygınlaşması konusunda üzerlerine büyük sorumluluk almaları ve cesaretle bu sorumluluğu yerine getirmeleri olmuştur. Müminlerin tehdit altında olmalarına rağmen kararlılıkla güzel ahlâkı tebliğe devam etmeleri inkar edenleri çok şaşırtmaktadır. İşte gerek peygamberleri gerekse onları izleyen müminleri bu derece kararlı ve cesur olmaya iten şey, onların ALLAH’a ve ahirete olan imanlarıdır. ALLAH’ın kendilerini her an gördüğünden, ahiretin varlığının gerçek olduğundan ve ahirette dünyada yaptıklarından mutlaka hesaba çekileceklerinden emindirler.
Mümin, bir zorlukla karşılaştıkça, insanların kınamalarına maruz kaldıkça şevki ve kararlılığı daha da artan insandır. Çünkü bu onun, doğru yolda olduğuna dair bir işarettir. ALLAH, geçmişte yaşamış insanların başlarına gelen zorlukların benzerlerinin samimi kullarının da başına geleceğini, onları bu şekilde deneyeceğini vadetmiştir. Ayrıca şu gerçeği de unutmamak gerekir ki, kötü ahlâklı insanlar, kendilerinden gördükleri kişileri asla kınamaz, onlar üzerinde baskı kurmaya çalışmazlar. Çünkü bu tip kişileri, kötü ahlâk gösterme konusunda doğal müttefikleri olarak bilirler. İnkarcılar yalnızca hak yolda olan, Kur’an ahlâkını yaşayan, insanları ALLAH’ın yoluna, rızasını kazanmaya davet eden kişileri sindirmeye çalışırlar. İnkarcılar bir kişiye karşı böyle bir çaba içerisine giriyorlarsa, bu, aslında onun hak yolda olduğunun da göstergesidir.
İnsanların çoğu ön plana çıkmaktan ve kötülerin dikkatini çekmekten çekinir. Doğru bildiği yolda mücadele etmeye cesaret edemez. Bu konuda vicdanlı davrananlar, ALLAH’tan korkan, yaşamını ALLAH’ın rızasını kazanmaya adamış ve bunun için sorumluluk almaktan kaçınmayan müminlerdir. Karşılığında inkarcılar tarafından iftiralara uğrayacaklarını ve baskılara maruz kalacaklarını bilmelerine rağmen ALLAH’ın varlığını, birliğini ve O’nun emrettiği ahlâkı insanlara duyurur, şevk ve kararlılıkla bu fikri mücadelelerine devam ederler.
Tarih boyunca inkarcıların karşısında yer alan bütün müminlerin en dikkat çeken özelliklerinden biri, güzel ahlâkın insanlar içinde yaygınlaşması konusunda üzerlerine büyük sorumluluk almaları ve cesaretle bu sorumluluğu yerine getirmeleri olmuştur. Müminlerin tehdit altında olmalarına rağmen kararlılıkla güzel ahlâkı tebliğe devam etmeleri inkar edenleri çok şaşırtmaktadır. İşte gerek peygamberleri gerekse onları izleyen müminleri bu derece kararlı ve cesur olmaya iten şey, onların ALLAH’a ve ahirete olan imanlarıdır. ALLAH’ın kendilerini her an gördüğünden, ahiretin varlığının gerçek olduğundan ve ahirette dünyada yaptıklarından mutlaka hesaba çekileceklerinden emindirler.