PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ..BİLMEYEN BİLDİREMEZ SEVMEYEN SEVDİREMEZ YANMAYAN YANDIRAMAZ..


..::duyguseli::..
11-01-2008, 01:29
“Ben gizli bir hazineydim. Bilinmek istedim, aşkımdan Habîbim’i yarattım. O’nun aşkından da bütün kainatı yarattım.”

ALLAH cellecelaluhu Habîbi’ni kendisini tanıması için yarattığı gibi, bütün mahlukatını da hem kendisini hem de Habîbi’ni tanımaları için yaratmıştır.

Tanımanın evvel emirde ilk basamağı, bilmekten geçmektedir. Bildikçe sevgi, sevdikçe de yakınlık artacaktır. Bu yakınlık öyle bir safhaya gelecektir ki, sevilende yok olma hâli tahakkuk edecektir. Bundan sonra ise seven değil, sevilenden başka ortada bir şey kalmayacaktır.

Bir şeyi hakikatiyle bilmeden bildirmek, bildirmek istediğimiz şeyi eksik ve kemâlinden uzak bir hâlde bildirmemize neden olmaktadır. Hele de son ve Hakk katında tek razı olunan din olan İslâm’ın önderi, Peygamberler Sultanı Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s.)’yı kâmilen bilmeden, tanımadan, sevmeden O’nu ve dinini ALLAH’ın murat ettiği hâl üzere anlamak ve anlatmak imkansızdır. Evet, bu durum çok daha nazik bir hâl arz etmektedir.

Dini, Peygamberler Setacı’nı (s.a.s.) anlatmaya talip olanlar, neye talip olduklarının bilincinde olmalılar. En önemlisi de yaşayışlarını bu bilinç doğrultusunda düzenlemelidirler. Onu anlatırken, O’ndan bahsederken süslü kelimeler kullanmaya özen göstermekle birlikte, O’nun yaşantısını hayatımıza geçirirken aynı özen ve hassasiyetten uzak bir hâl yaşamak bu uğurda gayret gösterenler için büyük bir gaflettir.