PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Zihinleri kurtaran ergenekoncu!


kelebek35
08-29-2008, 09:30
Ergenekon tutuklusu Erkut Ersoy, savcı tarafından ‘özel büro’ adlı internet sitesi aracılığıyla, istihbarat toplamakla suçlanıyor. Ancak en büyük özelliği ‘yabancı örgütlerce ele geçirilmiş zihinleri’ kurtarmak. Telefon görüşmelerinde ‘Genelkurmay da beni takdir ediyor’ diyor

Ergenekon’un tutuklu sanıklarından Erkut Ersoy, davanın ilginç sanıklarından biri. İddianamede suçu, ‘örgüt adına istihbarat toplamak’. Ersoy, ‘Özel büro’ adlı internet sitesinde kendisine acar bir istihbaratçı havası veriyor. Üyelerden bölücü faaliyetlerin de kapkaç gibi asayiş olaylarının da kendisine bildirilmesini istiyor. Örgütlerin internet sitelerini hack’liyor. Sakal bırakan, çarşaf giyen elemanlarıyla veri topluyor. Herkese çalışmalarının Genelkurmay ve emniyetçe takdir edildiğini söylüyor. ‘Zihnimi ele geçirdiler’ diye kendisini arayanlara, ‘bu işi çözme’ sözü veriyor. Gözaltına alındığında ise “En büyük hayalim istihbaratçı olmaktı. Söylediklerim yalandı. Zihin kontrolü bana da uygulandı” diyor. İşte Ergenekon dosyalarından bir ilginç portre daha: Erkut Ersoy ve ‘özel bürosu’.

‘Hedef PKK ve Ermeni lobisi’

‘Özel büro’ 39 yaşındaki Ersoy’un kurduğu bir internet sitesi. Girişteki tanıtıma göre Türkiye’yi yakından ilgilendiren konular hakkında araştırma yapan, sorunlara cevap arayan, sivil inisiyatifle oluşturulmuş bir topluluk. Varoluş nedenini, “Başta PKK olmak üzere her türlü terör örgütüne karşı ve sözde Ermeni soykırımı konularında çalışan Ermeni lobicilerine karşı mücadele ediyoruz” diye açıklıyor. ‘Özel Büro İstihbarat Grubu’ bünyesinde alt gruplar var. ‘Dağıtım komiteleri’nin görevi, Ermeni soykırımıyla ilgili altı dilde hazırlanmış metinleri 2 milyon 500 bin adrese göndermek. ‘İstihbarat bölümü’, PKK ve Ermenilerle ilgili yeni haber ve gelişmeleri ‘Özel büro’ yönetimine bildiriyor, bu bölüme sadece ‘Özel Büro’nun güvenini kazananlar girebiliyor. ‘Hack grubu’ siteleri çökertiyor. ‘Dağıtım’ bölümünde 6 binden fazla görevli var. İstihbaratta 756 görevli bulunurken, hacker sayısı yaklaşık 200.

Sitenin elektronik posta listesi oldukça uzun. Birçok kişiye ulaşmışlardı. ‘Vatan savunmasında’ görev almak isteyen birçok kişi de onlara ulaşıyordu. Ersoy telefon konuşmalarında kendisini ‘istihbarat lideri’ olarak tanıtıp, Genelkurmay’ın oluşumdan haberi olduğunu söylüyor, sık sık ‘teşkilat’ ve ‘derin devlet’ lafları ediyordu. Hatta bir konuşmasında kendilerinin derin devlete karşı da mücadele ettiğini söylüyordu. ‘Özel büro’nun gizli bir istihbarat örgütü olduğu izlenimi veriliyordu. Ancak ‘gizli’ her bilgi telefonda konuşuluyordu. Daha sonra ortaya çıkacak bazı belgeler örgütün ‘özel’liği ve gizliliği konusunda şüpheler yaratacaktı!

‘Her kılıkla içlerindeyiz’ Bir telefon konuşmasında Ersoy, karşısındakinden istihbarat istiyordu: “Yani sizin bölgenizle ilgili bir konu olabilir, şahsen duyum aldığınız bir konu olabilir veya PKK’yla ilgili olabilir. Bize bildirim yaparsanız, güvenlik kurumları nezdinde takibini yaparız.”

Ersoy, Emniyet ve Genelkurmay’dan takdir topladıklarını anlatıyordu. Müfit isimli bir kişiyle yaptığı konuşmada, bilişim suçlarından polislerle toplantı yaptığını söylüyordu: “Genelkurmay’dan falan hep olumlu ‘bizim çocuklar çok sağlam’ diye referans almışlar. O amaçla tanışmak için çağırdılar. Zihin kontrolü konusundaki çalışmalarımızı aktardık, uçukladılar resmen.”

‘Özel Büro’nun yönetiminde çeşitli mesleklerden insanlar istihbarat topluyor, elektronik posta gönderiyor, toplantı ve saha çalışmaları yapıyordu. Bu çalışmaları Ersoy, bir arkadaşına telefonla şöyle anlatıyordu:

“Sürekli sahadayız... Düzce’deki PKK’yla ilgili çalışmaları üstlendim. Burada izlediğimiz şahıslar var. Hizbullah olsun diğer İslami fonksiyonlar biraz bu ortamdan da cesaret bulup Kuran kursları açıyorlar, gençleri böyle dini şeylere yönlendiriyorlar... Biz de uyanığız, devamlı o ortamlara giriyoruz, çıkıyoruz, arkadaşlarımız her türlü kılıkla onların içerisindeler... Elemanlar çarşaflı, cübbeli sakallı geziyorlar...”

‘Gizli’ dediği faaliyetlerini telefonda görüşmekte ve internette dolaştırmakta sakınca görmeyen Ersoy, Ümraniye’de gecekonduda bomba bulunmasını ‘gizlilik’ geleneğine yakıştıramamıştı:

“Evinde sen bomba tutarsan, silah saklarsan, o kadar salaksan... Adamlar da zaten bu işin üzerine gideceği belliydi pat diye yakalarlar... Ee yapacaksan adam gibi yapacaksın, saklı gizli yapacaksın bu işleri... Yani bu kadar salak insanlar derin devlet diye geçiniyorlar işte bunlar bizim yüzde üçümüz etmez.”

‘Özel büro’nun tüm bu ‘gizlilik’ oyunlarının yanında en dikkat çeken ilgi alanı ‘zihin kontrolü’ydü. Bu konuyla özel olarak ilgileniyordu. İddialarına göre dünya üzerinde ‘beyinleri kontrol altına alan’ bir proje vardı. Bazı ülkeler çoktan kontrol altına alınmıştı bile. Bu işi gizli istihbarat örgütleri yapıyordu. Ersoy’a göre Türkiye’de de insanları ele geçiren gizli bir oluşum vardı. Bir süre sonra Ersoy’a ‘zihninin kontrol altına alındığını’ öne süren kişiler başvurmaya başladı. Kimi emekli bir askeri hâkim, kimi mühendisti. Hepsi beyinlerinin ele geçirildiğini, başka kişilerce yönetildiklerini söylüyordu. Ersoy’sa, bu teknolojiyi ‘derin devlet çetesi’nin kullandığını, kendilerinin derin devletin de peşinde olduğunu anlatıyordu. Mağdurlar, beyinlerini nasıl özgürleştirebileceklerini sorarken, frekans bozucu cihazlarla ilgili de bilgi almak istiyordu. Ersoy karşısındakini ciddiyetle dinledikten sonra Düzce’ye çağırıp, anlattıklarını videoya kaydediyordu. Tüm bu verileri kullanarak, ‘beyinlere hükmeden gizli örgütü çökertmeyi’ planlıyordu.

‘Zihin kontrolü pahalı iş’

Ersoy’un zihin kontrolüyle ilgili düşünceleri netti ancak kendisine başvuranlarla ilgili şüpheleri vardı: “...İnsanın zihnini kontrol etmek Anayasal bir suçtur. Yabancı servisler tarafından kullanılıyor olması nedeniyle ulusal güvenliği de ilgilendirmektedir. Bizim üzerimize düşen mağdurlarla bire bir görüşmek, eldeki verileri kayıt altına alarak savcılık makamına sunmaktır... Türkiye’de bu şebekeyi ortaya çıkardığımız zaman Allah’ın izniyle bunları savcının karşısına çıkaracağız... Resmi bir bağı olmayan ama Milli İstihbarat’a da bilgi aktaran bir grubun bu işin başında olduğunu biliyoruz. Biz şu ana kadar bine yakın kişiyle görüştük. Ama yüzde 99.9’unun maalesef zihin kontrolüyle alakalı olmayan, tamamen psikolojik rahatsızlıkları olan kişiler olduğunu tespit ettik. Zihin kontrolü pahalı, yani sıradan vatandaşa uygulanan bir uygulama değil. Genelkurmay’a yazı yazdık, birim açın diye. Bir üsteğmen atadılar. Ama üst makamlardan emir geldi, o makamı lağvettiler. Şimdi Türkiye’de MİT uyguluyor bunu. Hatta İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu’na bile uygulandı. Ama milli istihbarat bunu kendisi kullanmıyor, kendisine yakın milliyetçi unsurlara cihazı veriyor.”

‘İstihbarata meraklıyım da...’

‘Özel büro’nun faaliyetleri ‘gizlice’ sürerken, Ersoy, Ergenekon operasyonunda gözal-tına alındı. Polisin elindeki sorular ‘özel büro’, ‘zihin kontrolü’, ‘istihbarat liderliği’yle ilgiliydi. Sorgu sırasında Ersoy, 2001 yılında psikolojik bir rahatsızlık geçirdiğini, psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. Onun zihni de kontrol altına alınmıştı. Polisin soracakları arasında istihbarat çalışmaları, Genelkurmay bağlantıları da vardı. Ersoy, esrarengiz havasından çıkmıştı:

“Hep hayalimde devletin istihbarat gruplarında çalışma istediği olduğu için kendimi arkadaşlara biraz abartılı şekilde tanıtmış olabilirim. İslami örgütleri, PKK’yı takip ettiğimiz yalan. Çünkü kendimi devlete yakın görevli olarak tanıtmıştım. İstihbarata çok istekli olduğum için böyle konuştum.”

Savcı Öz’e göre istihbaratçı

Ersoy ifadesinde ‘hayalperest’ bir tablo çizmeye çalışsa da Adli Tıp raporu normal olduğunu gösteriyordu. Savcı Zekeriye Öz’se iddianamede sanığı ‘Ergenekon terör örgütü üyesi’ olmakla suçlayıp, şu yorumu yaptı: “Sanığın www.ozel-buro.com internet sitesi aracılığıyla örgüte eleman kazandırdığı, dış görüntüsünü ve kılığını değiştirerek istihbarat hedefi oluşumlar içerisine sızdığı, örgüte kazandırdığı elemanlar aracılığıyla kişilere ilişkin bilgileri hukuka aykırı olarak kaydettiği anlaşılmıştır. Örgütün güvenini kazandığı ve bu nedenle kendisine istihbarat toplama görevi verildiği anlaşılmıştır.”

(Radikal)