PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah'ı merak eden çocuğun soruları


ALONE53
08-23-2008, 16:08
Allah'ı merak eden çocuğun soruları

Her çocuk sorar: Allah’ı niçin göremiyorum? Allah ne kadar büyük, nerede? Allah’ı kim yarattı, nasıl bir varlık? Allah neden bir? Telaş yok. Hepsinin cevabı var:
"Aklı olmayanın dini de yoktur" diyen Rabbin kullara en büyük nimeti hiç kuşku yok ki akıldır. Aklı diri tutmanın tek yolu ise merak duygusu. Merak duygusunun sordurduğu sorular aynı zamanda aklı diri tuttuğu gibi imana da idman yaptırır. Ama olayın öneminin farkında olmayıp, "fazla merak cildi bozar" diye kestirip atan bir kültüre sahip olanlar sorulardan korkarlar. Hele de bu sorular Yaratıcı'nın mahiyetini ve varlığını sorgular düzeyde ise ve bir çocuktan geliyorsa iş daha vahimdir. Hemen hemen her çocuk kafasında şu soruları şekillendirir ve bunlara cevap arar:

Allah’ı niçin göremiyorum?
Allah ne kadar büyük?
Allah nerede?
Allah’ı kim yarattı?
Allah nasıl bir varlık?
Allah neden bir?
Allah, aynı anda bu kadar işi nasıl yapıyor?
Allah, meyve yaratmak için, neden ağaç yaratıyor?
Allah yaratıyor, peki tabiat ne yapıyor?

Bu sorular velilerin bir kısmını korkutur. Hele cevap vermekte zorlanan velilerin pek çoğu çocuğun böyle sorular sormasını yasaklama yoluna bile gidebilir. Oysa herşeyi Yaratan, bu sorulara da mutlaka cevap yaratmıştır diye rahat olup, çocukların idrak edeceği şekilde sorulara yanıt vermenin yolunu aramak daha mantıklı bir yol.

Nitekim yukarıdaki soruları ve soruların yanıtlarını içeren bir kitap hazırlayan eğitimci yazar Özkan Öğe, "Sorulardan asla korkmayın! Yapışın soruların kuyruğuna ve çekebildiğiniz kadar çekin. Arkasından kocaman bir cevap gelecektir. Yeter ki, doğru cevapları bulma yolunda, engelleri aşacak kadar gayret gösterin, araştırın ve okuyun. Eğer aklınıza bir soru geliyorsa, mutlaka bir cevabı vardır" diyor. Uğurböceği Yayınları'nın neşrettiği Allah'ı Merak Ediyorum adlı kitapta, hemen her çocuğun ve hatta büyüğün Allah Hakkında cevap aradığı sorulara nasıl mantık yoluyla cevap verilebileceği belirtiliyor.

Yazarın oğlunun aniden 'Allah'ı niçer göremiyorum baba?' diye sorması üzerine şaşırmasını dile getirerek, bu kitabı ona vereceği cevapları düşünürken kurguladığını belirten hoş bir yaşam öylküsü ile başlayan kitap 9 yaş üstü çocuklara hitap ediyor.

İşte size kitaptan tadımlık iki örnek metin:

Allah, Aynı Anda Bu Kadar İşi Nasıl Yapıyor?

Allah hakkındaki soruların pek çoğu, Allah’ı kendi sınırlarımız içinde düşündüğümüz için aklımıza geliyor.
“Ben yapamıyorum o zaman Allah nasıl yapıyor?” diyerek soruyoruz:
“Ben bir anda iki işi yapamıyorum, Allah nasıl sayısız işleri aynı anda yapıyor?”
Doğru! Sen aynı anda iki farklı yöne bakamıyorsun.
Aynı anda iki ayrı kelimeyi söyleyemiyor, sana söylenen iki kelimeyi aynı anda işitemiyorsun. İşitsen de, anlamıyorsun.
Bedeninin ve aklının sınırları var. İşte o sınırlardan bir tanesi de bu:
Aynı anda birden farklı şeyi yapamıyor, hatta düşünemiyorsun!
Ama bahar geldiğinde, milyarlarca çiçek bir gecede açıyor.
Çiçekler açarken, sayısız yumurtanın içinden sayısız kuş çıkıyor.
Kuşlar yumurtalarının içinde ağır ağır büyürken, toprağın altına atılan milyarlarca tohum çatlayıveriyor.
Tohumlar, minicik minicik filizlenirken, gökyüzündeki bulutların karnında yağmur damlacıkları yaratılıyor.
Yağmurlar tatlı tıpırtılarıyla yeryüzüne düşerken, binlerce anne dünyaya binlerce bebek getiriyor.
Binlerce bebeğin ilk çığlığı annelerinin kulaklarında yankılandığı anda, güneşte sayısız patlama meydana geliyor.
Ay’ın yüzeyine binlerce meteor düşüyor ve çocuklar neşe içinde, gökyüzünün mavi teninde açan rengarenk bir gökkuşağını birbirlerine gösteriyorlar.
Gökkuşağı, pırıl pırıl gülümserken, denizlerin metrelerce altında, milyarlarca küçük balık, ilk kez yüzgeçlerini hareket ettiriyor.
Balıklar, renkli mercan kayalıklarından hızla uzaklaşırken; aynı anda bir baba, oğlunun ilk kez adım atışını sevinçle seyrediyor.
Bir aslan kükrüyor, bir ceylanın kalbi pıtır pıtır atıyor, bir istiridyenin içinde, bir inci beliriyor.
Bir kanarya ilk kez ötüyor, bir fil ormanın derinliklerinde son nefesini veriyor.
Yaşlı ve şakacı bir karga, aşırdığı cevizin kabuğunu kırmak için çabalıyor.
Bir yerde sabah olurken, öte yerde gün batıyor.
Bir çocuk rüya görüyor, bir başkası “Günaydın anneciğim!” diyor.
Bedeninde milyarlarca hücre ölürken, milyarlarcası yaratılıyor.
Damarlarında kan akıyor, kalbin atıyor, beyin hücrelerin birbirlerine mesaj gönderiyor..
Bir yıldız kayıyor...
Gökyüzünde, melekler gülümsüyor!...
Ve daha bunlar gibi milyarlarca milyarlarca milyarlarca ve milyarlarca iş, Allah’ın yapması ve yaratmasıyla, birbirine karışmadan, çarpışıp bozuşmadan olup bitiyor.
Hem de, aynı anda...
Ve sen soruyorsun:
“Allah bütün bu işleri aynı anda nasıl yapıyor ve yaratıyor?”
Çevrene dikkatlice bakarsan, Allah’ın yarattığı bazı şeylere, bir anda sayısız işler yaptırıldığını göreceksin.
O zaman da Rabbimizin sonsuz kuvvet ve kudretiyle, bir anda sonsuz şeyleri yaratması ve yapması, senin için anlaşılamayacak bir durum olmaktan çıkacak.
Mesela, Allah’ın güneşini düşün.
Güneş doğduğunda, herkesi ve her şeyi aynı anda aydınlatır.
Onbinlerce insanın karşısında konuşan bir adamın her söylediği kelime, aynı anda herkesin kulağına gider.
Yer çekimi, dünyanın üzerindeki her şeyi aynı anda çeker.
Bütün bu işler, Allah’ın yarattığı kanunlar ile olur. Öyleyse, Allah’ın bir anda sonsuz şeyi yapması ve yaratması güneşin herkesi bir anda aydınlatması gibi; bir kelimenin binlerce insan tarafından aynı anda işitilmesi gibi; yerçekiminin aynı anda her şeyi çekmesi gibi kolaydır.

Allah “OL!” der ve olur

“Biz bir şeyi istediğimizde, sözümüz “OL”
demekten ibarettir; o da oluverir.”
— Nahl Suresi, 40

Allah bir çiçeği ne kadar kolay yaratıyorsa bir baharı da o kadar kolay yaratır.
Allah bir atomu ne kadar kolay döndürüyorsa, gezegenleri de o kadar kolay döndürür.
Allah bir insanı ne kadar kolay yaşatıyorsa, bütün insanları da o kadar kolay yaşatır.
Küçük işler kolay, büyük işler zordur. Ama bu bize göredir.
Allah için, küçük de büyük de birdir.
Allah için az ile çok aynıdır.
Allah için bir ile bin hiç farketmez.
Allah için ağır ile hafif arasında fark yoktur.
Çünkü Allah OL! der, her ne dilerse olur!
Şimdi sana bu sözlerimi daha iyi anlaman için bir örnek vereceğim.
Sen yazı yazmasını biliyorsun. Yani harfleri yan yana getirerek, kelimeler, cümleler yazabiliyorsun.
Şimdi bana söyle, eline kalemi alıp BİR yazmak mı daha kolaydır yoksa BİN yazmak mı?
“Ne farkeder?” mi dedin?
Canım biri BİR; öteki ise BİN! Farketmez mi hiç?
Elbette farketmez! Yazı yazmasını bilen biri için BİR yazmak ile BİN yazmak arasında tek bir harfden başka hiçbir fark yoktur.
BİR yazmak, BİN yazmaktan daha kolay olmadığı gibi; BİN yazmak, BİR yazmaktan daha zor da değildir.
Peki, KÜÇÜK yazmak ile BÜYÜK yazmak arasında fark var mıdır?
KÜÇÜK, küçük olduğu için kolay da; BÜYÜK, büyük olduğu için zor mudur?
Elbette yazı yazmasını bilen için, KÜÇÜK yazmak ile BÜYÜK yazmak arasında fark yoktur. İkisi de kolaydır.
Şimdi bu basit örneğin penceresinden bak, çok büyük bir gerçeği göreceksin:
Yoktan yaratan Allah için küçüğü yaratmak ile büyüğü yaratmak arasında fark yoktur.
Yoktan yaratan Allah için, bir tek şeyi yaratmak ile binlerce şeyi yaratmak arasında fark yoktur.
Ha bir atom, ha bir gezegen yaratmak; ha bir çiçek ha binlerce çiçek yaratmak, Allah için aynıdır.
Allah “OL!” dedikten sonra, her ne dilerse o olur. Allah dilerse bir tane yaratır, dilerse bin tane.
Allah dilerse küçük yaratır dilerse büyük.
Bir çiçek yaratır.
Bir ağaç yaratır.
Bir bahar yaratır.
Bir cennet yaratır.
Allah için hepsi birdir.
Bir atom yaratır.
Bir sinek yaratır.
Bir dağ yaratır.
Bir dünya yaratır.
Milyarlarca sinek yarattığı gibi; milyarlarca yıldız da yaratır.
Allah için hepsi birdir.
Allah “OL!” dedikten sonra, her ne dilerse o olur.

“OL!” deyince nasıl olur?

(Haber 7)