PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ahlâkın Mahiyeti, Nevileri ve Ahlâk İlminin Kısımları


tomqoliq
08-06-2008, 13:27
Ahlâk sözü, hulk kelimesinin çoğuludur. Hulk, insanın ruhundaki "huy" dediğimiz bir meleke, özel bir hal demektir. Böyle bir meleke, ya hayırlı bir semere verir veya hayırsız ve zararlı bir semere verir. Bu bakımdan ahlâk özellikleri güzel ve çirkin diye ikiye ayrılır. Şöyle ki: Güzel huylara ve bunların güzel meyve ve neticelerine: "Ahlâk-ı Hasene, Ahlâk-ı Hamide, Mehasin-i Ahlâk, Mekârim-i Ahlâk (Güzel Huylar)" adı verilir. Aksine çirkin huylara ve bunların meyvelerine de: "Ahlâk-ı Kabiha, Ahlâk-ı Zemîme, Mesavi-i Ahlâk, Rezail-i Ahlâk (Çirkin huylar)" denir. Örnek: Edeb, tevazu, kerem, birer güzel huy eseridir. Sefahet, kibir, cimrilik de birer çirkin huy eseridir.

İşte bütün bu huylardan ve neticelerinden bahseden ilme "Ahlâk İlmi" denilmektedir.

Ahlâk ilmi, nazarî ve amelî ahlâk diye iki kısma ayrılır.

Nazarî ahlâk: Ahlâk esaslarına ve kanunlarına ait görüşleri ve fikirleri gösterir.

Amelî Ahlâk: Ahlâkla ilgili görevlerin nelerden ibaret olduğunu bildirir.

İnsanlar, hayatlarındaki uygulama bakımından Nazarî ahlâktan çok, Amelî ahlâka muhtaçtırlar. Biz de bu eserimizde bu amelî ahlâk kısmını biraz anlatacağız. Yalnız şunu da belirtelim ki, filozofların birtakımı, ahlâk esaslarını lezzete, zevke, maddî menfaate, kalbin duygularına veya görev ve kemal duygusuna dayandırmak istemişlerdir. Oysa ki, bunlardan hiç bir, ahlâk için yeterli bir dayanak olamaz. Bunlara dayanan ahlâk müesseseleri, insanların bu konudaki ihtiyaçlarını karşılayamaz. Ancak hak bir dine bağlanan ve dayanan, bu yönden İlâhî bir mana taşıyan ahlâk müessesesi, insanın manevî ihtiyaçlarını karşılar ve yükselmesine yeterli olur.

İşte, Allah'a hamd olsun, bizler İslâm dini sayesinde böyle yüksek bir ahlâk müessesesine sahip bulunmaktayız.


Ahlâkın Önemi ve Arındırmaya Elverişli OIması

İslâm dini, ahlâka pek büyük bir kıymet ve önem vermiştir. Aslında İslâm, bir ahlâk ve fazilet, bir hikmet dinidir. Öyle ki, Peygamber Efendimiz buyurmuştur:

"Ben, ancak mekâkim-i ahlâkı (ahlâkın iyi ve güzel olanlarını) tamamlamak için gönderildim."

İslâmda, insanların manevî kıymetleri, sahib oldukları ahlâka göredir. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:

"Sizin imanca en güzeliniz, ahlâkça en güzel olanınızdır. "

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:

"Allah Tealâ'ya, kullarının en sevgilisi, ahlâkça en güzel olanıdır. "

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua buyururdu:

"Allah'ım! Ben, senden sağlık, afiyet ve güzel ahlâk dilerim."

İnsanların ahlâkı değişebilir. Çirkin huyları güzel huylara çevirmek işine "Tehzib-i ahlâk" denir. Bu değiştirme her halde mümkündür. Mümkün olmasaydı, Peygamber efendimiz:

"Ahlâkınızı güzelleştirin." diye emretmezdi.

Nefisleri ile mücadele eden çok kimselerin başarıya ulaşarak çok güzel huylar kazandıkları daima görülmektedir. Nefis terbiyesi (riyazet-alıştırma), hayvanlara, otlara, çiçeklere ve hatta taşlara tesir edip dururken, insanlara tesir etmez mi? "Huy canın altındadır. Can çıkmadıkça huy çıkmaz," sözü, her yönü ile doğru değildir. Bazı huyları değiştirmek güçtür; fakat imkânsız değildir. Tedavi sayesinde bazı hastalıklar tesirsiz hale geldiği gibi, terbiye ve mücahede sayesinde de bazı huylar, hiç olmazsa, tesirini gösteremez bir hale gelir, güzel huyların karşısında siner kalır.
muslu

Görevlerin Mahiyetleri (Esasları) ve Nevileri

Görev, yapılması dinen zorunlu olan veya tavsiye edilen herhangi bir hayır, bir kemal ve güzel bir şey demektir. Bu tarife göre, görevler iki nevidir. Biri, dince zorunlu olan görevlerdir ki, bunları yapmamak herhalde azabı ve sorumluluğu gerektirir. Namaz, oruç, zekât gibi...

Diğer nevi, dinen her halde zorunlu olmamakla beraber istenen ve tavsiye edilen ahlâkî birtakım görevlerdir ki, bunlara riayet edilmesi bir kemaldir ve iyi haldir: İnsanın sevaba kavuşmasına ve övülmesine sebeb olur. Yapılmaması ise, bir noksan olmakla beraber her halde bir sorguyu ve azabı gerektirmez. Nafile kılınan namazlar, fakirlere verilen sadakalar, insanlara karşı yapılan güzel ve kibar davranışlar gibi...

İnsanlara ait bütün görevler, İslâm dininin çerçevesi içinde bulunmaktadır. Bunlardan dinen mecburi olan görevleri ve yapılması zorunlu işleri, kitabımızın ibadetler kısmında yazmış bulunuyoruz. Bu ahlâk kısmında ise, en ziyade ahlâkî, ihtiyarî görevlerden bahsedeceğiz.

Görevler, diğer bir bakımdan başka bir bölüme tâbi bulunmaktadır. Şöyle ki: Görevleri, ya sırf Allah için veya insanın kendi şahsına ve ailesine karşı veyahut da cemiyete karşı yapılır. Bu bakımdan görevler, İlâhî, şahsî, ailevî ve içtimaî (toplumsal) nevilerine ayrılır.