PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mahkeme ne dedi?


kelebek35
07-31-2008, 10:35
AK Parti’yi kapatma davasında, iddianamenin zayıf olduğunu Rıza Türmen de söylemişti. Sayın Türmen AİHM’de uzun süre yargıçlık yaptı. AİHM’nin türban yasağını onaylamasında büyük rol oynadı. Laikliğe bağlılık konusunda en az Başsavcı kadar titizdir ama hukukçu titizliğine de sahip olduğu için, “iddianamenin zayıf” olduğunu da söylemişti.

İddianame gerçekten zayıftı.

Ama Yüce Mahkeme’nin 11 üyesinden 10’u AKP’nin “laiklik karşıtı fiillerin odağı olduğu” iddiasını ispatlanmış saydı. Refah Partisi’nin kapatılmasında bile iki üye karara muhalif kalmıştı. Tek üyenin karara muhalif kaldığı AKP kararı bu yönüyle daha ağırdır!

Ancak yaptırım yönünden çok daha hafiftir; parti kapatılmamış, sadece Hazine yardımı kısmen kesilmiştir. Kapatma oyları 7’yi bulmadığı için, “daha hafif yaptırım” olarak Hazine yardımının kesilmesi kararı oluşmuştur.

Kararın iki yönü

Bu tür davalarda, daha ağır iddianameler karşısında bile ‘liberal’ oy kullanmış olan Sacit Adalı’nın bu defa “yaptırım” yönünde oy kullanmış olması ilginçtir.

Eski liberal tavrını sürdüren, sadece Başkan Haşim Kılıç olmuştur.

Sacit Adalı’nın “yaptırım” yönünde oy kullanmasının, “kapatma” seçeneğine karşı “Hazine yardımını kesmek” seçeneğini güçlendirmek gibi bir tercihten kaynaklandığını sanıyorum.

Netice itibarıyla, AKP’lileri kapatılmadıkları için sevindiren, kapatmanın yol açacağı siyasi ve ekonomik krize meydan vermeyerek ülkeyi rahatlatan... Ama aynı zamanda laik kesimin ve kurumların kaygılarını hukuken tescil ederek onlara bir tür güvence veren ‘dengeli’ bir karar çıkmıştır.

Kararı açıklarken Başkan Haşim Kılıç’ın yaptığı konuşmada “sorunların yargıya gelmeden demokrasi içinde çözülmesi” ve iktidara yönelik olarak da “bu karar ciddi bir ihtardır” vurgusunu yapması da bunu yansıtıyor olmalı.

Gerçekten, iktidar partisi artık seçim gecesi Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşmadaki siyasi çizgiye dönmelidir: Önceliği istikrara, ekonomiye ve demokrasiye veren, gerginlikten sakınan, birleştirici bir çizgi...

Hatta bunu güçlendirmek için siyasi ve bürokratik yönetimde bunu yansıtan revizyonlar yapmalıdır.

Demokrasi ve laiklik

On üyenin oylarına dayalı karar gösteriyor ki, Mahkeme, “laiklik” konusunda eskiden beri izlediği “Batı tipi değil, bize göre laiklik” anlayışını aynen sürmüş, Batı tarzı laikliği benimseme yönünde liberal bir açılım yapmayı benimsememiştir.

Ancak, Mahkeme’nin liberal Batı standartları yönünde açılım yaptığı bir alan vardır: Parti kapatmama eğiliminin bu kararla güçlenmiş olması...

Eskiden parti kapatmaya çok istekli olan, hatta bunu yapmak için geçmişe yürüyen kararlar vermekten bile çekinmeyen Mahkeme, şimdi, “laiklik karşıtı fiillerin işlendiği bir odak” haline geldiğini kabul ettiği bir partiyi bile kapatmamış, Hazine yardımını kesmekle yetinmiştir.

Bu kararıyla Yüce Mahkeme’nin hukuki açıdan söylediği şudur:

“Laikliği şimdikinden daha fazla demokratikleştirmeyi kabul etmiyorum, ama parti kapatma rejimini demokratikleştirmeyi kabul ediyorum!”

Elbette siyasi liberalleşme süreci zamanla laiklik anlayışını da kapsayacaktır. Unutmayalım, demokrasinin gelişmesi için de doğru metot, devrim değil evrimdir; çatışma değil, diyalog ve uzlaşmadır.


Taha AKYOL
milliyet