PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hükümetin 'Ergenekon' ve 'Kapatma davası' yorumu...


NOYAN
07-15-2008, 13:05
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 'Ergenekon' soruşturması ve AK Parti hakkındaki kapatma davalarıyla Türkiye'nin 'bir kıskaca sokulduğunu' belirterek, 'Türkiye iki dava arasında saat sarkacı gibi gidip geliyor' dedi.

http://www.ekolay.net/haber/images/14072008215139_3_553570cic.jpg

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Çiçek, “Bugün açıklanan Ergenekon soruşturmasının iddianamesi ile ilgili olarak özellikle muhalefet partileri, Hükümet'in iddianameye müdahil olduğu yönünde iddialar ortaya attılar ve iddianameyi tatmin edici bulmadıklarını açıkladılar. İddianamenin geneli konusunda bir değerlendirme yapabilir misiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Aslında iddianame açıklanmış olmadı. İçeriğiyle ilgili bir şey söylenmedi. Söylenmesi de esasen mümkün değil. Hukuku azıcık bilen insanlar zaten böyle bir beklentinin içerisine de girmez. Hukuku bilmek yetmiyor. Hukuka saygısı da olması gerekiyor insanların. Maalesef hukuka saygısızlık yapılmaya devam ediliyor.

Bütün demokratik ülkelerde hazırlık soruşturmaları gizlidir. Soruşturmayı yapanların dışında, yargı makamları da dahil herkese gizlidir, ama maalesef doğru, yanlış, uzun zamandan beri gazetelerde bu soruşturmayla ilgili bilgiler yayınlanıyor. Halbuki bugün yapılan açıklamada sadece birkaç tane, iddianamenin esasıyla ilgili olmayan husus söylenmiştir. Dolayısıyla şimdi muhalefet nesine itiraz ediyor, ne yapıyor? Şahsen ben bunu bilme imkanına sahip değilim.

İlgili Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15 günlük inceleme süresi var. Aleni hala gelmeden, içeriğinde ne var, ne yok bilinmeden içeriğine yönelik itirazların yapılması doğru olmaz. O nedenle, bugünkü açıklamalar, kim açıkladıysa onları bilmiyorum, kimseyi kastederek de söylemiyorum, hukuki itirazlardan çok kendince siyasi değerlendirmeler. Zaten Türkiye'nin yaptığı en büyük yanlışlardan bir tanesi hukuk ile siyaseti zaman zaman birbirine karıştırmaktır. O nedenle zaman zaman bu tür sıkıntılar oluyor. Bunun için 15 günü beklemek lazım. Ben bir değerlendirme yapacaksam, 174. maddedeki süre dolduktan, kamuoyuna açıklama yapıldıktan veya kamuoyu bu işi bilir hale geldikten sonra bir değerlendirme yapabilirim.

İkincisi, yargılama devam ederken bu işler ne ölçüde bunlar konuşulabilecektir? Bir de Anayasanın 138. maddesi var. Buna da çok riayet edildiğini pek söyleyemem. Bu nedenle bugünkü açıklamaları bu çerçevede değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.”

'Hakikaten bir belirsizlik var bu davalar sebebiyle'
Cemil Çiçek, “Anayasa Mahkemesi raportörünün kapatma davası ile ilgili raporunu tamamlamasının, sürecin hızlanacağı anlamına gelip gelemeyeceği ve davanın ay sonuna kadar tamamlanıp tamamlanmayacağına” ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:

“Bunlar benim bileceğim hususlar değil. Bizim işimiz bu yönüyle tamamlanmıştır. Biz kendi yönümüzden söylememiz gereken şeyleri söyledik yargılama usulü açısından. Sayın Yargıtay Başsavcısı da kendisine verilen süre ve imkanlar içerisinde görevini tamamladı. Bundan sonrası Mahkeme'nin işidir. ilk defa partiyle ilgili dava açılıyor değil. Tabiatıyla iddia ve savunma yapıldıktan sonra dosyalar raportöre verilir. Raportör kaç günde hazırlar o bizim bileceğimiz bir şey değil.

Mahkeme bir karar verecek. Ne zaman verir onu biz bilemeyiz. Doğrusu işin bu kısmına karışmayı da doğru bulmuyoruz. Baştan beri hep söylüyoruz; Türkiye iki dava arasında saat sarkacı gibi gidip geliyor. Terazinin bir kefesinde Ergenekon denilen ki bu yargının verdiği bir isim değil, dışarıdan verilen bir şey, Sayın Başsavcı böyle açıkladı. Öbür tarafta kapatma davası. Varsa yoksa bu iki dava ile Türkiye bir kıskaca sokuldu. Dışarıdan gelen herkesin sorduğu iki dava da bu. Yani Türkiye dışarıda olup bitenleri bunlar sebebiyle takip edemiyor. Türkiye bundan dolayı dışarıda bir imaj kaybına uğruyor.

Türkiye, hakikaten önü açık bir ülkeyken, yatırım yapılacak bir ülkeyken şimdi siyasi belirsizliğin olduğu bir ülke olarak dışarıdan tanımlanmaya başlandı. Bunun bedelini millet olarak biz ödüyoruz. Ve bu dönemin devlete, millete faturasının ne olduğunu şu gün hesaplamak bile mümkün değil. Onun için bu belirsizlik ortadan kalksın diye davanın bir an evvel bitmesini arzu ettik. Bu bizim arzumuzdur, temennimizdir, ama ne zaman karar verilir, ne zaman biter? O bizim bileceğimiz bir husus değildir. Biz bitmesini arzu ettiğimiz için de bize verilen süreleri de en iyi şekilde kullanmaya çalıştık. 1 aylık süreleri bile beklemedik. Sırf Türkiye bu işlerden zarar görmesin, Türkiye bir an evvel belirsizlikten kurtulsun diye. Hakikaten bir belirsizlik var bu davalar sebebiyle. Biz kendi yönümüzden bu iş bir an evvel bitsin diye arzu ederiz, ama karar verecek olan başkaları.”

'Bu davanın içeriği ile ilgilenmemiz doğru olmaz'
Çiçek, “Ergenekon” Operasyonu kapsamında gözaltına alınan ATO Başkanı Sinan Aygün'ün serbest bırakılması ile ilgili soruya da şu yanıtı verdi:

“Ben sizden duyuyorum. Bakanlar Kurulu toplantısından çıktım geldim. Bu davanın içeriği ile ilgilenmemiz doğru olmaz. Tabiatıyla kim karar vermişse tutuklamaya, tahliye edecek olanlar da yine o makamlardır. Yani Hükümet'le Bakanlar Kurulu toplantısıyla, benimle, bizimle alakası olan bir konu değil. O nedenle buna yanıt veremem. Demek ki Türkiye'de hukuk işliyor. Tutuklanma sebebi varsa tutuklanıyor, tahliye edilmesi gerektiği zaman da tahliye ediliyor, meseleye böyle bakmak lazım. Anlaşılıyor ki biz adına Ergenekon denen davayla daha uzun süre yatıp kalkacağız. İki sorudan birisi bu olacak. Halbuki ben bu sorulara yanıt vermek istemiyorum. Doğru da bulmuyorum. bırakalım yargı kendi işini yapsın, başkaları da kendi işini yapsınlar. Maalesef bu kurala pek riayet edilmiyor Türkiye'de.

e-kolay