PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Erdoğan,Başbuğ gözaltılarını konuştu


kelebek35
07-01-2008, 17:09
NTV Siyaset Danışmanı Ruşen Çakır, Ergenekon operasyonu kapsamında son gözaltıları NTV canlı yayınında değerlendirdi. Oğuz Haksever'in sorularını cevaplayan Çakır'a göre, Ankara'da çok kritik bir dönem yaşanıyor.

Orgeneral rütbesinden emekli olan iki askerin gözaltına alınmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Çakır, Yüksek Askeri Şura toplantısında Genelkurmay Başkanı olması beklenen Org. İlker Başbuğ ile Başbakan'ın görüşmesinde bu konunun konuşulmuş olması gerektiğini söylüyor. Görüşmeye ilişkin Başbakanlık'tan yapılan açıklamada "Gündemdeki konuların görüşüldüğü" bildirilmişti.

Çakır'ın değerlendirmeleri şöyle:

Star, Yeni Şafak ve Taraf gibi Ergenekon yayınlarıyla öne çıkmış gazetelere göre, Ergenekon davasının iddianamesinin bu hafta verilmesi bekleniyordu. Ama bugünkü operasyondan sonra iddianamenin yine bir müddet bekleyeceğini kesinlikle öngörebiliriz. Çünkü burada elde edilen bilgiler, bu kişilerin sorgulanması falan birkaç ay daha herhalde sürecek. Bugünkü operasyonda emekli orgenerallerin gözaltına alınmasını baştan beri kuruyorlardı bana göre ve bunun siyasi zeminini oluşturamadılar anlaşılan. Ve nihayet bu da gerçekleşti, artık davanın son noktasına gelindiği varsayılabilir.

BALBAY'IN GÖZALTINA ALINMASI ZORLAMA

Ama bir taraftan da şunu söyleyebiliriz; o kadar ara geçtikten sonra bugün bir operasyon yapıldığına göre yeni operasyonlarda yeni tutuklamalar da olabilir. Çünkü bir dipsiz kuyuya benzemeye başladı. Ben açıkçası bugün gözaltına alınanların içerisinde Mustafa Balbay'ın gözaltına alınmasını çok yadırgadım, bir çok kişi de yadırgadı. Mustafa Balbay, Can Dündar'a her şeyi açıkça yaptığını, gizli saklı bir şeyi olmadığını söylemiş. Mustafa Balbay'ın gazeteci olarak soruşturmada adı geçen kişilerle görüşüyor olması çok doğaldır. Ama onun Ergenekon gibi bir kapsamın içerisinde girmesi bana birazcık zorlama gibi geldi.

ERUYGUR VE TOLON BEKLENİYORDU

Ama onun dışındaki diğer isimlerin zaten adları başından beri bir şekilde soruşturma kapsamında geçiyordu. Ergenekon'la birlikte anılıyordu ve hatta açık söylemek gerekirse "alınmayacaklar mı, ne zaman alınacak" gibi bir beklenti vardı. Özellikle Eruygur ve Hurşit Tolon konusunda.

BAŞKA EMEKLİ ASKERLER DE BEKLENİYOR

Başka emekli askerlerin de adı hep zikredildi ve bunların akıbeti de merakla bekleniyor bugün. Ankara'da gözaltına alınıp adı açıklanmayan üç kişinin de emekli üst düzey askerler olup olmadığı konusunda da bir takım spekülasyonlar var.

BAŞBAKAN, BAŞBUĞ'LA KONUŞMUŞ OLMALI

Başbakan belli ki çok yakından ilgileniyor ve bilgisi dahilinde gelişiyor olaylar. Ve ben şahsen Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'la yaptığı görüşmede bu operasyonun konuşulma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Çünkü ordu üst kademesinin bir şekilde bilgisi ve hatta onayı olmadan böyle iddialı bir operasyonu gerçekleştirmek çok zor olurdu, siyasi açıdan. Hem Askeri Şura arifesi, hem kapatma davası, çok karışık, ince bir çizgi üzerinden gidiyor tüm Türkiye.

ERGENEKON'UN SİYASİ SINIRI

Bu operasyon bu kritik durumu daha da derinleştirdi. Başbakan'ın dediği gibi bir an önce iddianamenin hazırlanıp tamamlanması görünüyor. Ama yine de tatilde olanlar olabilir, şöyle olabilir, böyle olabilir İstanbul ve Ankara dışında da operasyonlar olabilir. Çok karışık ve Cemil Çiçek'in sözlerine girecek olursak tabii hukuk ve siyaset iç içe. Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "Yargıya müdahil olmamak lazım" sözüne ise kahkalarla gülmek lazım. Yani bugün Türkiye'de herkes yargıyı siyasallaştırdı. Siyallaştırmaya da devam ediyor. Kapatma davasına yönelik AKP'nin tavrı ortada, her türlü müdahaleyi yapıyorlar ve yapılmasını teşvik ediyorlar. Öteki taraftan da Ergenekon soruşturmasına, AKP'nin kapatılmasını destekleyen çevreler siyasi damgasını yapıştırıyor. Her iki taraf da birbirini yargıyı siyasallaştırmakla suçluyor. Yargı maalesef siyasallaşmış durumda ama bu Ergenekon soruşturmasının siyasi sınırı nerede başlar nerede biter sorusu çok zor bir soru.

AKP'YE KARŞI ÇIKANLAR

Çünkü bir tarafta terör örgütü suçlaması var. Ama öteki tarafta da bu ismi geçen kişilerin hepsinin hükümete açıkça muhalif, ulusalcılık diye tabir edilen bir akımın önde gelen isimleri olduğunu biliyoruz. Olayın siyasi boyutu zaten var yani. Bu toplanan kişilerin hemen hemen hepsi AKP'ye daha kurulduğu andan itibaren çok sert bir şekilde karşı çıkan isimler. Dolayısıyla terör örgütü soruşturması yapıldığı söyleniyor, ama bir yandan da AKP'ye en radikal şekilde karşı çıkan insanların lider kadrosunun bir şekilde tasfiye edildiğini de görüyoruz.

KARTLAR, İTTİFAKLAR SÜREKLİ DEĞİŞİYOR

Çok karışık bir dönemden geçiyoruz. Asker aleyhine yapılan bir takım yayınlar var, belgeler yayınlanıyor... Kapatma davasının son dönemecine geldik. Avrupa Birliği, ABD ayrı bastırıyor... İran'la ilgili bir takım gelişmeler... Ve böyle bir ortamda herkesin kartları sürekli değişiyor, kimisinin gücü artıyor, kimisinin azalıyor. İttifaklar değişiyor. Ankara çok karışık şu günlerde. Türkiye'de şu anda son 6 aydır, belki özellikle de kapatma davası açıldıktan beri ya da 22 Temmuz seçimlerinden beri kan gövdeyi götürüyor.

VELİ KÜÇÜK'ÜN TUTUKLANMASI BAŞARIYDI

Operasyonun geçen aşamasında Veli Küçük'ün gözaltına alınabilmiş ve sonra tutuklanabilmiş olması aslında büyük bir başarıydı. Şimdi gelinen noktada bu operasyonun yapılması da aslında önemli. Demek ki aradan geçen süre içerisinde yaşanan iniş-çıkışlar, Yargıtay bildirisi, türban davası, hepsi bir şekilde etkili oldu. Ve sonuçta bu kişilerin gözaltına alınması için elverişli bir zemin oluştu. Ya da zeminin oluşmadığını görüp her şeye rağmen bu kararı aldılar. Ama benim görüşüm bir zemin oluştu ve büyük bir ihtimalle de Başbuğ-Erdoğan görüşmesinde de bunun bir şekilde bu olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü çok kısa bir süre sonra bu kadar önemli bir operasyon…

KOMUTANLARA HABER VERİLMİŞ OLMALI

Askerin komuta kademesini by-pass ederek, onlara haber vermeyerek böyle bir operasyon yaparsanız, bu sefer şu anda görev yapan askerlerin hepsi çok tedirgin olur ve bunlar gözaltına alınanların bir çoğunun arkadaşları... Yani bu o kadar kolay bir iş değil. Siyasi zeminlerin, siyasi dengelerin gözetilmesi lazım.

Sadece siyasi dengeler değil, adliyenin içerisinde de, yargının içerisinde de bir takım dengeler var. Bunun yansımalarını da bence bu sabahtan itibaren görmeye başladık. Yargının içerisinde de çok ciddi tartışmalar olabilir. Ve hep karşımıza çıkan "Benim savcım iyi, senin savcın kötü, bu savcı siyasidir" tartışmasını Şemdinli'den beri yaşıyoruz. Bu tartışma şiddetlenerek artacağa benziyor.

Kaynak: Haber 7