PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : (uzun ama okumaya değer...)


kAcAhK
11-27-2007, 13:50
Genç kız nihayet uyanmıştı. Tüm gece boyunca uyumuştu. Gözlerini ovuşturdu.
Elbiselerini düzeltti. Şaşkındı.
- Neredeyim ben? Siz kimsiniz?
* Demek dün gece neler olduğunu hatırlamıyorsun?
- Çok içtiğimi hatırlıyorum o kadar...
* Evet, kapıyı sana açtığımda çok sarhoştun
Gerçekten. Kapıyı açar açmaz bana ilk söylediğin söz suydu:"Ben Tanrı' nın
hediyesiyim"
Genç kız bu söz karşısında utancını gizleyemiyordu. Bir şeyler söylemek
istiyor ama nereden başlayacağını da bilemiyordu. Şaşkınlığını biraz olsun
gizlemek için:
- Peki ya sonra ?dedi.
* İşin doğrusu ben Tanrı' dan böyle bir hediye beklemiyordum. Şaşırdım bir
an. Gerçeği arayan birisine senin gibi bir serabın gösterilmesi doğal
gelmedi bana. Ben bunları düşünürken sen de su anda yattığın yerde sızıp
kaldın zaten.
- Dün geceden beri yerde mi yatıyordum? Diye sordu şaşkınlıkla.
* Evet, düşüp sizdigin yerden kaldirmadim. Biliyorsun seraba dokunulmaz.
Bütün gece Tanri'nin seni almasini bekledim. Ama görüyorsun ki hala gelmedi.
Sahi söyler misin sen hangi Tanri'nin hediyesisin böyle?
Ferda sitem dolu bir utangaçlikla:
- Lütfen benimle alay etmeyin, dedi.
* Alay etmiyorum. Sadece seni anlamaya çalisiyorum. Istersen önce sana bir
kahve yapayim da kendine gel.
Kemal kahveleri getirdiginde Ferda biraz olsun kendine gelmisti. Üzerindeki
yabanciligi atmaya, dogal olmaya çalisiyordu.
- Benim adim Ferda. Iki sokak ilerideki sitelerde oturuyorum. Dün geçe için
özür dilerim. Arkadaslarla yasadigim bir çilginlikti o kadar. Çok
utaniyorum.
* Ben de Kemal. Bu evde tek basima yasiyorum. (bir an duraksadi Kemal).
Senin hakkinda ne düsündügümü merak ediyorsun degil mi?
- Biraz öyle...
* Hiç... Hiçbir sey düsünmedim.
- Neden?
* Özel olarak hiçbir insan üzerinde düsünmem pek.
-Gecenin yarisinda kapini çalip evinde yatan bir kiz hakkinda bile mi? *
Evet...
- Çok garip bir insansin.
Kemal sustu... ve sonra
* Söylesene maskeli bir baloda insanlarin gerçek yüzlerini tanimak mümkün
müdür sence?
- Tabii ki degil.
* Iste su toplumda gördügün bir çok insan ve sen... Hepiniz maskelerinizle
yasiyorsunuz. Su toplum maskeli bir balodan farksizdir bence. Hem de zamana,
kisilere ve olaylara göre her an degisen maskelerin kullanildigi bir balo...
Bu yüzden pek anlamli gelmiyor bana insanlar üzerinde düsünmek.
- Kendini soyutluyorsun insanlardan.
* Öyle de denebilir. Zaten toplum ferdin en büyük düsmanidir bence. Bu
yüzden insanlardan hiçbir sey almamayi yegliyorum. Buna ragmen her seyimi
vermeye de hazirim onlara.
- Insanlarin sevgisini de reddeder misin, örnegin?
* En basta onu. Bugünün sahte sevgileri bir insanin kalbini yaralamak için
seçilen en tehlikeli yoldur.
- Ama insan hiç sevilmeden yasayamaz ki...
* Bunda yaniliyorsun. Insan sanildiginin aksine sevilerek degil severek
yasar. Insan sevilmek ihtiyacinda olan zayif bir varlik degildir.
Kisacasi sorun bence sevilmek degil sevmektir.
- Sevdigin halde sevilmiyorsan?
* Sevilmek senin sorunun degil onun sorunu. Bence sevmek bir insani kendi
içinde hissetmendir.Sevilmek ise kendini bir insanin içinde hissetmen.
Anlayabiliyor musun? Sevmek seni zenginlestirir, sevilmek degil. Bunu evreni
kapsayacak sekilde de düsünebilirsin.
- Nasil yani?
* Evrensel anlamda sevmek kainati kendinde seyretmek, sevilmek ise kendini
kainatta seyretmektir.
Ferda'nin kafasi karismisti. Hiç bu kadar derinlemesine düsünmemisti sevgi
üzerine. Bunu fark eden Kemal:
* Bunlari bir anda anlamak sana güç gelebilir. Ama biraz düsünürsen umarim
anlayabilirsin. Sunu unutma ki insanlik bugün ikinci tas devrini yasiyor.
Birinci tas devrinde insanlar yumusacikti. Sevgi sayesinde her sey
yumusacikti. Sadece evleri ve aletleri tastandi. Simdi ise her seyimiz
yumusacik, yüreklerimiz tas gibi. Hatta tastan da kati. Çünkü öyle taslar
vardir, üzerlerinde otlar yetisir ve öyleleri de vardir ki...
Kemal'in gözleri nemlendi bunlari söylerken. Yillarin acilarini,
ihanetlerini, burukluklarin, kelimelere döküyordu aslinda. Aglamakli bir
hale dönüsüyordu sesi kesik kesik... Uzun bir sessizlik oldu. Bütün bir
hayat seridi geçti Ferda'nin gözleri önünden. Eger Kemal'in anlattiklari
dogruysa sevgi hiç olmamisti hayatinda. Bir anda gözleri duvarda bir
çerçevede olan misralara takildi:
"Donuk sevgiler çagindayiz
Sicak sevgiler cehennemde yaniyor
Sevgi...
Yasanmayacak kadar güzel,
Fark edilmeyecek kadar sade,
Duyulmayacak kadar dogaldir."
Kemal duvarda aglayan bir çocuk portesi gösterdi Ferda'ya:
* Biliyor musun bir çocuga verilecek en degerli besin sefkattir. Ve de
cesaret. Bunlar öyle hassas bir dengeye sahiptir ki, denge bozuldu mu
iste su insanlari görürsün karsinda... Sefkat ve cesaret kurbanlari...
Kimileri asiri sefkatin yaninda cesaretsiz büyütülürler. Butun insanlar
küçücük bir dünya kurmak isterler kendilerine. Güçsüzdür bu insanlar,
kolayca kirilirlar. Dünya çok acimasizdir böylelerine göre... Kendilerini
sevecek birilerini ararlar hep. O kadar yogunlasirlar ki bazen siddetli bir
arzuyla birine dogru akmak isterler. Cesurca sevemezler. Cesareti
ögrenememistir bu insanlar. Öte yandan da cesur insanlar... Dünyayi bile
devirebilirler. Ama basit bir sevgi oyunuyla
kolayca yikiliverirler. Dünyayi titretecek cesareti tasiyan bu insanlar
kalplerine dokunan bir parmakla diz üstü çöküverirler yere. Ve su sözleri
duyar gibi olursun onlardan:


" Dag düstü üstümüze
Yikilmadik ama
Insan degdi tenimize
Acisi yikti bizi...!

Cesaret onlari o kadar sertlestirmistir ki sevdikleri insani kollari ile
kalpleri arasinda neredeyse öldürür.
Kemal sustu birden. Ferda bir seylerin oldugunu hissetmisti. Çözmek
istiyordu Kemal'i.
- Niye sustun?
* Bana ne sefkati ögrettiler nede cesareti.
- Ama tüm bunlari biliyorsun sen
* Nasil oldugunu merak ediyorsun degil mi, anlatayim.
Bir an durdu sonra:
* Insanlarin nefretinden sevgiyi, ihanetlerinden sadakati, korkakliklarindan
cesareti ögrendim.
- Insanlar bu kadar acimasiz mi? Gerçekten seven insanlar yok mu hiç? * *
Birak sevgilerini gülmeleri bile dogal degil onlarin. Seni senin için degil
kendileri için severler. O kadar iyi o kadar güzel ve o kadar
haince severler ki hayran olmamak elde degil biliyor musun? Sevgi ve ihaneti
sanatsal bir uyarlamayla o kadar güzel sahneye koyarlar ki son sahnede
ölecegini bile bile seyredersin oyunu. Mükemmel bir katildir
onlar. Seve seve öldürürler seni. Dudaklarindan sevgi sözcükleri yükselir.
Yapacagin tek sey gözlerini kapatip sevgi atmosferi içinde sevgi
sözcüklerinin saganak yagmuru altinda ölümü beklemendir. Anliyor musun?
- Sen sevilmekten korkuyorsun
* Belki...
- Neden?
* Neden mi? Ben her insani kalbime misafir edebilirim, sevebilirim yani.
Kalbimden eminim çünkü. Sevdigim insani rahatsiz edecek hiçbir sey yok
kalbimde. Ama kimsenin kalbine girmek istemem. Çünkü bilmiyorum nelerle
karsilasacagimi. Bilmiyorum hangi tuzaklar bekliyor beni. Ve bilmiyorum o
insan bunlardan haberdar mi?
- Fikirlerimi alt üst ettin. Her sey karisti. Sevmek sevilmek, nefret
sevgi... Hatta su ana kadar gerçekten yasayip yasamadigimi düsünüyorum *
Aslinda sana anlattigim her seyi kendinde bulabilirsin.
- Nasil?
* Kendini taniyarak... Yalniz kaldigin anlarda...
- Yalnizliktan kaçmisimdir hep...
* Yalnizliktan kaçmak kendinden kaçmaktir. Bir düsünsene, dogarken de
yalnizsin, ölürken de. O halde yasarken yalnizliktan kaçmak anlamsiz degil
mi?
- Yalnizlikta insan ne bulabilir ki sikinti ve bosluktan baska?
* Kendini gerçekten taniyabilseydin uzaydaki derinlikten daha derin bir iç
uzayin oldugunu görebilirdin. Bizler ruhumuzu öldürüyor sonra
basina geçip agit yakiyoruz... Benligindeki zenginligi fark etseydin dünyada
ikinci bir insan aramazdin biliyor musun?
- Anlamadim!
* Dünyada bir tek kisi vardir aslinda. O bir tek kisinin içinde bes milyar
insan.
- Benligim bu kadar kalabalik mi?
* Evet. Benligin tüm varligin merkezidir. Tüm acilar ve sevinçler yüreginde
gizlidir senin. Ölenleri yüregine gömdügün gibi dogacak çocugun kalbi de
senin içinde atar. Hem aciyi hem sevinci yasarsin iç içe, yan yana... Hatta
o kadar aci çekersin ki aci, aci olmaktan çikar...
- Sözlerin çok karisik.
* Belki haklisin bu konuda. Bazi insanlar basli basina paradokstur.
Düsünceleri de öyle. Insanlar paradoksal düsünmeye alisik degiller. Bu
yüzden anlasilmiyoruz.
Zaman bir hayli ilerlemisti. Ferda izin istedi. Zihni o kadar dagilmisti ki
hiçbir sey söylemeden çikti evden. Bütün gece boyunca Kemal''in sözleri ile
ugrasti Ferda. Bazen onu anladigini düsünüyor, bazen saçmaladigina karar
veriyordu. Her seye ragmen hayranlik duyuyordu ona. Ara sira arkadaslarina
anlatmak istiyordu onu. Ama kimsenin anlamayacagindan emindi. Günler
geçiyor, yüreginde Kemal'e, karsi konulmaz bir sevgi tasidigini hissediyordu
Ferda. Her geçen gün biraz daha büyüyordu sevgisi. Aylar geçmis ama bir
türlü ona gitmeye karar verememisti. Çekiniyordu. Insanlardan bu kadar uzak
biri onun gibi deli dolu bir kizi ciddiye alir miydi?
"Hiç kimse sevgiyle dirilmeyecek kadar ölmüs degildir hiçbir zaman". Evet,
bu söz de onun degil miydi? Nihayet karar verdi Ferda. Gitmeli ve ona
sevdigini söylemeliydi. Ferda Kemal'in evine gittiginde büyük bir saskinlik
geçirdi. Evde kimse yoktu, tasinmisti... Evin bekçisi yaklasti Ferda'ya:
* Kizim, adinizi ögrenebilir miyim?
- Adim Ferda, Kemal Bey tasindi mi?
* Evet kizim, tasindi. Ve kimseye söylemedi nereye gittigini, bana bile. Bir
mektup birakti sana. Gelirse verirsin dedi.
Ferda mektubu aldi. Tereddütlü adimlarla evine gitti. Yikilmisti. Derin bir
bosluk hissetti yüreginde. Birden ümitle doldu yüregi. Belki de onu yanina
çagiriyordu. Sabirsizlikla mektubu açti.
"Ey sevgili, Seni sevip sevmedigimi söylemeyecegim. Ama sevgiyi ögretebildim
sana sanirim (ne kadar ögretilebiliyorsa). Dilerim kalbine kalbimden
verdigim sey yüreginde yeserip meyve verir. Böylece ne sen bende
kaybolacaksin, ne de ben sende. Sen beni kendinde, ben seni kendimde bulmus
olacagim. O zaman hiç ayrilmayacagiz. Sakin sevgimle seni tuzaga düsürdügümü
sanma. Sevgi hayatin hem çekirdegi hem de meyvesidir. Bir agaç, meyvesiyle
seni kendine çagiriyorsa bu bir aldatma sayilmaz. Unutma ki agaç meyvesine
çagirir, kendisine degil. Ey sevgili, Sen bir siginak ariyorsun ama ben
durulmaz bir firtinayim. Sen kendinin sakini olmak istiyorsun ama ben
evrenin sakini olmak istiyorum. Sen olmayacak bir barisi ariyorsun. Bense
tüm kötülüklerle savasmak istiyorum. Sen küçücük bir çocuksun. Ama ben
küçükken çok büyüdüm. Sen dünyadan kopup yildizlara siginmak istiyorsun.
Bense kendimi yeryüzüne karsi sorumlu tutuyorum. Sen bir agacin gölgesine
siginip yasamak istiyorsun. Bense ülkemi ariyorum. Yollari
aydinlik, insanlari ümitli ve huzur dolu olan bir ülke. Sen bende kaybolmak
istiyorsun ama ben seni kaybetmek istemiyorum. Sen susuyorsun, bense
haykiriyorum. Sakin unutma: Kalbim paylasilamayacak kadar senindir. Seninle
bile. (Ama bilmiyorum sen bu kadar bende misin?)