PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dolunay'ın aşkı...


kAcAhK
11-27-2007, 13:47
Çoook çok eskiden, yeşil bir vadinin içinde bir ırmak kıyısında kurulu bir köy varmış, ta dünyanın öbür ucunda. Çok eski dedik ya, o zamanlar gündüzleri pek güneşli geçermiş, yağmur yağmadıkça; geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça. Köy sakinleri tarımla uğraşırlarmış, hayvanlar avlarlarmış, uçsuz bucaksız arazilerinden, sularını, kaynağı çok uzakta olan köylerinin içinden geçen, ırmaktan alırlarmış. Köyde herkes birbirini sever, sayarmış. Köyde bir tek kişinin kalbinde, öyle büyük bir sevgi varmış ki, bütün köyünkine bedelmiş; Dolun'un Semiray’a olan aşkıymış bu.

Kız, Dolun'u bilirmiş de tanımazmış yakından. Dolun dayanamamış; bir gün gitmiş kızın yanına, sormuş Semiray’a onunla evlenip evlenmeyeceğini. Semiray demiş ki, Dolun'a 'Evlenirim evlenmeye ama benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden aynı şeyi ister benim babam. Ancak babamın bu isteğini yerine getiren benimle evlenir. Dolun şaşırmış. 'Sensin benim kalbimin sahibi' diyerek başlamış sözüne 'Senin dileğin benim için bir emirdir, söyle isteğini hemen yapayım' demiş aşkına. Semiray demiş ki; 'Bir çiçek vardır; yaprakları gümüşten tomurcukları elmastan, onu ister babam, benle evlenmek isteyenden'. Dolun, 'Bekle beni' demiş Semiray’a,'hemen gidip getireyim o çiçegi ama nerededir yeri

Semiray parmağıyla göstermiş akan ırmağı; 'İşte bu ırmağın kaynağındadır der babam, kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü oralar büyülüymüş derler, giden geri gelmezmiş çünkü, buralardan çok daha güzelmiş oralar. Dolun; 'Senden daha güzel ne olabilir ki, bu dünyada' demiş Semiray’a 'Döneceğim, o çiçekle, döneceğim çünkü seviyorum seni, çünkü sensiz anlamı olmaz benim için o güzelliğin'. Dolun çıkmış yola sonra. Kırk gün yürümüş ırmağın yanından. Hep ne kadar sevdiğini düşünmüş Semiray’ı yol boyunca.

Aklındaki Semiray’mış, tek amacı ise; o çiçek. Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah erkenden, yüzünü yıkamış ırmakta, anlamış çok yaklaştığını kaynağına ırmağın suyunun serinliğinden. Devam etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir göl varmış kaynakta, gölün ortasında bir adacık, adacığın üstünde de o çiçek duruyormuş. Anlamış Semiray’ının anlattığı çiçek olduğunu, güzelliğinden.

Yüzmeye başlamış adaya doğru hemen. Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş Dolun'un. Adam Dolun'a; 'Her gülün bir dikeni, koruyucusu olduğu gibi, ben de bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer almaya geldiysen; ben Salut, izin vermem buna' demiş. Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla 'Ben o çiçeği alacağım sonra aşkıma kavuşacağım' demiş. 'Hiç bir şey beni kararımdan çeviremez'. 'O zaman beni biraz dinleyeceksin' demiş Salut...'Sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım, eğer halâ ikna olmazsan o zaman izin veririm almana'. Dolun ikna olmuş ve çökmüş yoncaların üstüne, başlamış dinlemeye...

'Eğer bir şeyi çok fazla istersen ve engelin yoksa önünde; onu alırsın. Hayat da böyledir, insan engelleri aşarsa yaşamına devam edebilir. Bu çiçek de sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan engelleri kaldırır önünden çünkü, onun da bir görevi var. Bu çiçek, sadece 28 gecede bir açar yapraklarını ve parlayan tohumlarını döker göle, bu sayede buradaki sular yükselir ve ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde yaşar bu tabiattaki yeşillikler, insanlar, hayvanlar.' demiş Salut. Dolun başlamış düşünmeye, eğer çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine ama kuruyacaktır ırmakları bunun yanında.

Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun. Gümüş yapraklarında kendini görür Dolun, çiçegin. Yanında Semiray vardır ama niye mutsuzdur ikiside. Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun. Zaman geçtikçe Dolun'un düşünceleri yoğunlaşır kafasında. Mutsuzluğunu düşünür, çiçeksiz, Semiray’sız bir hayat düşünür.

Koparamaz çiçeği günlerce Dolun, artık yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece aşkını düşünerek beklemeye başlar olacakları. Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle bir tomurcuk da Dolun'un sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş, aniden Dolun kalbindeki aşkının büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönmüs, taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış, gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış. Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya o günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş
Dolun kalbinin tüm yüzünü, aşkının bütün parıltısını diğerlerine; sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı aynı çiçek gibi... Dolunay’a bu gözle bakan görür ondaki bu ölümsüz aşkı... love1

peri_7
12-02-2007, 02:30
tşkler...

nehir
12-02-2007, 11:02
harika bir hikaye dolun un aşkı da örnek çok böyle dolun ve semiray misali sevdasına kavuşamıyanlar..