PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kıbrıs Sorununun Çözümünde Çin Faktörü


Kalpsiz_
11-27-2007, 02:29
24 Şubat 2006 -




Dr. Nuraniye HİDAYET EKREM





TUSAM Uzak Doğu-Pasifik Araştırmaları Masası [Arşivi]




Türk Dışişleri Bakanlığı Uzakdoğu’ya açılım politikaları çerçevesinde, 1998 yılında, Çin Halk Cumhuriyeti ve Malezya’ya yer vermiş, daha sonra bu alanı geliştirerek, Asya-Pasifik Açılım Politikası’nı izlemeye başlamıştır. Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin’in Nisan 2000’de gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti ile Türkiye – Çin ilişkileri yeni bir aşamaya ulaşmış ve bir ortak bildiri imzalanmıştır. Çin Dışişleri Bakanı Tang Jiaxuan’in Ocak 2001’de gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında ise bu bildirinin uygulanmasına teminen bir Eylem Planı onaylanmıştır. Siyasi, ekonomik, kültürel ve hukuki alanda işbirliğinin amaçlandığı planda taraflar, çok taraflı konularda ve uluslararası arenada özellikle BM çerçevesinde karşılıklı destek, koordinasyon ve işbirliğini daha da geliştireceklerine dair bir maddeye de yer vermişlerdir. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Çin’den, Kıbrıs hakkında Türk tarafına uygulanan ambargoların kaldırılması için aktif destek isterken, yapılan görüşmelerin ardından iki ülke yetkililerinin Kıbrıs hakkında BM çerçevesinde daha çok istişare içinde olması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Çin de son yıllarda Kıbrıs meselesine önem vermeye başlamıştır. Çin hükümetinin stratejik amacı, uluslararası bütün sorunlarda söz sahibi olmak ve Kıbrıs sorununda da “ben de varım” demektir.


Çin’in Kıbrıs Politikası

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde Çin’in Kıbrıs politikası şöyle ifade edilmiştir: “Çin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü öteden beri savunurken, bağlantısızlığına saygı gösterir, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs sorunu ile ilgili kararının mutlaka uygulanmasından yanadır. Çin Hükümeti, Kıbrıs sorununa çok önem vermektedir. BM Genel Sekreteri’ninKıbrıs sorununa çözüm bulmak için gösterdiği çabaları destekler. Kıbrıs’taki iki millet ve BM Genel Sekreteri ortaklaşa çaba gösterip, BM’nin Kıbrıs sorununa ilişkin kararını esas alarak, görüşmeler düzenlemeleri, adım adım anlaşmazlıkları azaltmaları, karşılıklı güven oluşturmaları ve iki milletin ortak kabul ettikleri sorunların çözüm yollarını en kısa zamanda bulmalarını ümit ederiz. Bu durum iki milletin temel çıkarlarına uygun olmakla birlikte, bölgenin barışı, istikrarı ve gelişmesi için de yararlıdır. Çin, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak, uluslararası kuruluşlar ile aynı çizgide, Kıbrıs sorununun adil vekurallara uygun bir çözüm bulması için çaba gösterecektir”.[1]



Türkiye’nin Çin’den Beklentisi

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Ocak 2005’te gerçekleştirdiği Çin ziyaretinde Kıbrıs meselesi gündeme gelmiştir. Gül, Çin ziyaretinde, Kıbrıs’ın bugüne kadar geçirdiği tüm safhaları Çin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı’na anlatırken, Kıbrıslı Türklerin, Çin’e gelip kendi davalarını daha net bir şekilde anlatmasını istemiştir. Ancak, şimdiye kadar Çin’in Türkiye’nin bu beklentisine yönelik olumlu bir gelişme yaşanmamıştır. Bundan önce eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem de Kıbrıs meselesi ile ilgili Çin’in desteğini istemiş ancak bu istek de sonuçsuz kalmıştı.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile diplomatik ilişkilerini 1971’de kuran Pekin hükümeti, Kıbrıs meselesinde Güney’i desteklemekte, 1999 yılından itibaren sorunun BM çerçevesinde çözümlenmesinden yana tavır sergilemektedir. Çin-Güney Kıbrıs ortak bildirisinde, “Çin hükümeti ve halkı, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti ve halkının yabancıların herhangi bir bahane ile müdahalesine ve içişlerine karışmasına karşı çıkmaya, Kıbrıs’ın tamamen bağımsızlığını kazanmasına, egemenliğine, ülke birliği ve toprak bütünlüğünde verdiği haklı mücadelesine kesinlikle destek verir”, “iki ülke karşılıklı olarak birbirini tanımakla birlikte, yeni ve eski sömürgeciliğe karşı ve ortaklaşa iki ülke ilişkilerini geliştirecektir” ifadelerine yer verilmektedir.[2]

Aslında, Çin Dışişleri Bakanı Tang Jiaxuan Ocak 2001’de Türkiye’de Kıbrıs meselesini ısıtırken dönemin Çin Devlet Başkan Yardımcısı ve Çin Merkezi Askeri Komite Başkan Yardımcısı, 2003 yılında da Çin Devlet Başkanı olan Hu Jintao, aynı tarihlerde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde de bu meseleyi görüşmekteydi. Hu Jintao dönemin Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Glafcos Klerides ve Meclis Başkanı Spyros Kyprioanou ile görüştüğü sırada Kıbrıs meselesi gündeme gelirken, Klerides ile Kyprioanou’nun konuşması, aslında Çin’in Kıbrıs sorunu hakkındaki tutumunun ne olduğunu daha açık ortaya koymaktadır:
Klerides: “Kıbrıs Hükümeti, Çin’in BM’de Kıbrıs sorununun çözülmesi yolunda gösterdiği çabaları takdir eder ve şükranlarını sunar. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olması sıfatıyla Çin’in Kıbrıs sorunun çözülmesi için sarf ettiği çabaların devamlı olmasını ve daha da aktif roller üstlenmesini umuyoruz”.Bunun üzerine Hu Jintao, Çin’in Kıbrıs sorunu hakkındaki tutumunu şu şekilde ifade etmiştir: “Çin ile Kıbrıs arasında hiçbir problem yoktur. Çin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü öteden beri savunurken, bağlantısızlığına saygı gösterir, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs sorunu ile ilgili kararının mutlaka uygulanmasından yanadır”.



Çin’in Kıbrıs sorunu ile ilgili tutumu öteden beri hiç değişmemiştir. Çin, veto hakkını kullanma dışında bu konuda fiilen bir şey yapmamıştır. Bu sebeplerden dolayı Çin’in Kıbrıs sorununda Türkiye’nin yaklaşımına fazla ilgi göstermesini beklemek pek gerçekçi bir yaklaşım olmayabilir. Nitekim Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhang Qiyue, 5 Şubat 2004’te yaptığı basın açıklamasında, Çin’in BM Güvenlik Konseyi’nde Şubat ayı dönem başkanlığı görevini yapacağını duyurmuş ve görev süresince, BM’nin rolünü ve otoritesini savunacağını söylemişti. Bu dönem, New York’ta Kıbrıs görüşmelerinin en kritik olduğu üçüncü turun devam ettiği ve BM başta olmak üzere tüm uluslararası platformların ilgisini Kıbrıs’a yönelttiği bir dönem idi.

Bilindiği gibi, Türkiye, Çin’den Kıbrıs sorununun adil bir şekilde çözümlenmesinde Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargonun kaldırılması konusunda destek istiyordu. Tüm uluslararası platformların ilgisini Kıbrıs’a yönelttiği günlerde Çin’in bu konuyu gündemine almaması dikkat çekmişti. BM’nin ilgili kararı esas alınarak Kıbrıs sorununun çözümlenmesinden yana olduğunu her fırsatta dile getiren Çin’in bu konuyu gündemine almaması, Türkiye-Çin arasında 9 Ocak 2001 tarihinde imzalanan ‘eylem planı’ çerçevesinde, Çin’in Türkiye’nin ambargoyu kaldırma konusundaki talebini pek göz önünde bulundurmadığını göstermektedir.

Güney Kıbrıs’ın Çin’den Beklentisi

Kıbrıs Rum Kesimi de, Kıbrıs sorununu çözmek için Çin’e ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla, kendisini Çin ile yakın ilişki içinde olmak zorunda hissetmektedir. Hatta iki taraf arasındaki ticari denge kendi aleyhine olmasına rağmen Kıbrıs Rum Kesimi bu konulara hiçbir zaman itiraz etmemiştir. En son, Jintao’nun Kıbrıs Rum Kesimi ziyaretinde en çok Kıbrıs sorunu konuşulmuş ve ticari dengesizlik olmasına rağmen taraflar, ticari konularda iyileşme olduğunu beyan etmiş, görüşmenin sonunda taraflar arasında yatırım ve telekomünikasyon konusunda imzalanan üç anlaşma da Çin’in lehine olmuştur.

Çin son yıllarda Kıbrıs meselesine önem vermeye başlamıştır. Bu bağlamda daha önce Çin’in Türkiye Konsolosu olan Sung Aiguo, Ağustos 2000’de Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne büyükelçi olarak atanmıştır. Türkçeyi iyi bilen, bir dönem Çin’in Dışişleri Bakanlığı ve Batı Asya-Kuzey Afrika Bölüm Başkan Yardımcılığı da yapan Sung Aiguo, Türkiye-Yunanistan sorunları ve Kıbrıs sorunu gibi konuları iyi bilmektedir. Bu sorunlar çerçevesinde Çin liderlerinin konuya bakışlarını görebilmekteyiz. Nisan 1999’da, Çin Halk Meclis Başkanı Türkiye’den önce Yunanistan’ı ziyaret etmiştir. Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin ise bir yıl sonra Türkiye’yi ziyaret ettikten sonra Yunanistan’a geçmiştir. Çin’in milli stratejisinin öncelikli hedefi Asya-Pasifik olmasına rağmen Çin, küresel bir politika izlemekte, Kıbrıs sorununda etkili olmaya çalışmaktadır. Ancak Çin şu ana kadar sadece BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a destek vermekle yetinmiştir.

Çin’in temel dış politikası, kalkınmak için istikrarlı bir ortam yaratmaktır. Uluslararası sorunlara yönelik bu temel politikayı engellemediği sürece yatıştırma ya da oyalama metodu kullanılır. Pekin hükümeti 2020 yılına kadar Çin’in ekonomik kalkınma ile askerî modernizasyonunun belli bir düzeye geleceğini öngörmektedir. ABD hükümeti (CIA ve Pentagon raporlarına göre) ve ABD düşünce kuruluşları da ABD-Çin rekabetinin bu dönemden itibaren meydana gelebileceğini ileri sürmektedirler. Yani Çin, 2020 yılına kadar uluslararası arenada büyük aktör olmaktan uzak durmaya özen göstermektedir. Bu durumda Pekin’in Kıbrıs meselesi konusunda ne derecede Türkiye’ye yardımcı olabileceği belirsizdir.