PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye'de derin Batı endişesi


Kalpsiz_
11-07-2007, 23:25
Prof. Dr. Halil İnalcık yaşayan en önemli tarihçilerimizden biri. Taha Akyol'u telefonla arıyor ve “Sabahlara kadar uyuyamıyorum” diyor. Kaygısı etnik milliyetçilik ve Batı'nın bu noktada Osmanlı'ya karşı yürüttüğü “parçala-hükmet politikası”nın aynen devam ettiği tesbiti... Kaygılarını bir metin haline getirip Taha Akyol'a gönderiyor ve Akyol da o metni sütununa taşıyor.

Ben de, metnin bir paragrafını Taha Akyol'un sütunundan alarak sizlerle paylaşmak isterim:

“Batı'nın, büyük haksızlığı, Osmanlı'ya uygulanan politikanın, bugün modern Türkiye Cumhuriyeti'ne uygulanmaya kalkışılmasındadır. Bugün, NATO savunma sisteminin önemli bir parçasıyız. Her vadide AB standartlarına yetişmeye çalışıyoruz. Ama Batı'nın kısa görüşlü parçala-hükmet politikası, günümüzde de işler görünmektedir. ABD, Ortadoğu'da şimdi kendi planını uygulama yolundadır, kolay kolay bu plandan vazgeçmez. Ortadoğu için kendi planlarında Türkiye'yi engel gören ABD, NATO üyesini kaybederse, 19. yüzyıldaki gibi gittikçe güçlenen bir Rusya karşısında en önemli stratejik ortağını kaybetmiş olur. ABD'ye bunu anlatmalı.” (Milliyet, 2 kasım 2007)
Aslında Prof. İnalcık'ın kaygıları bir süredir kamuoyunda konuşuluyor. Olağanüstü bir çatışma ortamı oluşturup, BM marifetiyle bölgede bir tarafsız bölge oluşturmak ve parçalanmanın ilk adımını atmak...

Bu kaygı ne kadar gerçekçi, tartışılabilir.

Ama sadece bu kaygının bulunması bile Türkiye'de insanların nasıl bir arka plandan beslendiğini ortaya koyması açısından önemli.

Osmanlı parçalanması toplum zihninde bir travma olarak yaşıyor.

Bir toplumun tarihi arka planında bu tarz şoklar bulunduğu zaman da onun hassasiyeti farklı oluyor.

Bunu, bir ara DTP eş başkanı Aysel Tuğluk da Radikal 2'deki yazısında ifade etmiş ve “Türklerin yaşadığı travmayı anlamak lazım” demişti. Bunun için Kürtlere empati tavsiye etmişti.

Peki şu anda DTP, toplumda varolan bu kaygıyı dikkate alıyor mu?

Almıyor.

Ne yapıyor?

Alabildiğine kaşıyor.

İşte bir savaş ortamına kadar geldik.

Bunun arkasından ne gelir?

Acaba o plan mı gelir?

Yani Osmanlı'ya karşı uygulanan ve bugün “Kürt siyaseti”nin devreye sokmak ister göründüğü plan mı?

Doğrusu sıcak temaslar ne ile sonuçlanır bilinmez.

Irak Cumhurbaşkanı'nın sünni yardımcısı Tarık Haşimi, Hasan Cemal'le görüşürken uyarmış:

"Savaşı başlatmak kolay ama sonrası güçtür. Böyle bir operasyonun hangi dinamikleri harekete geçireceğini önceden kestiremezsin. Başlar ama ne gibi koşullarda, nasıl biter bilemezsin. Türkiye'nin bunu düşünmesi gerekiyor."

Bu, doğru bir tespit ama bunu sadece Türkiye'nin değil, bu coğrafyada yaşayan, hatta bu coğrafyaya şu veya bu sebeple ve yolla gelen herkesin düşünmesi lazım.

Türkiye, geçen çağın başında bir “Dünya devleti” kaybetmenin acısı ve tecrübesi ile hareket gedecektir. Bakın, bir tarihçi çıkıyor ve yaşanan ihaneti bugünün gündemine taşıyor. İşte bu, toplum bilincidir. “İhanet” algılaması da bu bilinçten doğuyor. İnalcık'ın alarmında herkes için ibret vardır. Hem Türkiye'yi yönetenler için, hem Kürtler adına siyaset yapanlar için, hem bu coğrafyada stratejik çıkarı bulunan Türkiye'nin müttefikleri için...

Türkiye'nin, kendi güvenliğine bir şekilde tehdit oluşturanları dost tanımayacağı gayet açıktır.




İNÖNÜLER BUNU MU YAPTI?




Erdal İnönü'nün vefatı dolayısıyla İnönü ailesine taziyeler yapılıyor. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi de ilk taziyede bulunanlar arasında yer almış. Bu arada Derya Sazak'tan öğreniyoruz ki, Cumhurbaşkanı ve eşi adına İnönü ailesine başsağlığı için ziyaret talebi de iletilmiş ve bu kabul edilmemiş. “Telefonla taziye yeterli” denmiş. Derya Sazak bunu, “Pembe Köşk'ün laikliğin sembolü olması”na ve burasını “türbanlı first lady'ye açmaya hazır olmadığı”na bağlıyor.

Nasıl bir manzara?

Zaman zaman bazı devlet görevlilerimiz, protokolden kaçıyorlar başörtülü başbakan veya cumhurbaşkanı eşi ile karşılaşmamak için.

İnönü ailesi de taziye için kapıyı açmıyor.

Çok demokrat, çok özgürlükçü, çok insancıl bir dünyada yaşıyoruz!!!

Pes vallahi!

Ahmet TAŞGETİREN