PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : UZUN SÜKUTUN EŞİĞİNDE SON KANAMALARIM...


demem_o_ki
11-24-2007, 15:41
UZUN SÜKUTUN EŞİĞİNDE SON KANAMALARIM...

Yeniden demiştik, ve yine yenilmiştik…
Herşeyin iyi olma ihtimali sevdirmişti bize HİÇBİRŞEYİ…
Sıradanlaşan hayatlarda,
sıra dışı kelimeler kurarak korumak istedik kimliğimize işlenen kimsesizliği…
Farklıydık…
Farkımızın farkında olmadan!
Herkesin farklı olmak için sıradanlaştığı bir kentte, biz sıradan olduğumuz için farklı kalmıştık…
Solumuzda sancıyan acının adıydı sahipsizlik…
Mutluluğumuzun yetimliği yara almasın diye sahici kelimelerimizle örttük garipliğimizi
ve garipsedik bu yeni hayatı…
Birşeyin tek şey olması adına dualar kurarken ellerimiz,
dilimizi unutmuştuk isyan’ın gölgesinde…

Gün,”her gün” tadında başlamıştı…
Güneş her zamanki gibi umutkar ışığıyla aydınlatmıştı günümüzü…
Biz; “belki bugün” diyerek eskittiğimiz günlere
bir yenisini daha eklemek için “günaydın” dediğimizde sabaha,
her günün sıradanlığında kapımıza dayandı gerçek bir YALAN!

Umudun gözüyle bakılınca, sahte hayatın sahici yüreğiydi o!
Nerden bilirdik ki kuzuların sofrasına kurtların,
kuzu maskeleriyle oturduğunu?
Hayatı maskeli balo olarak görmesinden değil,
yüzündeki yüzsüzlüğü örtmekti tüm gayreti…
İlk gözyaşından sevdik onu, bir damla gözyaşına döktük tüm acılarımızı…
Acı(y)dık…
En çokta kendimize acıdık…
Çünkü; maskelerinde gözyaşları olduğunu bilemeyecek kadar çocuk,
ve eğri yolda düz yürünemeyeceğini fark edemeyecek kadar acemiydik biz…
Acemiliğimizi kalbimizin kırıklarıyla tecrübe ederken,
kinimizin kimsesizliğine takıldı iki hecelik adın…
Ve iki gecelik aşklar uğruna hayatla savaşımızda, müşrik oldun umuda!
Güneşin buzulluğunda yazın ayazına düşürdü bizi kalem tutan elin kazipliği…
Şimdi; Ebû Cehil’in cehaletinde kalan ruhunu alda git!
masumluğumuzu kanatmadan, akrebin koynuna…

Ve biliyorsan söyle!
Küçük yüreklerin depreminden hangi yalan, yara almadan çıkar?
Ve büyük yalanları hep büyük adamlar mı söyler?
Ah’ın enkazı hangi yüreksiz yüreği sağ bıraktıysa, işte ona sesleniyorum:

“Körün aydın olsun, doğarsa güneşin bir daha dünyana!
Ve gör ki; ben yokum artık senin bu sahte oyununda!!!”
Şimdi bu küçük kızın gerçek bir yalana ihtiyacı var…
Kim söyler?
Yalanın bir gerçeği var mı?
Şimdi bu küçük kıza biri; “SEYELAJ!” demeli ve “HERŞEY YALAN” olmalı…
Şimdi bu küçük kızı biri gerçekten sevmeli, yada küçük kız bundan sonra;
sadece kendini sevmeli…

“Yeniden” dedik ve yine yenildik koca bir yalana…

Kalemimi susa boğdum... Bir ölümlüğüne ELVEDA!

19ağustos2007

"düş ağrısı"

elas
11-24-2007, 15:43
teşekkürler sağol