PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bahçeli Türkmen Şöleni'nde konuştu


NOYAN
05-19-2008, 04:51
22. Geleneksel Erdemli Türkmen Şöleni'ne katılan Bahçeli, kendileri için en hayati konunun milli meselelerde oy kaygısı gözetmeden gösterecekleri samimiyet, dürüstlük, tutarlılık ve kararlılık olduğunu söyledi.

http://www.etikhaber.com/images/stories/siyaset/devletbahceli-sazak.jpg

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Biz hiçbir meselenin çözümünden rant, harman, hasat ve nema gibi adlandırılacak bir ilkel fırsatçılığın içine asla girmeyiz. Milliyetçi Hareket'in şerefli ve tertemiz geçmişinde böylesine alçakça bir leke ve şaibe kesinlikle yoktur." dedi.
Mersin'in Erdemli ilçesinde 22.si düzenlenen Türkmen Şöleni'nde konuşan Bahçeli, üniversitelerde başörtüsü meselesinin çözümünde siyasi rant elde ettikleri yönündeki geçtiğimiz haftalarda yaşanan tartışmalara sert cevap verdi. Bahçeli, MHP'nin geçmişinde milli meseleler konusunda siyasi rant elde etme gibi bir ilkel fırsatçılık olmadığını vurguladı.
Bahçeli'nin konuşmasının tam metni şu şekilde:
Asırların Kardeşlikle Yoğurduğu Aziz Vatandaşlarım,
Muhterem Mersinli, Erdemli'li Hemşerilerim,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Güzel vatan beldemiz olan Erdemli'de yirmi ikincisi düzenlenen "Geleneksel Türkmen Şöleni"nde, bu yıl tekrar sizlerle birlikte olmaktan bahtiyarlık duyuyorum.
Bu güzel beldede, yürekleri Türkiye sevgisiyle dolu dava arkadaşlarımla, Erdemli'li vatandaşlarımla bizleri bir kez daha kucaklaştıran Cenab-ı Allah'a şükrediyorum.
22 yıllık bir Türkmen ve Yörük geleneği olan bu şölene katılanları, Mersin il ve Erdemli ilçe teşkilatımızın değerli başkan ve yönetimini ve emeği geçen herkesi ayrı ayrı kutluyorum.
Bu vesile ile, 22 Temmuz seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisine gösterdiğiniz büyük teveccühe de buradan teşekkür ediyorum.
Partimiz adına iftihar edilecek bir desteği sağladınız.
Siyasetimizin yüz akı oldunuz.
Ankara'ya gönderdiğiniz kıymetli vekilleriniz de sizlere layık olmak için canla başla mücadele ediyorlar. Müsterih olunuz.
Ancak, önümüzde yıl yapılacak "Mahalli İdareler Seçimi" hızla yaklaşıyor.
Zaten, yöremizde bulunan partimize mensup mahalli idarecilerin başarılarını görüyor ve onlarla iftihar ediyorsunuz.
Ancak, sizlerden yaklaşan bu seçimde, 22 Temmuzda verdiğiniz destek, gösterdiğiniz katkıdan çok daha fazlasını vermenizi bekliyorum.
Her eve giderek, her insana ulaşarak, partimizi ve adaylarımızı tanıtacağınıza yürekten inanıyorum.
Sizlerden, başta Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Erdemli Belediyesi olmak üzere, var olan belediyelerimize yenilerini eklemenizi istiyorum.
Bunu yapacak şuur ve inancı sizlerde görüyorum.
Bu şölende buluşmak için gösterdiğiniz heyecanı seçimlerde göstereceğinizi biliyorum.
Bizlere daha büyük hamleler yapmak için güç veriyorsunuz.
Bizlere milletimize itimadımız yönünde kuvvet veriyorsunuz.
Hepinize şükranlarımı şimdiden sunuyorum.
Sağ olun, var olun.
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Erdemli'li Hemşerilerim,
Bugün Türkiye, her alanda ağır bir tahribatın acılarını yaşamaktadır.
Elbette ki, bunu Erdemli'nin çalışkan ve fedakâr insanları da derinden hissetmektedir.
Bir kaynaşma ve paylaşma umuduyla bu güzel beldede toplanırken bile içinde bulunduğunuz durumu ben de yakından biliyorum.
Özellikle, yaşadığınız ağır ekonomik bunalımın farkındayım.
Bir lokma ekmek için verdiğiniz mücadeleyi görüyorum.
Bugün içinde bulunduğunuz sıkıntılar ülkemizi ve vatandaşlarımızı içinden çıkılması zor bir dar boğaza doğru sürüklemektedir.
Beş buçuk yıllıdır sürdürülmeye çalışılan ekonomi icraatının sonunda;

* Düşürülmeye çalışılan enflasyonda fren tutmamıştır.
*Zaten sorunlu olan büyümede hızlı bir düşüş vardır.
*İç ve dış borçlar, tarihinin en yüksek seviyelerindedir.
* Sata sata elde stratejik kamu malı kalmamıştır.
*Kredi kartı borçları dağ gibi birikmiştir.

* Karşılıksız çek ve senet miktarı her geçen gün artmaktadır.
* Borçlarını kapatamayan esnafımız perişandır.
* Tarım çökmüştür, çiftçi zor durumdadır.
* Sanayici sıkıntıdadır, üretim düşmektedir.
* Yatırım yoktur. İşsizlik büyümektedir.
* Yoksulluk yaygınlaşmaktadır.
* Çalışanlar, üretenler ezilmektedir.
* Pazarda filesini dolduramayanlar çığ gibi büyümektedir.
* Yolsuzluklar artmış, türedi zenginlikler çoğalmıştır.
* Bahçeler, bağlar, bostanlar kurumuştur. Bereketi kalmamıştır.
* Geçen yılın hasadını zarar ve borçla kapatan çiftçi perişandır.
* Mazot, gübre, tohumluk artmıştır. Oysa çiftçinin geliri azalmıştır.

* Vatandaşımız, faizciye, aracıya ve vurguncuya mahkûm edilmiştir.
Güney illerimiz Türkiye'yi doyurmaktadır.
Ancak kendileri doymamaktadır.
Helal kazancın peşindeki Erdemli'li de adım adım yoksullaşmaktadır.
Gören gözün, işiten kulağın ve yaşayan herkesin vahim durumu bundan ibarettir.
Ancak, birileri bu sefaletin adına "istikrar" demektedir.
Bir yanda iktidar, diğer yanda ise yandaşları ağız birliği yaparak istikrardan söz etmektedir.
Onlara göre, AKP'siz bir Türkiye'de;
* Zenginleşme olmayacaktır.
* Demokrasi bulunmayacaktır.
Onlara göre,
* Türkiye'nin sigortası AKP'dir.
* Milli birliğimizin güvencesi AKP'dir.
* AKP olmazsa Türkiye bölünecek, AKP bulunmazsa ülkemiz çökecektir.
Onlar için, varımız yoğumuz ve geleceğimiz ve istikrarımız AKP'ye bağlıdır.
Değerli Vatandaşlarım,
Az önce bahsettiğim karanlık Türkiye gerçeğinin istikrar neresindedir?
Bu kargaşanın ve bu tahribatın neresinde istikrar vardır?
Erdemli'de olmayan istikrar, Türkiye'nin hangi yöresindedir?
Eğer "istikrar" aranacak ise başka yerlerde aranmalıdır.
* İstikrar yoksullaşmadadır. 20 milyon kişi yoksuldur ve her geçen artmaktadır.
* İstikrar açlıktadır. 1 milyon kişi açtır ve her gün çoğalmaktadır.
* İşsizlikte istikrar vardır. Düzenli olarak büyümektedir.
* İstikrar yoksulluktadır. Giderek tırmanmaktadır.
* Vurgun ve hırsızlıkta istikrar vardır. Hızla yükselmektedir.
* Taviz ve teslimiyette ise istikrar tamdır. Yabancı dayatmalar artarak sürmektedir.
Bunların istikrarlı Türkiye dedikleri budur.
Bunların istikrardan anladıkları da bu.
Ve, istikrarın kaynağı olduğunu söyledikleri Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de perişan hali budur.
Bu kara tablonun eksiği vardır, fazlası yoktur.
İş başındaki iktidar da durumun farkındadır.
Ancak, bahanesi kalmamıştır. Kaçar yeri yoktur.
Söyleyecek yalanı, anlatacak masalı tükenmiştir.
Şimdi, faturayı üzerine kesecek yeni bir bahane peşindedir.
Başbakan, tek başına iktidarla taşıyamadığı Türkiye'yi, omuzlarından atmak için fırsat kollamaktadır.
Ve iktidar için yolun sonuna gelinmiştir.
Bu tükenmişliğin içinde hükümetin iflasını,
* Avrupa Birliği'nin sevdalıları da kurtaramayacaktır,
Küresel ekonomik dalgalanma bahaneleri de;

* İşbirlikçi medya da kurtaramayacaktır,
Yandaşlarına ısmarladığı düzmece haberler de.
* Küresel sermaye de kurtaramayacaktır;
Açılmış kapatma davasının mağduriyet istismarı da artık kurtaramayacaktır.
Milliyetçi Hareket, milletimize reva görülen bu zilletin takipçisidir.
Telaşları bundandır. Korkuları bunun içindir.
Unutuldu sanılmasın. Milliyetçi Hareket Partisi, bu fetret dönemini yaşatanlardan mutlaka hesap soracaktır.
Yetim hakkı yiyen, yoksulun lokmasına göz dikenlerin yakasını asla ve asla bırakmayacaktır.
Bu Milliyetçi Hareket için bir namus ve vicdan borcudur.
Herkes unutsa, herkes sözünden dönse bile, Milliyetçi Hareket asla vazgeçmeyecektir.
Aziz Vatandaşlarım,
22 Temmuz seçimlerinin üzerinden on aya yakın süre geçmiştir.
Bu süre içinde;
* Tırmanan etnik tahrikler ortadadır.
* Sahnelenmeye çalışılan bölücülük senaryoları bilinmektedir.
* AKP hükümetinin su yüzüne çıkan siyasi zaafları görülmüştür.
* Sosyal bünyemizi tahrip eden sorunlar ağırlaşmıştır.
* Ekonomik darboğazın ağırlaşan etkileri, karanlık günlerin habercisidir.
Yaşadığımız sıkıntılar ve üzerimizdeki tehdit giderek ağırlaşmakta, Türkiye bir kırılmanın eşiğinde durmaktadır.
Huzur, barış, kardeşlik, refah ve kalkınma umuduyla yıllardır sabırla beklediğimiz güzel gelişmeler bir türlü gerçeklememiştir.
Yıllarımız heba olmuş, çektiğimiz sıkıntılar azalacağı yerde artmıştır.
Kısır çekişmelerle geçen kayıp yılların aktörlerini sizler artık yakından tanıyorsunuz, hepsini iyi biliyorsunuz.
* Bir yanda, inançlarımızı dilinden düşürmeyen, milletimizin duygularını yıllardır istismar eden, samimiyetsiz iktidar zihniyeti vardır.
Bunların gerçek yüzünü, üniversitelerde başörtüsü meselesini çözüm için yaptığımız hamleler esnasında görmüş olduk. Hiçbir hazırlıklarının olmadığını yaşayarak öğrendik.
* Diğer yanda ise devleti ve laikliği savuma iddiasıyla ortaya çıkan kronik gerilim odakları vardır. Onları da yakından tanıyorsunuz artık.
Türkiye'yi yönetmeye talip olmadan, dar bir siyaseti yeterli gören ana muhalefet partisidir.
Bunların da milli değerlere olan samimiyetine, Türklüğe hakaretin önünü açan 301. madde tartışmaları esnasında şahit olduk.
Gerilim ve çatışmadan beslenen bu mihraklar, altı yıla yaklaşan bir süredir kavga ede ede ülkemizi uçurumun kenarına kadar getirmişlerdir.
Ancak, bizim için teselli noktası, milletimizin Milliyetçi Hareketi Meclis'te temsil etmesi için görevlendirmiş olmasıdır.
Buradan bir gerçeği ifade etmek istiyorum:
Milletimizin partimize teveccüh gösterdiği milletvekili sayısını asla küçümsemedik.
Milletimize daha fazla destek vermediği için kesinlikle gönül koymadık.
Buna hem hakkımız yoktu, hem de milliyetçi fikriyatımız buna elvermezdi.
Vatandaşımızın, kirli siyaset tüccarlarının gerçek yüzlerini göreceklerini umut ederek sabır gösterdik.
Meclisteki çabalarımızda; bir yandan, istismara açık siyasetin gerçeklerini ortaya çıkarmaya çalıştık.
Diğer yandan ise Türkiye'mizin ihtiyaç duyduğu alanlarda işbirliğini ve uzlaşmayı savunduk.
Yanlışları uyardık, muhalefet ettik.
Doğru bildiklerimizin arkasında durduk destekledik.
Bu konuda müsterihiz. Alnımız ak, vicdanımız rahattır.
Ancak, mücadelemizden huzuru kaçanlar da olmuştur.
22 Temmuz seçimlerinde Milliyetçi Hareketin Meclise girmesi,
* Zıt kutuplar arasındaki "al gülüm ver gülüm" senaryosunu bozmuştur.
* Çatışmadan beslenen siyaset tacirlerinin hayat damarlarını kurutmuştur.
Partimiz, Meclisteki 10 aylık muhalefet görevinde;
* Cumhurbaşkanlığı sürecinin tıkanmasına fırsat vermemiş, rejim bunalımını önlemiştir.
* Başörtüsü konusunda ilkeli duruşunu sürdürmüştür. Çözümü için isteksiz olan hükümeti samimiyet sınavına davet etmiştir.
* "Laik-dindar", "inançlı-inançsız" ayrımına dayalı bir kamplaşma karşısında, devlet ile millet arasında kucaklaşmayı sağlayacak adımlar atmıştır.
* Yeni anayasa tartışmalarına müdahil olunmuş, vatanın ve milletin bölünmezliğine dayalı vaz geçemeyeceğimiz ilkeler, Meclis zemininde bir bir ortaya konulmuştur.
* Yıllardır ihmal edilen "sınır ötesi operasyon" için iktidar harekete geçmeye zorlanmıştır.
* Meclisten çıkan tezkere kararı ile partimiz, tedbirler almaya isteksiz hükümeti PKK ile mücadeleye mecbur bırakmıştır.
* Avrupa dayatması olan "Azınlık Vakıfları Yasası"nın Meclis'ten geçmesine karşı durulmuştur. İşbirlikçi milletvekilleri, tarihi bir veballe yüzyüze kalacakları konusunda uyarılmıştır.
* Türklük değerlerine hakaretin cezasını düzenleyen 301 maddenin değişmemesi için mücadele verilmiştir. Bu konuda, en büyük sorumlu olan AKP ısrarla ikaz edilmiştir.
* PKK'nın siyasi taleplerini karşılamak ve bölücülüğün önünü açmak için atılmak istenen sinsi adımlar şiddetle reddedilmiştir.
* Kuzey Irak'ta ve Kıbrıs'ta çıkarlarımıza karşı olan çabalara, Avrupa Birliği'nce milli birliğimizi zedeleyecek dayatmalara ısrarla karşı çıkılmıştır.
* Türkiye'nin acil çözüm bekleyen sorunları dururken, kısır tartışmaların geleceğimizi ateşe atmasına engel olunmaya çalışılmış, yapıcı ve tutarlı bir siyaset izlenmiştir.
* Milliyetçi Hareket, ülkemize verdiği büyük zarara rağmen, kapatılma davası açılan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim dışı yollarla siyasetten men edilmesini doğru ve demokratik bulmamıştır. Anayasal çözümler önermiştir.
* Bu konuda, terör ve bölücülük haricinde parti kapatmayı önleyen ve siyasetçiye bireysel sorumluluk getiren bir öneriyi sunmuş ve demokrasiye ve çizgisine bağlılığını göstermiştir.
* "Ben milleti temsil ediyorum" gibi gerekçelere muhalefeti hiçe sayan, milleti bir bütün olarak görmeyen zihniyetlere, gerçek bir demokrasi ve uzlaşma dersi verilmiştir.
Aziz Erdemli'li Kardeşlerim,
Hiçbir çözüm üretmeden, yapay gerilimlerden beslenen sanal çatışma süreci, Milliyetçi Hareket Partisi'nin parlamentodaki mücadelesi ile artık son bulmak üzeredir.
Hatırlayınız ki,
* Son beş yıldır iktidar aynı iktidardır. Ana Muhalefet aynıdır.
* Terör beş yıldan bu yana aynı mihraklarca sürdürülmektedir.
* Ekonomik darboğaz yıllardır devam etmektedir.
* Milli meselelerdeki teslimiyet önceki senelerde de vardır.
* Bu itibarla, geride kalan yılların aktörleri ve olayları aynıdır.
Tek değişiklik vardır.
O da, Milliyetçi Hareketin 22 Temmuz'da Meclise girmiş olmasıdır.
Partimiz, Türkiye gündemini, sınırlı meclis aritmetiğine rağmen yakından takip etmiş, yapay çatışmanın bulandırdığı puslu havayı dağıtmıştır.
Kısır kutuplaşmaları durduran etkili ve ilkeli bu tavrımız ile;
* Türkiye'nin gerçek yüzü görünmüştür,
* Ülkemizin göz ardı edilen ağır sorunları su yüzüne çıkmıştır.
* Milletimiz üzerinde oynanan oyunlar bozmuştur.
* Hükümet gerçek ve vahim gündemle yüzleşmiştir.
* Ve milletimiz hükümet ve ana muhalefetin gerçek kimliği ile karşılaşmış ve doğruları görmeye başlamıştır.
Milletimiz, yıllardır ezildiğinin, sömürüldüğünün, istismar edildiğinin, yoksullaştığının farkına şimdi varmıştır.
İstismar ve kutuplaşmanın tortuları dağılınca, vahim durum su yüzüne çıkmıştır.
Vatandaşlarımızın, nihayetinde uyarılarımıza kulak vermeye başlamış olması sevindiricidir.
Milliyetçi Hareket için milletimizin teveccühündeki artış da önemli olacaktır.
Ancak, bizim için en hayati konu, milli meselelerde oy kaygısı gözetmeden göstereceğimiz samimiyet, dürüstlük, tutarlılık ve kararlılıktır.
Biz hiçbir meselenin çözümünden rant, harman, hasat, nema gibi adlandırılacak bir ilkel fırsatçılığın içine asla girmeyiz.
Milliyetçi Hareketin şerefli ve tertemiz geçmişinde böylesine alçakça bir leke ve şaibe kesinlikle yoktur.
Bizim için, çözümden duyduğumuz manevi haz, gönül rahatlığı ve vicdan huzuru yeterlidir.
Türkiye sevdalıları, Türk milliyetçileri için önemli ve değerli olan da sadece ve sadece budur.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin Meclisteki sınırlı mevcudiyeti bile, bugün Türk siyasetinin dengelerini değiştirmiştir.
Biz, on ay içindeki çabalarımızla, 550 vekilin bulunduğu bir mecliste, 70 çalışkan gönül adamı ile Milliyetçi Hareketin muhalefette bile neler yapabileceğini ispat ettik.
Geçtiğimiz yıllarda, yetersizliklerini ve başarısızlıklarını, temsilci sayısındaki eksikliğe bağlayanların bahanelerini de böylece çürütmüş olduk.
Sizlerden, bize daha yüksek bir desteğin verilmesi halinde, milletimiz adına neleri yapabileceğimizi, dosta da, düşmana da gösterdik.
Çok büyük bir vekil sayısı ile, tek başına iktidarda olan AKP zihniyetinin, beş buçuk uzun yıldır sizleri nasıl oyaladığını da ortaya çıkardık.
Milliyetçi Hareket Partisi,
* Türkiye ve Dünya gündemine vakıftır.
* Ülkemizin ağır sorunlarının farkındadır.
* Milletimizin yaşadığı buhranın bilincindedir.
* Her mesele için kapsamlı çözüm hazırlıkları vardır.
* Huzur, refah ve kalkınma için projeleri tamamdır.
Ve daha da önemlisi, hiç bir telkine, tehdide ve dayatmaya kulak asmadan, düşündüklerini uygulayacak inanca ve cesarete sahiptir.
Çok şükür ki, partimize olan bu inancı, sizlerin coşkusunda buluyorum.
Kanaatinizi, önünüze gelecek ilk sandıkta, siyasal iradeye dönüştüreceğinize yürekten inanıyorum.
Ömrünü bir nebze olsun uzatmak için yeni senaryoları sahnelemeye çalışan iktidar zihniyetine ise hak ettiği dersi vereceğinizi biliyorum.
Ancak bizler, takdir edilse de edilmese de bu tarihi ve milli görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.
Türkiye'yi kamplara ve kutuplara ayırarak çatışma ortamına davetiye çıkaranlara, başarısızlıklarını örtmeye çalışanlara asla geçit vermeyeceğiz.
Bu süreçte karşımıza çıkarılacak her türlü engeli de, sizlerin desteği ve Cenab-ı Allah'ın izniyle mutlaka aşacağız ve mutlaka başaracağız.
Değerli Vatandaşlarım,
Erdemli'nin Kardeşlerim,
Bildiğiniz gibi yarın büyük Atatürk'ün, 1919'da Samsun'a çıkışını Gençlik ve Spor Bayramı olarak coşkuyla kutlayacağız.
Bu itibarla, bundan 89 yıl önce Türk milletinin geleceğine damgasını vuran bir tarihin yıl dönümündeyiz.
19 Mayıs 1919, Türk milletinin kendisine biçilmiş kefeni yırtarak, tarihi yeniden yazdığı bir dönemin başlangıcı ve ilk adımı olmuştur.
Büyük Atatürk ile başlayan bu yolculuk, üç buçuk yıl sonra Başkent Ankara'da sonuçlanmış ve kutlu ceddimiz tarafından tarihe mühür vurulmuştur.
Bu açıdan, Samsun'da başlayan Milli Mücadele süreci, millet sevgisinin, aklın ve en önemlisi sabrın sınandığı bir süreçte milliyetçiliğin yüz akıdır.
Buradan bu vesile ile bütün şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Aziz hatıralarını saygı ve minnetle yad ediyorum.
Ancak ne üzücüdür ki, ülkemiz tam 89 yıl sonra başladığı noktaya geri dönme tehlikesi ile yüz yüzedir.
* Avrupalı müfettişler içişlerimize açıkça karışmaktadır.
* Dayatma ve taviz listeleri küstahça dile getirilmektedir.
* Rapor, bildiri, tavsiye adı altında ültimatomlar sıralanmaktadır.
* Yöneticiler ise bu küstahlıklara göz yummaktadır.
* Hatta hükümet bazı mensupları, iç siyasete müdahale için yabancılara çağrılarda bulunmaktadır.
Bugün, karşımızdaki bu koşulların, 1919'daki küresel dayatmalarla ve yaşadığımız buhranla maalesef benzerlikleri büyüktür.
Ancak tahribat ve teslimiyet bununla da kalmamıştır.
Milli varlıklarımız sorgulanmaya, temel değerlerimiz de tahrip edilmeye başlanmıştır.
Ve, esas tehlike de buradadır.
* Türkiye bugün milli devlet niteliğini, üniter siyasi yapısını ve toprak bütünlüğünü hedef alan ağır bir tehditle karşı karşıyadır.
* Terör ve bölücülük çok vahim boyutlara taşınmıştır.
* Milli birliğimizi bozacak siyasi çözüm dayatmaları had safhaya ulaşmıştır.
Bu, milliyetçiler için asla kabul edilemeyecek bir durumdur.
Bu, kanları vatanı kurtaran kahramanlara karşı bir ihanettir.
Milliyetçi Hareket, karşımızdaki bütün zorluklara rağmen, sıkıntıların Cumhuriyetimizin temel değerlerine bağlılıkla aşılacağına inanmaktadır.
Aziz Vatandaşlarım, Unutmayınız!
Güçlü bir iktidarla, yoksulluklar mutlaka giderilir.
Ahlaklı bir yönetimle, yolsuzluklar bir gün önlenir.
Adaletli bir anlayışla, yağmacıdan elbette hesap sorulur.
Ancak, vatan elden giderse, bunun dönüşü yoktur.
Millet bir kez bölünürse, bunun onarımı mümkün değildir.
Bugün Türkiye bir ateş çemberinden geçmektedir.
Aziz milletimizin birliğine kasdeden bir ihanet giderek büyümektedir.
Bin yıllık kardeşliğimize yönelik tahrikler tırmanmaktadır.
Ve aziz milletimizin kahraman evlatları, vatan için canlarını vermeye devam etmektedir.
* "Vatan sağ olsun" diyerek şehidini toprağa verirken gözyaşlarını içine akıtan muhterem Türkmen analarının acılarını ve hasretlerini biliyorum.
* Düşmanları güldürmemek için ağlamayacağını söyleyen, yüreği yanık Türkmen babalarının yüksek asaletinin farkındayım.
* Şehit ağabeyinin üniforması ile törene katılan acılı kız kardeşlere, ailenizden biri gibi sarılmanızdaki samimiyeti asla unutmuyorum.
Sizlerle iftihar ediyor ve bu milletin mensubu olmakla övünüyorum.
Bilinmelidir ki, bu aziz vatan hepimizindir.
Türkiye'mizin bir yıkıma sürüklenmesini önlemek, hepimiz için milli bir görevdir.
Herkes üstüne düşen sorumluluğu, siyasi hesapları bir kenara bırakarak yerine getirmelidir. Aksi halde yarın çok geç olacaktır.
Buradan çağrımı tekrarlıyorum,
Gün birleşme günüdür.
Gün dayanışma günüdür.
Milliyetçi Hareket memleketimizin her evladını kucaklamaktadır.
Bu topraklara vatanım diyen herkese ocağımız açıktır.
Bu insanlara milletim diyen herkese kucağımız açıktır.
Bu bayrak benim, bu ülke benim diyen herkese kapımız açıktır.
Laik olanına, dindarına; Alevisine Sünnisine; doğulusuna batılısına, güneylisine kuzeylisine, yüreğimiz sonuna kadar açıktır.
Biz gönülleri, vicdanları, umutları kardeşlikle birleştirdik.
Biz ülküleri, hevesleri, heyecanları al bayrakla buluşturduk.
Biz Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın geleceğini üç hilalle oluşturduk.
Ortak paydamız, vatan ve millet sevgisidir.
Ortak değerimiz, "Ne mutlu Türküm" diyebilmektir.
Ortak noktamız, Türkçe seslenebilmektir.


Bunlar size yabancı gelmiyorsa,

Bunlarda bir sıcaklık ve anlam buluyorsanız,
Hepinizi çağırıyorum:
Gelin bir olalım. Diri olalım. İri olalım.
Türkiye'nin geleceğini el ele ve hep birlikte inşa edelim.
Bu vesile ile bu güzel toplantıya katılan hemşerilerimi, aziz dava arkadaşlarımı bir kez daha en iyi duygularımla selamlıyorum.
Hepinize, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Ne mutlu Türküm diyene.

http://www.etikhaber.com/content/view/55305/77/