PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : türkiye'ye yönelik iç ve dış tehditler


_SoN_
04-29-2008, 13:19
Terörizm, her türlü siyasal eyleme karşı bilinçli ve soğuk kanlı şiddet göstergesidir. Bu özelliği ile sadece insanlığa değil, uygarlığa karşı da bir tehdit oluşur. Devletler, terörün gelecekte kendi ülkeleri için tehdit unsuru olabileceğini düşünerek, işbirliği ve dayanışma örneği göstermelidirler.

Milletler arası bir sorun haline gelen terörle mücadelede başarı; terörizmin amaçlarının insanlar tarafından iyice anlaşılmasına bağlıdır.

Millî kültürümüzden taviz vermeden, Türk vatandaşı olmanın, şeref ve mutluluğunu duyarak, Atatürk'ün yolunda yürümeliyiz. Türk milletinin bölünüp, Türk Devleti'nin yıkılmasını amaçlayan her türlü anarşi ve teröre karşı, Atatürk'ün görüş ve düşünceleri etrafında birleşmeliyiz.

Hürriyetçi demokrasilerde basın hürdür. Görevini iyi yapan basın ve yayın organları kışkırtıcı ortam hazırlamadan, aydınlatıcı yollar göstererek görevini yapmalıdır. Basın hürriyetinin serbest iradeyle çizilmiş bir millî menfaat sınırı olmalıdır.

Yaşamak isteyen hiçbir millet bölücülük, bölgecilik ve mezhepçilik gibi faaliyetlere asla müsaade etmez. Bir millet her şeyden önce kendini, kendi okullarında öğretmelidir.

Programı çağdaş, yapı ve davranışları demokratik, amaç ve değerleri millî olan bir eğitim uygulanmalıdır. Böyle bir eğitimle; millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışına sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, beden ve ruh sağlığı tam, hür ve bilimsel düşünme gücüne sahip, insan haklarına saygılı; üretici, girişimci, kişilikli, çağdaş Türk insanı yetiştirilebilir.

Sosyal adalet ve sosyal güvenliği istemek bir haktır. Bu hak yasal çerçeve içinde ve insan haklarını ihlâl etmeden kullanılmalıdır.

Türk milleti geleceğe ümitle bakar, tarihine saygılıdır. Türk milleti yeniliklere açıktır, ama geleneklerine de bağlıdır. Türk milleti taassubu sevmez, gerici ve yobaz değildir. Yurdumuzun üzerinde yaşayan herkesi canından aziz bilir. Kimseyi ikinci sınıf bir vatandaş olarak görmez. Atatürk'ün ideallerine gönülden bağlıdır. Bölücü ve yıkıcı değildir.

Kişinin, toplum içinde kaybolmaması çok önemlidir. Cumhuriyet, kişiye kendini ifade etme ve irade ortaya koyma gücü verir. Bu ancak demokrasilerde gerçekleşen bir durumdur.

“Türk” kelimesi ilk defa Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır. Daha sonra Türk soyuna mensup olan bütün toplulukları ifade eden millî bir ad olmuştur. Atatürk “Ne mutlu Türk'üm diyene” diyerek bunu en veciz şekilde ifade etmiştir. Atatürk, “Benim yaradılışımda fevkalâde olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir.” diyerek Türk milletine olan sevgisini dile getirmiştir.

Her devlet, çıkarları doğrultusunda, bu çıkarları elde edebileceği devletlerle çok yönlü ilişkiler içine girer. Bu ilişkiler farklı şekillerde kendini gösterebilir. İlişkiler bakımından, devletlerin millî güç unsurlarından olan coğrafi özellikleri büyük önem kazanabilir. Türkiye'nin Asya ve Avrupa kıtaları arasında yer alması, üç tarafının denizlerle çevrili olması, Akdeniz ile Karadeniz arasında geçişi sağlayan ve okyanuslara çıkışı kısaltan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahip oluşu, jeopolitik konum açısından çok az ülkede bulunan önemli özelliklerdir.

Ayrıca zengin petrol kaynaklarına sahip Orta Doğu'ya hâkim bir konumda bulunması, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra kurulan Türk Cumhuriyetleri, ülkemizin jeopolitik önemini daha da artırmaktadır. Türkiye dünya coğrafyasında bulunduğu konum nedeniyle, birçok ülkenin ilgi alanındadır. Şimdiye kadar böyle oldu, bundan sonra da bu ilgi devam edecektir.

Ülkemizde, zaman zaman terör ve kargaşa ortamı yaratmak isteyenler kardeşi kardeşe düşürerek toplumumuzu düşman kamplara ayırmak istemektedirler. Bize düşen görev, bu tür oyunlara gelmemektir. Ülkeler arasındaki çıkar çekişmeleri farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Ülke içindeki şiddet eylemlerinin artmasında çıkarı olan ülkeler bulunabilir. Bizlere düşen görev, iç sorunlarımızı kendi imkânlarımız ile çözerek, hiç bir devlete muhtaç olmadan yaşayabilmektir. Çok çalışarak Atatürk'ün gösterdiği “Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” hedefini gerçekleştirmek zorundayız. Bugün yer yüzünde kendi kendini besleyebilen bir kaç ülkeden biriyiz. Buna bilim, sanayi ve teknolojik alanlarda yapılacak atılımları da eklersek ufkumuz daha da açılacaktır.

Güneydoğu’nun kaderini değiştirecek olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), birçok ülkenin kıskançlıklarına neden olmuş, engellemek için bölgede hemen bir terör ortamı yaratılmıştır. Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği Türk gençliği, bu tür oyunlara düşmeden, vatan ve millet sevgisiyle ülkesinin huzuru için çalışmayı kendisine tek amaç edinmelidir.

Anarşi ve terörün hedefi; toplumu yönetilemez hâle getirmek, Türk yurdunu bölerek parçalamaktır. Türk milletini içten bölmek ve çökertmek, devlet gücünü ele geçirmektir. Anarşi ve terörü sadece insanlara korku salması olarak algılamayalım. İnsanlar arasında güven duygusunu ve bir arada yaşama koşullarını ortadan kaldırmaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varoluşunun temel kaynağı olan, Atatürk ilkelerini ve cumhuriyet yönetimini ortadan kaldırmayı amaç edinmişlerdir.

Çağdaşlık, ilkelliğin zıddı olan bir kavramdır. Yani çağdaş olan, günümüzde yaşayan, yeni ve değerli kurumlar, ilkellikten ve kaba ölçülerden arınmıştır. Günümüzde çağdaşlık denildiği zaman aklımıza ilk gelen, demokratik, lâik ilkelere bağlı, hukuka ve insan haklarına saygılı bir düşünce yapısı anlaşılmalıdır.

Milletler, devletler halinde örgütlenirler. Normal olarak, her milletin bir devleti olmalıdır. Milletler arası iş birliği, Türkiye gibi diğer devletlerin de önem verdikleri bir çalışmadır. Ancak, ülkemiz, diğer devletlerin karşı karşıya kaldığı önemli ve güncel tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu önemli tehdit unsuru kaçakçılıktır.

Kaçakçılıkla mücadelede milletler, bir araya gelemediklerinden başarısız olmaktadırlar. Devletimiz, kaçakçılığın önlenmesi için büyük çaba harcamaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Gümrük Genel Müdürlüğü, Tekel Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlar, kaçakçılıkla mücadele ederek sürdürmektedirler.

Kaçakçılığı önleme konusunda devletimizin, vatandaşlarından beklentileri vardır. Örneğin, çevremizde silâh, tarihi eser, uyuşturucu madde kaçakçılığı yapanları ilgili devlet birimlerine bildirmeliyiz. Bu bir vatandaşlık görevidir. Aynı zamanda, insana ve insanlığa hizmet etmektir.