PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : newton kuvveti nasıl bulmuştur


_SoN_
11-01-2013, 17:29
newton kuvveti nasıl bulmuştur
ısaac Newton, (4 Ocak 1643 (25 Aralık 1642) – 31 Mart 1727(20 Mart 1727)) İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, felsefeci ve kimyacıdır. Tarihteki en etkileyici bilim adamı olduğu düşünülür. Bilim devrimi ve bilimsel metod, onun adıyla anılır.
Bir çiftçi olan babası, Newton doğmadan üç ay önce öldü. On iki yaşında Grantham’da King’s School’a yazılan Newton, bu okulu 1661′de bitirdi. Aynı yıl Cambridge Üniversitesi’ndeki Trinity Kolej’e girdi. Nisan 1665′te bu okuldan lisans derecesini aldı. Lisansüstü çalışmalarına başlayacağı sırada ortalığı saran veba salgını yüzünden üniversite kapatıldı.
Salgından korunma amacıyla annesinin çiftliğine sığınan Newton, burada geçirdiği iki yıl boyunca en önemli buluşlarını gerçekleştirdi. 1667′de Trinity Kollej’e öğretim üyesi olarak döndüğünde diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmış, beyaz ışığın renkli bileşenlerine ayrıştırılabileceğini saptamış ve cisimlerin birbirlerini, uzaklıklarının karesi ile ters orantılı olarak çektikleri sonucuna ulaşmıştı. Çekingenliği yüzünden Newton her biri bilimde devrim yaratacak nitelikteki bu buluşların çoğunu uzun yıllar sonra (örneğin türev ve integral hesabı 38 yıl sonra) yayımlamıştır.
Lisansüstü çalışmasını ertesi yıl tamamlayan Newton 1669′da henüz 27 yaşındayken Cambridge Üniversitesi’nde matematik profesörlüğüne getirildi. 1671′de ilk aynalı teleskobu gerçekleştirdi, ve ertesi yıl Royal Society üyeliğine seçildi. Royal Society’ye sunduğu renk olgusuna ilişkin bildirisinin eleştirilere hedef olması, özellikle Robert Hooke tarafından şiddetle eleştirilmesi üzerine Newton tümüyle içine kapanarak, bilim dünyasıyla ilişkisini kesti.
1675′de optik konusundaki iki bildirisi yeni tartışmalara yol açtı. Hooke makalelerdeki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu, Newton’un bunlara sahip çıktığını öne sürdü. Bütün bu tartışma ve eleştiriler sonucunda 1678′de ruhsal bunalıma giren Newton ancak yakın dostu ünlü astronom ve matematikçi Edmond Halley’in çabalarıyla altı yıl sonra bilimsel çalışmalarına geri döndü.
Cambridge Üniversitesi’nde Katolikliği yaygınlaştırma ve egemen kılma çabalarına karşı başlatılan direniş hareketine öncülük eden Newton, kral düşürüldükten sonra 1689′da üniversitenin parlamentodaki temsilciliğine seçildi. 1693′de yeniden bir ruhsal bunalıma girdi ve yakın dostlarıyla, bu arada Samuel Pepys ve John Locke ile arası bozuldu. İki yıl süren bir dinlenme döneminden sonra sağlığına yeniden kavuştuysa da bundan sonraki yaşamında bilimsel çalışmaya eskisi gibi ilgi duymadı. Daha sonra 1699′da Fransız Bilimler Akademisi’nin yabancı üyeliğine 1703′de Royal Society’nin başkanlığına seçildi.
Gelmiş geçmiş bilim adamlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Newton, matematik ve fizikte çok önemli buluşlar gerçekleştirdi. Matematikte (a+b)ª ifadesinin üstel seriye açınımını veren genel iki terimli teoremini buldu. Newton’un bilime en büyük katkısı mekanik alanındadır. Merkezkaç kuvveti yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak kütle çekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları olarak bilinen eylemsizlik ilkesi, kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır.
Newton yaptığı çalışmalarda bazı hesaplamaların içinden çıkamayınca kendi bulduğu formüllere uyması için bazı varsayımlar ortaya atmak zorunda kalmıştır. Kendisi de bu varsayımların hatalı olduğunu bilmesine rağmen bunları kullanmak zorunda kalmış. İlerleyen yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarla Newton’un bu hataları tespit edilmiştir. Ama yine de yaptığı çalışmalara kıyasla bunlar göz ardı edilmiştir…

yerçekimi nedir kısa, yer çekimi nasıl oluşur, yerçekimini bulan bilim adamı.
Ünlü İngiliz bilim adamı Isaac Newton’un bir elma ağaca altında otururken “Yerçekimi Kanunu”nu nasıl bulmuş olduğu gerçekten ilginç bir hikayedir.
Bu tür hikayelerin çoğu uydurmadır ama, İsaac Newton’unki gerçek olabilir. Newton’un altında oturduğu elma ağacının dalından düşen bir elma, ünlü bilim adamının kafasında bazı soruların şekillenmesine yol açmıştır belki de. Dalından kopan elma niçin yukarıya doğru değil de,yere düşüyor?Daldan kopan elma,pencereden atılan bir şey yere düşüyor da, ay ve gökyüzündeki yıldızlar niçin düşmüyor? Bu sorular üzerinde uzun süre düşünen, çalışmalar ve deneyler yapan İsaac New-ton, birkaç yıl sonra, bütün evrene egemen olan yerçekimi kanunu’nun formülünü ortaya koymuştur.
Basit bir tanımlamayla,yerçekimi, yeryüzündeki cisimleri yere doğru çeken kuvvettir. Başka türlü söylemek gerekirse, dünyayı ve diğer gezegenleri güneşin çevresindeki hareket ettikleri yolda tutan,bunu sağlayan kuvvet “yerçekimi kuvveti” dir.
Bilindiği gibi, havada serbest bırakılan her cisim yere düşer. Bu düşmeye sebep olan da, yukarda belirttiğimiz gibi “yerçekimi kuvveti”nden başka bir şey değildir. Cisimlerin “ağır” ya da “hafif olduklarını söylediğimiz zaman, aslında arzın onları daha büyük veya daha az bir kuvvetle çekmesi sözkonusudur. Her cismin diğer cisimler üzerinde belirli bir “çekimsel” kuvveti vardır. Bu çekim kuvveti, sözkonusu cisimlerin kitlesine ve birbirine olan mesafesine bağlıdır. Cisimler ağırlaştıkça ve aralarındaki mesafe az aldıkça,birbirleri üzerindeki çekim kuvveti büyür. Astronomlar ve bilim adamları, gökyüzündeki cisimlerin (ay, gezegenler, vs.) bulundukları durumda düşmeksizin kalmalarını bu kanunla açıklamaktadırlar. Her cisme etki yapan yerçekimi kuvveti eşit değildir. Bir cismin düşmesini önlemek, o cismi etkileyen yerçekimi ivmesine eşit,ancak zıt yönlü başka bir kuvvetin etkisiyle mümkün olabilir. Yerçekimi ivmesi sabit (değişmez) bir değerdir. Bir cismin kitlesi ile yerçekimi ivmesinin çarpılması sonucu, o cismin ağırlığı bulunur.
Yerçekimi ivmesi dünyanın hemen her tarafında 980 sm/ saniye kare’dir.
Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe bu ivme biraz artar. Dolayısıyla, aynı cisim Ekvator’da ve kutuplarda tartılacak olursa ağırlığının farkettiği görülecektir.