Çok hızlı gündemi değişen bir ülke olmanın en büyük sıkıntısı, fikri takip yapmanın güçlüğünde ortaya çıkar.

Daha düne kadar cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni anayasa sorunları üzerinde dururken; terör başat sorun olarak öne çıktı ve her şeyi unutturdu.

Elbette insan canı söz konusu olunca söz biter.

Sözün bittiği yerde de yazık ki sadece acı kalıyor.

Ancak toplumsal yaşamın kesintiye uğramadığını, aslında tartıştığımız sorunların sıcaklığını, soluğunu her gün farklı biçimde hissedeceğimizi unutmamalıyız.
Bizim gibi genç, hareketli nüfusa sahip ülkelerde toplumsal pek çok değişim bir arada olur.

Bu ülkenin insanı olarak birden fazla konuya ilgimizi yöneltmeyi bilmeliyiz ve en önemlisi dün olup biteni asla unutmamalıyız.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin sancıları bitti sanıyorsak, yanılıyoruz.

Asıl şimdi başlıyor sorunlar.

Eski dışişleri bakanı Gül, köşke çıktığından beri, hükümetin onay mercii gibi çalışmakta.

Önüne hangi kararname, hangi atama gelirse imzalıyor.

Hırsla, bir çeşit rövanş duygusuyla.

En son nükleer enerjiyle ilgili kanunu imzaladı.

Sormadı, araştırmadı bile.

Yahu hadi anladık dini, toplumsal konularda Sezer"le ayrı düşüyordunuz.

Peki ama; söz konusu ülkeyi derinden etkileyecek sağlığımızı, geleceğimizi toptan ilgilendirecek bir konuda, Sezer"in hiç mi haklılık payı olamaz?

Sezer yaptıysa mutlaka yanlıştır, bize terstir anlayışı doğru değil!

Erdoğan"ın yakın çevresinin atamaları da hızla yapılıyor.

Vekâleten görevde olanlar, asaleten görevlerine başlıyorlar.

Bu kadrolaşmanın adı da demokratik işleyiş oluyor.

Hani nerede yetkinlik?

Ehliyetli olmak?

Bizden olsun yeter, anlayışı yanlıştır.

Gün gelir sizin de başınızı yer!

İşte şimdi TRT genel müdürü atanıyor.

Allah"tan korkun.

Bu ülkede meslekten gelen bir kul yok mudur bu mevkiye getirilecek?

Bırakın kurum kendi içinden birini seçsin.

Yetmez…

Yarın YÖK başkanını da atayacak Gül!

Orada da bilimsel bilgi, ehliyetli olmak değil, üç ahbap çavuş ilkesi geçerli olacak…

Diyeceğim;

Çember daralacak ve sonunda gelip, sokaktaki yaşama dayanacak!

Hatta dayandı bile.

AKP"ye açık çek veren neo-liberaller ve eski solcular da dır dır etmeye başladılar.

AKP tabanını tutmakta güçlük çekiyormuş!

Günaydın!

Efendiler, siz yeni uyandınız ama sokak yangın yeri!

Artık oturup iki kadeh rakı parlatıp sohbet edemeyeceksiniz.

Gözler size dönecek, rahatsız olacaksınız.

Ramazanda Medya Towerslarınızda yemek verilmemeye başlayacak.

Aç kalacaksınız.

Cuma günleri bir anda etrafınız tenhalaşacak.

Yalnız kalacaksınız.

Çocuklarınız okuldan ağlayarak gelecek, din dersi hocasından şikâyetçi olacak.

Sus pus olacaksınız.

Kızınız üniversitede başı açık diye ****** muamelesi görecek.

Utanacaksınız.

Çünkü aslında AKP"yi siz yarattınız.

Onlar hep böyleydiler.

Üst kadroları ne kadar da "değiştik, çağdaşlaştık" dese de, huylu huyundan vazgeçmez.

İşte şimdi Fethullah Gülen"in peşine düşüp, koyuluyorlar yollara.

Niçin?

Beyefendi Katoliklerle kol kola girip, medeniyet sorunlarını çözecek da ondan.

Yaaa…

Suudi Kralıyla pazarlıklar yapıyorlar, hac için ek kontenjan almayı başarıyorlar.

Türkiye"yi hızla bir din devleti yapmaya çalışıyorlar ama, siz mışıl mışıl uyuyorsunuz.

Dün Amasya Anadolu Meslek Lisesi"nde 4 kız öğrenci dini baskı gördükleri için okul değiştirmişler.

Şimdilik okul değiştirerek paçayı kurtarmışlar…

Yarın önce mahalle, ardından şehir ve nihayetinde ülke değiştirmek zorunda kalanlar olacak!

Milli Eğitimin Okulunda Türbanlı bir Müdür Vekili…

Kapanın

Oruç tutun

Namaz kılın

Diyen bir kadın öğretmen…

Toplu namaz kılalım talepleri

Cinsel meseleler üzerine sınav yapan din öğretmeni…

Daha neler göreceğiz neler…

Bu artık MAHALLE BASKISI FALAN DEĞİLDİR…

Bu Doç.Dr Şahin Filiz"in deyimiyle MİKRO FAŞİZM"dir.

Ama MAKRO FAŞİZMİN uygulanacağı günler uzakta değil.

Haberiniz ola…

Enver AYSEVER