PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : kalıtım


REYHAN
10-17-2012, 17:24
KALITIM

Kalıtımla ilgili kalıtsal özellikleri ana-babadan çocuğa geçişini inceleyen bilime genetik adı verilir. Kalıtımın kişiye aktarılması annenin yumurtası ile babanın spermi birleşerek dölütü(zigot,zygote) oluşturması ile başlar. Bu bireyin yaşamının başlangıcıdır. Yumurta ve sperm kaynaşarak dış bir zarla çevrilmiş olan stoplazma ve içindeki çekirdekten oluşan bir hücreye dönüşür. Çekirdek,ana-babadan,yeni oluşan bireye kalıtım özelliklerini geçiren genetik maddeyi içermektedir.(Morgan ,1995,s.35)
Ana ve babanın her birinden 23’er adet olmak üzere gelen 46 adet kromozom bireyin kalıtımını oluşturur. Kromozomlar görünüşlerine göre X kromozomlar ve Y kromozomlar olarak ifade edilir. Anne ve babadan gelen kromozomların ilk 22 çifti birbirine benzeyen kromozomlardan meydana gelir. 23.çift birbirine benzer olmaya bilir. Buna göre anne ve babanın üreme hücrelerindeki 23’er adet kromozomdan birer tanesi,cinsiyetle ilgilidir. Annenin bir çift kromozomunun iki olup bunlar X kromozomu denilir. Babadan gelen kromozomlarda bazen X, bazen Y kromozomu bulunabilir. Bir başka ifade ile yumurta hücresindeki cinsiyet kromozomu X, sperm hücresindeki cinsiyet kromozomu X ya da Y dir. Şu halde annenin X cinsiyet kromozomu, babadan gelen X kromozomla birleşirse bebeğin cinsiyeti kız(XX),annenin X cinsiyet kromozomu babadan gelen Y kromozomla birleşirse,bebeğin cinsiyeti erkek(XY) olur.
Her kromozomun içinde ana-babadan çocuğa geçecek özellikleri taşıyan sayılar tam olarak bilinmesine rağmen 20000-120000 arasında olduğu tahmin edilen genler vardır. Her bir kromozomda bulunan binlerce gen deoksiribonükloitasit adı verilen ve DNA harfleri ile gösterilen bir kimyasal madde molekülüdür. Molekülün yapısı bir ip merdivenin kıvrılarak helezonlaşmış, çift-spiral biçimini andırır. İkili sarmal olarak ta adlandırılan bu merdiven basamakları rolündeki madde bireyin kalıtımsal özelliklerini belirler. Kalıtımla ilgili bilgilerinin tümü merdiven basamaklarının diziliş biçiminde saklıdır. Yani organların oluşumu,diğer genlerin düzenlenmesi DNA tarafından yönlendirir. DNA’ yı oluşturan kimyasal maddeler hücrenin içinde serbest biçimde yüzer ve kusursuz bir düzende bir araya gelirler. DNA hücrenin ortasındaki kromozom adı verilen 46 tane çok uzun ve çok ince iplikçiğin içindedir. Bu iplikçiler o kadar incedir ki onları elektron mikroskobunun yardımıyla bile görülemez.(Balkwil,1999 s.4)
DNA dünya üzerindeki bütün canlı varlıkların özelliklerini belirleyen olağan üstü bir kimyasal maddedir. Bu maddenin içeriğini sırasıyla Adenin (A), Timin (T), Sitozin(C), Guanin (G) adı verilen bazlardan oluşur. Her bir aşamamın tamamlanması için bir baz çiftti belirli bir kombinasyonda eşleşir .T her zaman A ile, A da her zaman T il eşleşir. Buna karşılık C her zaman G ile ,g de her zaman C ile eşleşir. Bu eşleşme DNA’nın kendini kopyalama işleminde önemli bir rol oynar. DNA kopyalama işlemi için hazır olduğunda ayrılır ve iki iplikçiğe bölünür. Serbest halde bulunan nükleotidler bölünmüş iplikçiklere bağlanırlar ve böylece birincisinin aynı iki DNA molekülü yapılmış olur(Aronson,1998.s. 13)
Döllenen yumurtadan başlamak üzere insan büyümesinin her bir organını nasıl gelişeceğine ve yaşamanın ilk anından ölünceye kadar her bir aşamada ne gibi özellikler göstereceğine dair bilgiler genlerde depolanmıştır. Genel, saçımızın, gözümüzün, cildimizin rengini, kemiklerimizin uzunluğunu, kısacası bedenimizin tüm fiziksel yapısını belirler. (Cüceloğlu. 1997. s.90 )
Genlerde, kromozomlar gibi çift çift birleşirler. Genlerin bazıları başat(dominant),bazıları ise çekiniktir.(recessive) Başat genler,çekinik genlere üstün gelerek taşıdıkları özelliği dölüte geçirirler. Başat gen çocuğa,anadan geliyorsa ananın,babadan geliyorsa babanın özelliğini taşır. Göz rengi,renk körlüğü,saç dökülmesi gibi bazı özellikler başat genlerle çocuğa geçer.(Başaran,1997 s.34)
Kısaca; kromozomların meydana getirdiği genler organizmanın tüm özelliklerini ve yapısını belirler. Bunlara kalıtsal özellikler denir. Bireyin çevresi ile etkileşimi ile anında kazandığı alışkanlıklar ve kişilik özellikleri ise kazanılmış özelliklerdir. Bireyin yaşamı boyunca kazandığı bu özellikler kalıtım yoluyla geçmez.
Gelişimde kalıtımın etkisinin daha fazla olduğunu savunan Goddard bir araştırmasında:
Goddard,arşivlerden de yararlanarak,Kallikak ailesinin kuşaklar boyunca izlemiştir. Goddard’ın araştırma yapmak için bu ailenin kuşaklar boyunca izlemiştir. Goddard‘ın araştırma yapmak için bu aileyi seçmesinin nedeni, baba Kallikak ‘ın birlikte olduğu kadınların nitelikleri idi.
Baba Kallikak, farklı niteliklere sahip iki kadınla kurduğu ilişkiyle,birbirinden çok farklı nitelikler sahip iki kuşağın oluşmasına yol açmıştı. İzlenen ilk kuşak, baba Kallikak’ın akıllı,iyi yetişmiş bir kadınla olan evliliğinden olan toplam 446 torunluk bir kuşaktı. Bu kuşakta çok sayıda doktor,avukat gibi toplumca saygın olarak kabul edilen mesleklerden kişiler bulunmaktadır. Torunların hemen hepsi toplumda iyi bir yere sahip görünmekte idi. Kallikak ‘ın ,toplum içinde pek iyi olmayan ve düşük zekalı bir başka kadınla beraberliğinden olan 480 torunlu ikinci kuşakta ise; tam tersi bir görünüm ile karşılaşılmaktaydı. İkinci kuşağın eğitim düzeyi de birinci kuşağa oranla çok düşüktü.
Goddard, iki kuşak arasındaki bu dramatik farklılığı tümüyle kalıtımın etkisine bağlamaktadır. İyi anneden gelen çocukların olumlu, kötü anneden gelen çocukların olumsuz özelliklere sahip olduğunu öne sürerek; araştırmasını kalıtımlın gelişimdeki önemli rolünü ortaya koyan güçlü bir kanıt olarak göstermektedir.(Erden-Akman. 7.baskı s.25)