PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gül Meydan Okudu


NOYAN
02-13-2010, 12:48
İlkelerim için her şeyi göze alırım, aklınıza ne geliyorsa...
HİNDİSTAN’daki temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Gül’ün, Erdoğancı medyanın kendisine karşı açtığı eleştiri kampanyasına cevabı sert oldu. Özellikle “Yeni Anayasa için fırsat kaçtı” sözleri ve siyasetçilere ambargo önerisiyle tepki alan Gül, kah açıkça meydan okudu, kah şifreli mesajlar verdi. İşte Gül’ün açıklamaları:
Kıyaslayanda ‘art niyet’ ararım!..
KENDİMİ hiçbir mevkidaşımla kıyaslamam. Hiç kimseyle kıyaslamam. Eğer kıyaslayan varsa arkasında başka niyet ararım. Art niyetlidir. Benim için önemli olan ilkelerimdir. Bugüne kadar bu ilkelerden hiç taviz vermedim. Makam, mevki için de ilkelerimden taviz vermem.
Anayasa değişikliğini kullanıyorlar
BENİ, Anayasa değişikliğine karşıymışım gibi göstermeye çalışıyorlar. Tam tersine, en çok çalışan benim. Hukuk, Anayasa, demokrasi ve ülkenin gelişmesi için neler yaptığımızı bilmiyorlar mı? Hem açıktan, hem de perde arkasında çok çalıştım. Yaptıklarım bir bilinse...
Cumhurbaşkanı Gül, aralarında Fehmi Koru’nun da bulunduğu gazetecilerle Tac Mahal önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.
CUMHURBAŞKANI Gül’ün kadim dostu Fehmi Koru, Gül’e yine en büyük desteği veren isim oldu. Koru dünkü yazısında, Gül aleyhindeki yorumları anlamakta zorlandığını belirtti ve dönüşü için ipucu verdi:
Gezim bitince görüşürüz!
HAYRETTİR, Gül’ü kastının çok dışında niyet ve görüş sahibi olmakla suçlayan yorumlar hiç tahmin edilmeyecek kalemlere ait. O yazarlar Gül’ü çok iyi tanır. Gül’ün fikri vardır ama benim yok. Dönüşte öğrenirim.
Bir elmanın iki yarısı
Dostlukları uzun yıllar öncesine dayanan Gül ve Koru’nun arasından adeta su sızmıyor.
İşte hedefteki gazeteciler
BAŞBAKAN Erdoğan’a destek verirken engel tanımayan Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni Akif Beki, Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu ve gazeteci Şamil Tayyar, Gül’ün hedefine oturdu.
Saflar netleşiyor...
İKTİDARA desteklerini Gül eleştirileriyle süsleyen Beki, Tayyar ve Karaalioğlu, ‘Sezerleşmek’ ile suçladıkları Gül’ün ‘2012 Çankaya seçimi’ hesabıyla AKP tabanı dışındaki kitlelere ‘selam’ yolladığı görüşünde..



Kavga giderek büyüyor
Abdullah Gül’ün Hindistan’da, “Yeni anayasa için bu Meclis fırsatı kaçırdı” sözleriyle başlayan tartışmalar sürüyor. Abdullah Gül’e en büyük destek ise dün yine Fehmi Koru ve Murat Yetkin’den geldi
Haber: Macit SOYDAN

Resmi ziyaret için Afganistan’a giderken uçakta gazetecilere söylediği, “Yeni anayasa için bu Meclis fırsatı kaçırdı” sözlerinin ardından kılıçlar çekildi. Bazı yazarlar Gül’e tam destek verirken, içlerinde Başbakan Erdoğan’a yakınlıklarıyla bilinen kişilerin de bulunduğu, AKP yandaşı bazı gazeteciler ise Gül’ün söz konusu görüş ve önerilerini giderek artan bir dozda eleştiriyorlar.

Koru’dan tam destek
Yenişafak yazarı Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verdiği desteği sürdürüyor. Koru dünkü köşe yazısında şunlara yer verdi: Gezide birlikte de olsak Cumhurbaşkanı’nı özel bir konuşmanın içine çekecek denli görmek mümkün olmuyor. Gülmesinden istifade Türkiye’deki tartışmaları hatırlattık: “Burada yaptığınız konuşmalar, konulara yaklaşımınız, sizinle merhum Turgut Özal arasında paralellik kurmayı mümkün kılıyor, oysa bazıları anayasa değişikliğiyle ilgili sözleriniz ve ’siyasette kavgaya bir hafta ara verilsin’ çağrınız yüzünden sizi selefiniz Ahmet Necdet Sezer’e benzetenler var...”

Taviz vermem
Gül’ün cevabı şu: “Kendimi hiçbir mevkidaşımla, hiç kimseyle kıyaslamam ve kıyaslanmayı da istemem. Eğer kıyaslayan varsa arkasında başka niyet ararım. Bunu yapan art niyetlidir. Benim için önemli olan ilkelerimdir. Ben bugüne kadar ilkelerimden hiç taviz vermedim. İlkelerimden makam-mevki için de taviz vermem. İlkelerim için her şeyi göze alırım; aklınıza ne geliyorsa her şeyi...”....

Bu yorumlar neden yapılıyor?
Otel koridorunda bunları konuşurken, aklıma, “Acaba bu tür yorumlar neden yapılıyor?” sorusu da geldi, ama kendimi tuttum. Hayrettir, medyada yapılan ve Cumhurbaşkanı Gül’ü kastının çok dışında niyet ve görüş sahibi olmakla suçlayan yorumlar hiç tahmin edilmeyecek kalemlere ait. Gül’ü iyi tanıyor bu yazarlar, bugüne kadar neyi, niçin yaptığını bildikleri gibi neleri yapmayacağından da haberdarlar. Anayasa değişikliğine karşı çıkan, demokratikleşmeyi engelleyen, basına sansür talep eden ve bütün bunları siyasi çıkar beklentisiyle yapan bir Abdullah Gül portresinin sırıtacağını ve o portreyi çizmenin çizeni zor duruma düşüreceğini de görüyorlar elbette...
O halde? Doğrusu bu sorunun cevabını ben bilmiyorum. Gül’ün belki bir fikri vardır, ama benim yok. Birkaç gün daha sürecek gezimizin dönüşü belki öğrenirim.


‘İlkelerim için her şeyi göze alırım’
Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili tartışmaları gazetesinin sayfalarına taşıdı. Yetkin yazısında Abdullah Gül’ün tartışmalara yönelik açıklamalarını yazdı. Murat Yetkin yazısında şunlar yer verdi: Gül’ün sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Art niyetliler
- Türkiye’de de sizi Anayasa tartışması nedeniyle Ahmet Necdet Sezer’e benzetenler var. Ne diyorsunuz?
- Kendimi hiç bir mevkîdaşımla kıyaslamam. Hiç kimseyle kıyaslamam. Kıyaslanmasını da istemem. Eğer kıyaslayan varsa, arkasında başka niyet ararım. Art niyetlidir. Benim için önemli olan ilkelerimdir. Bugüne kadar bu ilkelerden hiç taviz vermedim.Makam, mevki için de öyle ilkelerimden taviz vermem. Bugüne kadar da hiç vermedim. İlkelerim için her şeyi göze alırım. Her şeyi, aklınıza ne geliyorsa...

Ne yaptığımı bilmiyorlar mı?
Cumhurbaşkanı Gül, Sezer ile karşılaştırılma nedeninin sanki Anayasa değişikliğine karşıymış gibi gösterilmeye çalışılmasından kaynaklandığına da tepki gösterdi.
Gül, şöyle konuştu: Tam tersine, en çok çalışan benim. En çok arzulayan benim. Hukuk, Anayasa, demokrasi ve ülkenin refahının gelişmesi için neler yaptığımızı bilmiyorlar mı? Ben hayıflanmamı ifade etmek için onları söyledim. Hem açıktan, hem de perde arkasında bu amaçla çok çalıştım. Yaptıklarım bir bilinse... Cumhurbaşkanı, ’Makam, mevki için ilkelerimden taviz vermem. İlkelerim için her şeyi göze alırım. Aklınıza ne geliyorsa...’ derken neyi kastetti? Cumhurbaşkanı, ilkelerinden taviz vermektense makam ve mevkisini dahi aklına getirecek bir duruş sergiliyor. Makam ve mevki açısından devletin en üst katında bulunan Gül için bu sözlerin dışarıdan bakılınca kolay tahmin edilemeyen bir anlamı olmalı.....

Haksızlık duygusu
Yine de yürütmenin başı olarak Anayasa değişikliği gibi önemli bir konu üzerine verdiği ’Keşke olsaydı’türünden bir yanıt nedeniyle, üstelik de düne kadar çoğu yaptığını desteklemiş kesimlerin ağır eleştirilerine maruz kalmak belli ki Gül’de haksızlık yapıldığı duygusuna yol açıyor.


Tayyar, Beki ve Karaalioğlu Gül’ün hedefine oturdu
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın safhında yer alan yazarlar Şamil Tayyar, Akif Beki ve Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hedefine yerleştiler. Star Gazetesi Yazarı Şamil Tayyar, köşesinde şunlara yer vermişti: “Cumhurbaşkanı ile başbakan aynı fikri kaynaktan beslenmiş olsa bile görüş ayrılığına düşebilirler. Eğer, bu açıklama, ’stratejik’bir adımsa, üzerinde durulmalı. Böyle bir cümlenin içinde, 2012 yılına yönelik ’Çankaya seçimi’hesabının gizlendiği yorumu çıkarılabilir. Böyle bir varsayımı doğru kabul edecek olursak; Sayın Gül’ün AK Parti tabanı dışındaki seçmen kitlelerine ve bu kitleleri yönlendiren kurumlara ’selam’verdiği iddiası haklılık kazanır. Gül, Özal gibi mi kalacak yoksa Sezerleşecek mi? Ya da seçim yaklaştıkça tribünlere mi oynayacak?” Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni ve Akif Beki ise, Cumhurbaşkanı’nın ’Siyasilerin tartışmasını haber yapmayın’önerisini şöyle değerlendirmişti:

Ambargo uygulamak
“Siyasetçilere ambargo uygulamak medyanın işi değil. Eğer ortada bir polemik varsa, bunu ekrana taşımak; ama kışkırtıcı davranmadan, körüklemeden, çarpıtmadan ekrana taşımak medyanın görevidir, sorumluluğudur. Cumhurbaşkanı eşit mesafede durma meselesinin çok olumlu algılanacağı kanaatinde değilim.” Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu da şu görüşü savunmuştu:

Grup toplantıları
“Salı günkü grup toplantılarının gerekli olmadığını düşünüyorum. Orada yükselen tansiyon Türkiye’nin gerçeği ve konuştuğu konulara çoğunlukla tekabül etmiyor. Merkezin dili böyle olunca, sokağın dili daha da sertleşebiliyor. Belki bu toplantılar kaldırılırsa siyaset sakinleşecek. Medyanın zaten otosansür etme özelliği var. Ama uygulama şansı görünmüyor diye düşünüyorum.”

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=31557