Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Pahalı mı? Değerli mi?


denizci
01-05-2010, 10:31
http://i34.tinypic.com/347z2td.jpg

Kafamızda pahalı ile değerli arasında net bir ayrım var mı?

Değerli bir şey almak istediğimizde, karşımızdakine verdiğimiz değeri hissettirmek istediğimizde, gidip olabildiğince pahalı bir hediye seçmemizin nedeni bu ayrımı yapmakta zorlanmamız olabilir mi? 'En pahalı' ile 'en değerli' arasındaki yakınlık markacılığın temellerini oluşturur. Güzel bir gelinliğe harcamaya hazır olduğumuz para, pahalı kavramını kurcalatır. Gelinliğe 'döktüğümüz' (Bu bir erkek terimi, farkındayım) paranın miktarı, evliliğe, müstakbel eşimize, ilişkimize verdiğimiz önem ve değeri yansıtıyor olabilir.

'Değer' kavramını düz bir maliyet hesabına sığdıramadığınız bu 'gelinlik durumu'; 'insan bir kere düğün yapar' sözü ile bir mantık kazanır. Bir kerelik olan her şeyin değeri, ekonomideki nadirlik ilkesine göre artar. Genç kızın düşünüşü, bu biricikliği paha biçilmez kılar. Genç (ve yaşlı) erkeğin bakış açısına göre ise bir kerelik ve bir kerecik giyilsin diye alınmış olan gelinliğin bir kereliği (bir başka deyişle, paralanana kadar yıllarca eskit eskit kullanılamayacak olması) değerini düşürür. Değer çatışması da işte böyle başlar.

Beni bırakma!
Bebeklikten itibaren sevgisine karşılık alamayanlar incine incine büyüyorlar. Belki bir gün buluruz umuduyla büyüyenlerin kendilerine sevgi gösterildiğinde iki ana yaklaşımı olabilir. Kendisine sevgiyle yaklaşana bazen kuşkuyla bakabilir; 'Bende ne buldu ki, başkalarının bulamadığı?' sorusuyla... Ya da sevgi gösterene sımsıkı, bırakmamacasına sarılır; 'Sakın beni bırakma, terk etme' diye...

Eline Sağlık
Yemeklerden sonra; 'Eline sağlık demeye ne gerek var ki?' diyor bir eş... 'Bir kusur olursa, zaten söylerim!' Kusur buluculuk yanı çok gelişmiş bir toplumun üyeleri olarak, ziyafet sofrasını bile tanımlarken; 'Çok iyiydi, çok güzeldi' diye değil, 'Bir kuş sütü eksikti' diye anlatıyoruz... İltifat yerine! Hal böyle olunca, eleştirildiğimizde tüylerimiz diken diken oluveriyor; bir kusurumuz bulunacak diye ödümüz kopuyor. Herhangi bir hata yaptığımızda ya inkâr ediyoruz, 'Hayır canım yok öyle şey, her şey yolunda, kriz miriz yok' diyor ya da suçu başkasına atıveriyoruz; 'Hakem taraf tuttu...' 'Eline sağlık' denmesini bekleyen eş, yaptığının başkası tarafından fark edildiğini bilmek istiyor sadece. Çünkü sadece insan olduğumuz için başka bir insanın bize kendimizle ilgili bir şeyler söylemesine ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyacın en yoğun olduğu çağ çocukluk çağımızdır, ama sonrasında da birilerinin iyi bir şeyler söylemesinden zarar doğmaz.