PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ALGILAMA VE ÖÐRENME


Kalpsiz_
12-27-2007, 17:56
ALGILAMA VE ÖÐRENME



ALGILAMA

Kavram olarak algýlamayý açýklarsak, duyumlarý yorumlama, onlarý anlamlý hale getirme süreci olarak ifade edebiliriz.

Algýlarýmýz duyumlar üzerine kuruludur; bu durumda duyumlar algýya temel oluþturmaktadýr. Algýlama sadece duyulara baðlý fizyolojik bir süreç deðildir. Uyarýcýlara baðlý olarak yapýlan yorumlar, bunlara verilen önem, kiþinin eðitim düzeyi ve beklentileri, geçmiþte yaþadýðý deneyimler ve öðrenme süreci burada önem arz etmektedir.

Algýlamanýn gerçekleþmesi için kiþi genel uyarýlmýþlýk halinde ve dikkatini çevreye yöneltmiþ olmalýdýr. Ancak bu durumda dahi ayný uyaranýn farklý kiþiler üzerinde farklý algýlama þekillerine dönüþtüðü görülebilmektedir. Bunun nedeni ise kiþiler arasýndaki görüþ ve ilgi alanlarýnda farklýlýklarýn olmasýdýr. Bunun yanýnda algýlamanýn temelinde kiþinin doðuþtan getirdiði yetenekler ve çevresiyle etkileþim sonucu öðrenilen beceriler yatmaktadýr.

Algýlamanýn sürecini seçici dikkat ve gruplama oluþturmaktadýr.

Seçici dikkat sürecinde dýþ dünyada olup bitenler uyarýcýlar aracýlýðý ile algýlanýr. Ancak bu uyarýcýlarýn özelliklerine göre dikkat çekmesi ve algýlanmasý farklýdýr. Uyarýcýnýn renkli, hareketli veya ýþýklý olmasý hemen dikkatimizi çeker, örneðin ýþýltýlý reklam panolarý, yüksek volümlü müzikler buna örnek gösterebilir. Ayrýca kiþinin ilgi alaný da algýda seçicilik oluþturmaktadýr ( aç olan birisinin yemek kokusunu algýlamasý gibi ).

Gruplamada uyarýcýlar duyular tarafýndan derlenip gruplandýrýlýr. Gruplama burada kendi içinde 5’e ayrýlýr:

1. Þekil-zemin algýsý: Þekil, arka yüzeyi oluþturan zemin içinde bir anlam kazanýr. ( Tiyatro oyunlarýnda oyuncular ve konu þekili, dekor ise zemini oluþturur ).

2. Tamamlama algýsý: Burada duyu organlarýnýn tümü uyarýlmaktadýr. Bir nesnenin parça parça görülmesi duyu organlarýmýz tarafýndan tamamlayarak algýlanýr.

3. Yakýnlýk algýsý: Birbirine yakýn olan nesneler gruplandýrýlýr, örneðin tiyatro oyununda oyunu sergileyen oyuncular bir grup olarak algýlanýr, tek tek olarak algýlanmazlar.

4. Devamlýlýk algýsý: Algýsal alanýmýzda bulunan ve ayný yöne giden birimler birbiriyle iliþkili görünürler (Çizgiler).

5. Benzerlik algýsý: Birbirine benzer birimler algýsal bir bütünlük kazanýr ( Bir toplumu veya halký oluþturan kiþiler: çinliler veya üniversite öðrencileri, bir kalabalýk içindeki birbirine benzeyen kadýnlar).

Kortex, gelen duyusal verileri sürekli iþler ve son derece karmaþýk süreçler sonunda bir algýsal ürüne ulaþýr.


Algýnýn özelliklerini algý alaný, þekil ve zemin iliþkisi, hareket algýsý ve derinlik algýsý oluþturmaktadýr.

1. Algý alaný: Belli bir zaman süresi içinde kiþinin çevresine bakýp gördüðü veya o anda duyduklarý kiþinin algý alanýný oluþturmaktadýr.

2. Þekil ve zaman iliþkisi: Bütün algýlamalarda bir þekil ve bir zemin vardýr. Ýlk algýlanan öðe þekil olup bu öðenin arkasýnda duran ve hemen dikkat edilmeyen uyarýcýlar ise zemindirler.

3. Hareket algýsý: Hareketin varlýðý, yokluðu, yönü, miktarý uyarýcýnýn retinadaki (görme sinirinin gözyuvarý içinde daðýlmasýndan oluþan, aða benzeyen, ýþýða duyarlý zar) görüntüsünün hareket özellikleri ile gözlerinin hareketinin birlikte iþlenmesinden doðmaktadýr.(Sinema filmlerinde bir arabanýn içinden çekilen seyir halinde olmasý görüntüleri, arka planda oluþturulan dekor veya manzaranýn hýzla hareket edilmesiyle arabanýn hareket halinde olmasý algýsý verilmektedir).
4. Derinlik algýsý:Nesnelerin gözlemciye olan uzaklýðýna iliþkin algýya derinlik algýsý adý verilir. Görsel algýlamamýz üç boyutludur, örneðin bir kutuya baktýðýmýzda sol ve sað gözümüzün algýlama açýlarý farklýdýr. Beynimiz görüntüdeki bu farklýlýðý derinliði deðerlendirmede kullanýr, böylece oluþan iki farklý boyutlu görüntüyü birleþtirir ve üç boyutlu bir kutu algýlamasýna dönüþtürür.


Algýda deðiþmezlik sürekli deðiþen duyusal girdilere raðmen nesneleri deðiþmeden algýlamamýza denir.

1. Büyüklük deðiþmezliði: Bizden uzaklaþan nesneleri hep ayný büyüklükte görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklýðýnýn bilinmesi büyüklük deðiþmezliðinin korunmasýný saðlar.

2. Þekil deðiþmezliði: Daha önceden þeklini bildiðimiz bir nesneye hangi açýdan bakarsak bakalým hep ayný þekilde görürüz.

3. Parlaklýk deðiþmezliði: Parlaklýk deðiþmezliði, nesnenin üzerine düþen ýþýk miktarýndan baðýmsýzdýr. Örneðin bir kömür parçasý, ay ýþýðýnda da, parlak güneþ ýþýðýnda da siyah olarak algýlanýr.


Algýsal beklentilerde içinde yaþadýðýmýz toplumun örf ve adetleri, kültürümüz ve geçmiþ deneyimlerimiz algýsal beklentilerimizi etkiler.

Örneðin yemek kokusunu alan aç bir kiþi o kokuya doðru yönelirken, tok olan kiþi de uzaklaþmaya ya da ayný duygularla o kokuyu almamaya yönelir.


Algýyý etkileyen olaylar dikkat, hazýrlayýcý kurulum, öðrenme, duyusal yoksunluk, güdü ve duyum ötesi algýdýr.

1. Dikkat: Ýnsanlarýn neyi algýladýklarýnda önemli olan etken dikkattir. Dikkati etkileyen faktörler; þiddet ve büyüklük, kontras durumlar, uyarýcýnýn tekrarý ve hareket eden nesnelerdir.

2. Hazýrlayýcý Kurulum: Bir kiþinin birden fazla uyarýcý karþýsýnda sadece bir uyarýcý çeþidini algýlamasý durumuna denir.

3. Öðrenme: Önceki öðrenmelerimiz þimdiki algýlarýmýzý etkiler. Tabanca; öldürülenin yakýný ve buna meraký olan bir kiþi tarafýndan farklý olarak algýlanýr.

4. Duyusal Yoksunluk: Algýda deðiþiklik, kiþileri normal duyusal yaþantýdan yosun býrakarak meydana getirilir.

5. Güdü: Bir kiþiye inanmak istiyorsak, onun kötü veya yanlýþ taraflarýný görmezden gelebiliriz. Bu þekilde algýlarýmýz güdülerimizden etkilenmektedir.

6. Duyum Ötesi Algý: Olaylarýn bizzat duyu organlarýmýzdan geçmemesi durumunda bu olaylarý yorumlamamýzýn birçok yolu bulunmaktadýr.


Algý yanýlmasý, algýladýðýmýz durum ile gerçekleþen durum arasýndaki farklýlýða verilen addýr.

Bir þekli ya da nesneyi gerçekten olduðundan farklý olarak algýlamamýz, o þeklin içinde bulunduðu algýsal ortamla yakýn iliþkilidir. Bunu yanýnda alýþkanlýklar, korkular ve istekler gibi bir çok etken duyu organlarýmýzýn yanýlmalarýna ve algýlarýn hatalý olmasýna yol açarlar.

Algý yanýlmalarý fiziksel olaylarýn yaný sýra sosyal durumlarý, insan davranýþlarýný da içermektedir. Dýþtan gelen bir uyarýnýn yanlýþ algýlanmasý veya bir ifadeyi gerçek amacýndan saptýrarak yorumlamak algý yanýlmalarýna bir örnek teþkil edebilir.

(Halüsinasyon ise bireyin akýl saðlýðýnda bir dengesizliði iþaret eder. Burada algýlamayý meydana getirecek hiçbir uyarýcý yoktur ve hayal ürünüdür).

Sosyal Algýlama bir bireyin diðer bireyleri algýlayýþ biçimi olup; yanlýþ ya da saptýrýlmýþ algýlarýn neden olduðu basmakalýp yargý ve hale etkisinden arýndýrýlmasý anlamýndadýr. Davranýþlarýn nedenini anlamak için bireyin o sosyal durumla ilgili algýlamasý ve yorumu üzerinde durulur.

1. Ýnsanýn Algýlanmasý: Ýnsanýn sinir sistemi ve duyu organlarý çevreden aldýklarý uyaranlarý beyne göndeririler; bu uyaranlar beyinde iki yönlü deðerlendirilir: birincisi yaþantýnýn kendisinin, ikincisi ise bu yaþantýnýn iyi ya da kötü olarak deðerlendirilmesidir. Bilim adamlarýna göre insanlarýn hakkýndaki kalýcý ilk izlenim, karþýlaþma anýndaki ilk 30 saniye içinde oluþur ve bu nedenle insanlarýn birbiri hakkýndaki deðerlendirme için son derece önemlidir.

2. Ýlk Ýzlenim: Karþý karþýya gelen iki kiþi arasýndaki ilk etkileþim, iletiþim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Herhangi bir insanla ilk karþýlaþmamýzda ilk dikkati çeken, karþýmýzdakinin dýþ görünüþü, gülümsemesi, mimikleridir. Daha sonra kiþinin davranýþlarýný gözlemlemeye baþlarýz (Konuþmasý, ses tonu, hareketleri). Kiþi hakkýnda edindiðimiz algýsal bilgiler, onun hakkýnda bir düþünce oluþmasýna neden olur. Ýlk verilen olumlu ya da olumsuz yargý kiþinin diðer özelliklerinin kapsamýný veya algýlama yönünü belirler.

3. Beden Dili: Ýnsanlar baþkalarý ile iletiþim kurarken konuþma, konuþmada vurgu ve yüz ifadesi (mimik) ile iletiþimi saðlarlar. Araþtýrmalara göre etkili bir iletiþimde vücut hareketleri %55, konuþmadaki ses tonu, vurgu ise % 38, kullanýlan kelimelerin ise sadece % 7 oranýnda etkili olduðu saptanmýþtýr.

Ýlk izlenimde kiþinin fiziki özelliklerinin yaný sýra bedensel duruþu, mimik, bakýþlarý, baþ hareketleri, gözlerinin ve dudaklarýnýn hareketleri, vs. beden dili olarak karþýmýzdakinin gerçek niyeti hakkýnda bazý ipuçlarý verebilir. Ýlk izlenimin oluþmasýnda insanla, karþýsýndakini bir bütün olarak algýlarlar, bu esnada her bir bilginin deðerlendirilmesini belli bir çerçeve içinde yaparlar. Kiþinin karþýsýndaki hakkýnda olumlu izlenime sahip olmasý bu izlenimin kalýcý olduðu anlamýna gelmez. Olumlu bir izlenimin olumsuza dönmesi son derece kolaydýr. Buna göre olumsuz izlenimler olumlu izlenimlere nazaran daha kalýcý etki yapmaktadýr.


Doðru deðerlendirme

Algý ve düþünce kiþiden kiþiye farklýlýk göstermektedir. Ýnsanlar gözle görülebilir dýþ özellikleri oldukça doðru bir þekilde algýlayabilirler. Sosyal statü ve bir grup içindeki hiyerarþi; bireyin kendisini içinde algýlayýþý, grubun yapýsý ve insanlarýn toplumsal konularýný beden dilleri ile yansýtmalarýndan anlaþýlýr. Örneðin bir gencin omuz silkmesi veya el sallamasý arkadaþlarý tarafýndan ilgisizlik veya isteksizlik olarak algýlanabilirken, ayný davranýþýn ebeveynleri veya öðretmenleri tarafýndan saygýsýzlýk olarak algýlanabilmektedir. Bu yanlýþ anlamanýn nedeni bireylerin sahip olduklarý rol ve statülerin farklý olmasýdýr.

Baþka insanlar hakkýndaki yorumlarýmýzý etkileyen bir diðer unsur ise beklentilerimizdir. Bir kimsenin söz ve hareketlerini yorumlarken o kiþi hakkýnda sahip olduðumuz bilgilere dayanarak bir takým beklentilerimizin etkisi altýnda kalýrýz.


Empati Geliþtirme, insan iliþkilerinde karþýsýndaki kiþiyi anlamayý ve onunla olumlu bir iliþki geliþtirmeyi kolaylaþtýran en önemli faktörlerden biridir.

Empati ayný zamanda ‘sosyal duyarlýlýk’ veya ‘özdeþleþme’ gibi terimlerle de ifade edilmektedir. Baþkasýnýn gözleriyle görebilmek, kulaklarýyla duyabilmek ve kalbiyle hissetmek sosyal bir yaþamýn varlýðý için þarttýr. Empatik anlayýþa sahip bir kiþi, kendini karþýsýndakinin yerine koyarak onun ne gibi düþüncelere ve duygulara sahip olduðunu hissetmeye ve onu anlamaya çalýþýr; yani aynalama yapar.

Bu anlayýþ, baþka bir kiþi ile bir tür duygu ortaklýðý, insaný doðru algýlayarak insan iliþkilerinin olumlu geliþmesinde en temel noktadýr. Karþýsýndakini düþünen bir insan onun duygu ve düþüncelerini, problemlerini anlamak ve paylaþmak ister. Kendini karþýsýndakinin yerine koyan insan, karþýsýndakini üzecek, kýracak veya rencide edecek davranýþlardan kaçýnýr. Ayný durum kendi baþýna geldiðinde ne kadar acý duyup üzüleceðini bilir. Ýnsanlar empati yaptýklarý sürece bulunduklarý ortamda huzursuzluk ve çatýþmalar da ortadan kalkar. Birlik ve beraberlik sonucu bencil davranýþlar ve kýskançlýklar azalýr, yardýmlaþma ve iþ birliðinin artmasý sonucu sempati geliþerek verim artar.

Empati, sempatinin baþlangýç yolu olup, bireyler arasý iliþkilerin olumlu olmasý için katkýda bulunur. Sempati, yalnýzca özdeþleþmenin kýsmi bir ifadesidir.
ÖÐRENME

Öðrenme Kavramýnda üç önemli öðe bulunmaktadýr:

1) Öðrenme davranýþta bir deðiþikliktir.

2) Tekrar ya da yaþantý sonucu meydana gelen bir deðiþikliktir.

3) Öðrenme adýný alabilmesi için deðiþikliðin oldukça devamlý olmasý gerekmektedir, yani uzun süre devam etmelidir.


Öðrenme Kuramlarý, Davranýþçý Öðrenme Kuramlarý, Biliþsel Öðrenme Kuramlarý ve Sosyal Öðrenme Kuramlarý diye üçe ayrýlýr.

Davranýþçý Öðrenme Kuramlarý:

Tepkisel Þartlanma: Öðrenilmiþ davranýþlar olarak adlandýrýlan davranýþlarýn yanýnda insanýn davranýþ türlerinden birisi de doðuþtan getirdiði refleks adý verilen öðrenilmemiþ davranýþlardýr. Refleks tepkilerinin öðrenme ile deðiþtirilmesi anlamýna gelen tepkisel þartlanma ilk olarak Rus bilim adýmý Ivan Pavlow tarafýndan ele alýnmýþtýr. (Pavlow’un köpeklerle yaptýðý deneyinde, köpeðin aðzýnýn sulanmasýna sebep olan yiyecek maddelerini þartsýz uyarýcý, gýda maddesini gören köpeðin aðýz salgýlarýnýn artmasýný þartsýz tepki, deneyde zilin çalmasýný þartlý uyarýcý, sadece zil sesini duyan köpeðin salyalarýnýn artmasýný ise þartlanmýþ tepki olarak deðerlendirmiþtir. Bu deneyde eðer köpeðe yiyecek verilirken zil sesine son verilirse bir müddet sonra sadece zil sesiyle aðzýnýn sulanmasý kaybolmaktadýr. Zil sesi her zaman olmasa da sadece ara sýra yiyecek verilirken tekrarlanýrsa, bu sefer her sil sesinde aðýz sulanmasý görülebilmektedir. Zil sesi tek baþýna salya salgýlama refleksini baþlatan uyarandýr. Buna güçlendirme denir. Köpek sesle salya salgýlama tepkisi arasýnda baðlantý kurmaya þartlandýrýlmýþtýr. Bu ise, öðrenmenin yalýn biçimidir. Pavlow, þartlý salya tepkisini elde ettikten sonra öðrenmenin hangi koþullarda ve ne kadar süreyle sürdüðüyle ilgilenmiþtir. Köpeðe bir süre yiyecek vermeden zil çaldýðýnda, bir süre sonra zil sesine karþýlýk salya tepkisi azalmaya baþlamýþ ve sonunda hiçbir tepki alýnmamýþtýr.)

Tepkisel þartlanma insan davranýþlarý için son derece önemlidir. Sevmediðimiz bir yiyecek kokusu midemizi bulandýrýr. Taze ekmek kokusu açlýðýmýzý hatýrlatýr. Buradaki uyarýcýlar davranýþýmýzý kontrol etmemize yol açmaktadýr. Ekmek kokusu þartsýz uyarýcý, kokuya karþý gösterdiðimiz tepki ise þartsýz tepkidir. Kýsaca tepkisel þartlanma sonucu davranýþlarýmýz oluþmaktadýr.

nehir
12-27-2007, 19:09
çook güzel açıklanmaış algılama saol..

Kalpsiz_
12-30-2007, 16:20
ALGILAMA VE ÖÐRENME



ALGILAMA

Kavram olarak algýlamayý açýklarsak, duyumlarý yorumlama, onlarý anlamlý hale getirme süreci olarak ifade edebiliriz.

Algýlarýmýz duyumlar üzerine kuruludur; bu durumda duyumlar algýya temel oluþturmaktadýr. Algýlama sadece duyulara baðlý fizyolojik bir süreç deðildir. Uyarýcýlara baðlý olarak yapýlan yorumlar, bunlara verilen önem, kiþinin eðitim düzeyi ve beklentileri, geçmiþte yaþadýðý deneyimler ve öðrenme süreci burada önem arz etmektedir.

Algýlamanýn gerçekleþmesi için kiþi genel uyarýlmýþlýk halinde ve dikkatini çevreye yöneltmiþ olmalýdýr. Ancak bu durumda dahi ayný uyaranýn farklý kiþiler üzerinde farklý algýlama þekillerine dönüþtüðü görülebilmektedir. Bunun nedeni ise kiþiler arasýndaki görüþ ve ilgi alanlarýnda farklýlýklarýn olmasýdýr. Bunun yanýnda algýlamanýn temelinde kiþinin doðuþtan getirdiði yetenekler ve çevresiyle etkileþim sonucu öðrenilen beceriler yatmaktadýr.

Algýlamanýn sürecini seçici dikkat ve gruplama oluþturmaktadýr.

Seçici dikkat sürecinde dýþ dünyada olup bitenler uyarýcýlar aracýlýðý ile algýlanýr. Ancak bu uyarýcýlarýn özelliklerine göre dikkat çekmesi ve algýlanmasý farklýdýr. Uyarýcýnýn renkli, hareketli veya ýþýklý olmasý hemen dikkatimizi çeker, örneðin ýþýltýlý reklam panolarý, yüksek volümlü müzikler buna örnek gösterebilir. Ayrýca kiþinin ilgi alaný da algýda seçicilik oluþturmaktadýr ( aç olan birisinin yemek kokusunu algýlamasý gibi ).

Gruplamada uyarýcýlar duyular tarafýndan derlenip gruplandýrýlýr. Gruplama burada kendi içinde 5’e ayrýlýr:

1. Þekil-zemin algýsý: Þekil, arka yüzeyi oluþturan zemin içinde bir anlam kazanýr. ( Tiyatro oyunlarýnda oyuncular ve konu þekili, dekor ise zemini oluþturur ).

2. Tamamlama algýsý: Burada duyu organlarýnýn tümü uyarýlmaktadýr. Bir nesnenin parça parça görülmesi duyu organlarýmýz tarafýndan tamamlayarak algýlanýr.

3. Yakýnlýk algýsý: Birbirine yakýn olan nesneler gruplandýrýlýr, örneðin tiyatro oyununda oyunu sergileyen oyuncular bir grup olarak algýlanýr, tek tek olarak algýlanmazlar.

4. Devamlýlýk algýsý: Algýsal alanýmýzda bulunan ve ayný yöne giden birimler birbiriyle iliþkili görünürler (Çizgiler).

5. Benzerlik algýsý: Birbirine benzer birimler algýsal bir bütünlük kazanýr ( Bir toplumu veya halký oluþturan kiþiler: çinliler veya üniversite öðrencileri, bir kalabalýk içindeki birbirine benzeyen kadýnlar).

Kortex, gelen duyusal verileri sürekli iþler ve son derece karmaþýk süreçler sonunda bir algýsal ürüne ulaþýr.


Algýnýn özelliklerini algý alaný, þekil ve zemin iliþkisi, hareket algýsý ve derinlik algýsý oluþturmaktadýr.

1. Algý alaný: Belli bir zaman süresi içinde kiþinin çevresine bakýp gördüðü veya o anda duyduklarý kiþinin algý alanýný oluþturmaktadýr.

2. Þekil ve zaman iliþkisi: Bütün algýlamalarda bir þekil ve bir zemin vardýr. Ýlk algýlanan öðe þekil olup bu öðenin arkasýnda duran ve hemen dikkat edilmeyen uyarýcýlar ise zemindirler.

3. Hareket algýsý: Hareketin varlýðý, yokluðu, yönü, miktarý uyarýcýnýn retinadaki (görme sinirinin gözyuvarý içinde daðýlmasýndan oluþan, aða benzeyen, ýþýða duyarlý zar) görüntüsünün hareket özellikleri ile gözlerinin hareketinin birlikte iþlenmesinden doðmaktadýr.(Sinema filmlerinde bir arabanýn içinden çekilen seyir halinde olmasý görüntüleri, arka planda oluþturulan dekor veya manzaranýn hýzla hareket edilmesiyle arabanýn hareket halinde olmasý algýsý verilmektedir).
4. Derinlik algýsý:Nesnelerin gözlemciye olan uzaklýðýna iliþkin algýya derinlik algýsý adý verilir. Görsel algýlamamýz üç boyutludur, örneðin bir kutuya baktýðýmýzda sol ve sað gözümüzün algýlama açýlarý farklýdýr. Beynimiz görüntüdeki bu farklýlýðý derinliði deðerlendirmede kullanýr, böylece oluþan iki farklý boyutlu görüntüyü birleþtirir ve üç boyutlu bir kutu algýlamasýna dönüþtürür.


Algýda deðiþmezlik sürekli deðiþen duyusal girdilere raðmen nesneleri deðiþmeden algýlamamýza denir.

1. Büyüklük deðiþmezliði: Bizden uzaklaþan nesneleri hep ayný büyüklükte görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklýðýnýn bilinmesi büyüklük deðiþmezliðinin korunmasýný saðlar.

2. Þekil deðiþmezliði: Daha önceden þeklini bildiðimiz bir nesneye hangi açýdan bakarsak bakalým hep ayný þekilde görürüz.

3. Parlaklýk deðiþmezliði: Parlaklýk deðiþmezliði, nesnenin üzerine düþen ýþýk miktarýndan baðýmsýzdýr. Örneðin bir kömür parçasý, ay ýþýðýnda da, parlak güneþ ýþýðýnda da siyah olarak algýlanýr.


Algýsal beklentilerde içinde yaþadýðýmýz toplumun örf ve adetleri, kültürümüz ve geçmiþ deneyimlerimiz algýsal beklentilerimizi etkiler.

Örneðin yemek kokusunu alan aç bir kiþi o kokuya doðru yönelirken, tok olan kiþi de uzaklaþmaya ya da ayný duygularla o kokuyu almamaya yönelir.


Algýyý etkileyen olaylar dikkat, hazýrlayýcý kurulum, öðrenme, duyusal yoksunluk, güdü ve duyum ötesi algýdýr.

1. Dikkat: Ýnsanlarýn neyi algýladýklarýnda önemli olan etken dikkattir. Dikkati etkileyen faktörler; þiddet ve büyüklük, kontras durumlar, uyarýcýnýn tekrarý ve hareket eden nesnelerdir.

2. Hazýrlayýcý Kurulum: Bir kiþinin birden fazla uyarýcý karþýsýnda sadece bir uyarýcý çeþidini algýlamasý durumuna denir.

3. Öðrenme: Önceki öðrenmelerimiz þimdiki algýlarýmýzý etkiler. Tabanca; öldürülenin yakýný ve buna meraký olan bir kiþi tarafýndan farklý olarak algýlanýr.

4. Duyusal Yoksunluk: Algýda deðiþiklik, kiþileri normal duyusal yaþantýdan yosun býrakarak meydana getirilir.

5. Güdü: Bir kiþiye inanmak istiyorsak, onun kötü veya yanlýþ taraflarýný görmezden gelebiliriz. Bu þekilde algýlarýmýz güdülerimizden etkilenmektedir.

6. Duyum Ötesi Algý: Olaylarýn bizzat duyu organlarýmýzdan geçmemesi durumunda bu olaylarý yorumlamamýzýn birçok yolu bulunmaktadýr.


Algý yanýlmasý, algýladýðýmýz durum ile gerçekleþen durum arasýndaki farklýlýða verilen addýr.

Bir þekli ya da nesneyi gerçekten olduðundan farklý olarak algýlamamýz, o þeklin içinde bulunduðu algýsal ortamla yakýn iliþkilidir. Bunu yanýnda alýþkanlýklar, korkular ve istekler gibi bir çok etken duyu organlarýmýzýn yanýlmalarýna ve algýlarýn hatalý olmasýna yol açarlar.

Algý yanýlmalarý fiziksel olaylarýn yaný sýra sosyal durumlarý, insan davranýþlarýný da içermektedir. Dýþtan gelen bir uyarýnýn yanlýþ algýlanmasý veya bir ifadeyi gerçek amacýndan saptýrarak yorumlamak algý yanýlmalarýna bir örnek teþkil edebilir.

(Halüsinasyon ise bireyin akýl saðlýðýnda bir dengesizliði iþaret eder. Burada algýlamayý meydana getirecek hiçbir uyarýcý yoktur ve hayal ürünüdür).

Sosyal Algýlama bir bireyin diðer bireyleri algýlayýþ biçimi olup; yanlýþ ya da saptýrýlmýþ algýlarýn neden olduðu basmakalýp yargý ve hale etkisinden arýndýrýlmasý anlamýndadýr. Davranýþlarýn nedenini anlamak için bireyin o sosyal durumla ilgili algýlamasý ve yorumu üzerinde durulur.

1. Ýnsanýn Algýlanmasý: Ýnsanýn sinir sistemi ve duyu organlarý çevreden aldýklarý uyaranlarý beyne göndeririler; bu uyaranlar beyinde iki yönlü deðerlendirilir: birincisi yaþantýnýn kendisinin, ikincisi ise bu yaþantýnýn iyi ya da kötü olarak deðerlendirilmesidir. Bilim adamlarýna göre insanlarýn hakkýndaki kalýcý ilk izlenim, karþýlaþma anýndaki ilk 30 saniye içinde oluþur ve bu nedenle insanlarýn birbiri hakkýndaki deðerlendirme için son derece önemlidir.

2. Ýlk Ýzlenim: Karþý karþýya gelen iki kiþi arasýndaki ilk etkileþim, iletiþim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Herhangi bir insanla ilk karþýlaþmamýzda ilk dikkati çeken, karþýmýzdakinin dýþ görünüþü, gülümsemesi, mimikleridir. Daha sonra kiþinin davranýþlarýný gözlemlemeye baþlarýz (Konuþmasý, ses tonu, hareketleri). Kiþi hakkýnda edindiðimiz algýsal bilgiler, onun hakkýnda bir düþünce oluþmasýna neden olur. Ýlk verilen olumlu ya da olumsuz yargý kiþinin diðer özelliklerinin kapsamýný veya algýlama yönünü belirler.

3. Beden Dili: Ýnsanlar baþkalarý ile iletiþim kurarken konuþma, konuþmada vurgu ve yüz ifadesi (mimik) ile iletiþimi saðlarlar. Araþtýrmalara göre etkili bir iletiþimde vücut hareketleri %55, konuþmadaki ses tonu, vurgu ise % 38, kullanýlan kelimelerin ise sadece % 7 oranýnda etkili olduðu saptanmýþtýr.

Ýlk izlenimde kiþinin fiziki özelliklerinin yaný sýra bedensel duruþu, mimik, bakýþlarý, baþ hareketleri, gözlerinin ve dudaklarýnýn hareketleri, vs. beden dili olarak karþýmýzdakinin gerçek niyeti hakkýnda bazý ipuçlarý verebilir. Ýlk izlenimin oluþmasýnda insanla, karþýsýndakini bir bütün olarak algýlarlar, bu esnada her bir bilginin deðerlendirilmesini belli bir çerçeve içinde yaparlar. Kiþinin karþýsýndaki hakkýnda olumlu izlenime sahip olmasý bu izlenimin kalýcý olduðu anlamýna gelmez. Olumlu bir izlenimin olumsuza dönmesi son derece kolaydýr. Buna göre olumsuz izlenimler olumlu izlenimlere nazaran daha kalýcý etki yapmaktadýr.


Doðru deðerlendirme

Algý ve düþünce kiþiden kiþiye farklýlýk göstermektedir. Ýnsanlar gözle görülebilir dýþ özellikleri oldukça doðru bir þekilde algýlayabilirler. Sosyal statü ve bir grup içindeki hiyerarþi; bireyin kendisini içinde algýlayýþý, grubun yapýsý ve insanlarýn toplumsal konularýný beden dilleri ile yansýtmalarýndan anlaþýlýr. Örneðin bir gencin omuz silkmesi veya el sallamasý arkadaþlarý tarafýndan ilgisizlik veya isteksizlik olarak algýlanabilirken, ayný davranýþýn ebeveynleri veya öðretmenleri tarafýndan saygýsýzlýk olarak algýlanabilmektedir. Bu yanlýþ anlamanýn nedeni bireylerin sahip olduklarý rol ve statülerin farklý olmasýdýr.

Baþka insanlar hakkýndaki yorumlarýmýzý etkileyen bir diðer unsur ise beklentilerimizdir. Bir kimsenin söz ve hareketlerini yorumlarken o kiþi hakkýnda sahip olduðumuz bilgilere dayanarak bir takým beklentilerimizin etkisi altýnda kalýrýz.


Empati Geliþtirme, insan iliþkilerinde karþýsýndaki kiþiyi anlamayý ve onunla olumlu bir iliþki geliþtirmeyi kolaylaþtýran en önemli faktörlerden biridir.

Empati ayný zamanda ‘sosyal duyarlýlýk’ veya ‘özdeþleþme’ gibi terimlerle de ifade edilmektedir. Baþkasýnýn gözleriyle görebilmek, kulaklarýyla duyabilmek ve kalbiyle hissetmek sosyal bir yaþamýn varlýðý için þarttýr. Empatik anlayýþa sahip bir kiþi, kendini karþýsýndakinin yerine koyarak onun ne gibi düþüncelere ve duygulara sahip olduðunu hissetmeye ve onu anlamaya çalýþýr; yani aynalama yapar.

Bu anlayýþ, baþka bir kiþi ile bir tür duygu ortaklýðý, insaný doðru algýlayarak insan iliþkilerinin olumlu geliþmesinde en temel noktadýr. Karþýsýndakini düþünen bir insan onun duygu ve düþüncelerini, problemlerini anlamak ve paylaþmak ister. Kendini karþýsýndakinin yerine koyan insan, karþýsýndakini üzecek, kýracak veya rencide edecek davranýþlardan kaçýnýr. Ayný durum kendi baþýna geldiðinde ne kadar acý duyup üzüleceðini bilir. Ýnsanlar empati yaptýklarý sürece bulunduklarý ortamda huzursuzluk ve çatýþmalar da ortadan kalkar. Birlik ve beraberlik sonucu bencil davranýþlar ve kýskançlýklar azalýr, yardýmlaþma ve iþ birliðinin artmasý sonucu sempati geliþerek verim artar.

Empati, sempatinin baþlangýç yolu olup, bireyler arasý iliþkilerin olumlu olmasý için katkýda bulunur. Sempati, yalnýzca özdeþleþmenin kýsmi bir ifadesidir.
ÖÐRENME

Öðrenme Kavramýnda üç önemli öðe bulunmaktadýr:

1) Öðrenme davranýþta bir deðiþikliktir.

2) Tekrar ya da yaþantý sonucu meydana gelen bir deðiþikliktir.

3) Öðrenme adýný alabilmesi için deðiþikliðin oldukça devamlý olmasý gerekmektedir, yani uzun süre devam etmelidir.


Öðrenme Kuramlarý, Davranýþçý Öðrenme Kuramlarý, Biliþsel Öðrenme Kuramlarý ve Sosyal Öðrenme Kuramlarý diye üçe ayrýlýr.

Davranýþçý Öðrenme Kuramlarý:

Tepkisel Þartlanma: Öðrenilmiþ davranýþlar olarak adlandýrýlan davranýþlarýn yanýnda insanýn davranýþ türlerinden birisi de doðuþtan getirdiði refleks adý verilen öðrenilmemiþ davranýþlardýr. Refleks tepkilerinin öðrenme ile deðiþtirilmesi anlamýna gelen tepkisel þartlanma ilk olarak Rus bilim adýmý Ivan Pavlow tarafýndan ele alýnmýþtýr. (Pavlow’un köpeklerle yaptýðý deneyinde, köpeðin aðzýnýn sulanmasýna sebep olan yiyecek maddelerini þartsýz uyarýcý, gýda maddesini gören köpeðin aðýz salgýlarýnýn artmasýný þartsýz tepki, deneyde zilin çalmasýný þartlý uyarýcý, sadece zil sesini duyan köpeðin salyalarýnýn artmasýný ise þartlanmýþ tepki olarak deðerlendirmiþtir. Bu deneyde eðer köpeðe yiyecek verilirken zil sesine son verilirse bir müddet sonra sadece zil sesiyle aðzýnýn sulanmasý kaybolmaktadýr. Zil sesi her zaman olmasa da sadece ara sýra yiyecek verilirken tekrarlanýrsa, bu sefer her sil sesinde aðýz sulanmasý görülebilmektedir. Zil sesi tek baþýna salya salgýlama refleksini baþlatan uyarandýr. Buna güçlendirme denir. Köpek sesle salya salgýlama tepkisi arasýnda baðlantý kurmaya þartlandýrýlmýþtýr. Bu ise, öðrenmenin yalýn biçimidir. Pavlow, þartlý salya tepkisini elde ettikten sonra öðrenmenin hangi koþullarda ve ne kadar süreyle sürdüðüyle ilgilenmiþtir. Köpeðe bir süre yiyecek vermeden zil çaldýðýnda, bir süre sonra zil sesine karþýlýk salya tepkisi azalmaya baþlamýþ ve sonunda hiçbir tepki alýnmamýþtýr.)

Tepkisel þartlanma insan davranýþlarý için son derece önemlidir. Sevmediðimiz bir yiyecek kokusu midemizi bulandýrýr. Taze ekmek kokusu açlýðýmýzý hatýrlatýr. Buradaki uyarýcýlar davranýþýmýzý kontrol etmemize yol açmaktadýr. Ekmek kokusu þartsýz uyarýcý, kokuya karþý gösterdiðimiz tepki ise þartsýz tepkidir. Kýsaca tepkisel þartlanma sonucu davranýþlarýmýz oluþmaktadýr.