PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Büyüme sert fren yaptı, iş dünyası endişeli


ALONE53
12-16-2008, 09:57
Büyüme sert fren yaptı, iş dünyası endişeli
Küresel kriz, Türkiye ekonomisini de yavaşlattı. ABD, Japonya ve Avrupa Birliği ekonomilerinin durgunluğa girip küçülmeye başlamalarının ardından Türk ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde adeta durma noktasına geldi.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=770733&title=buyume-sert-fren-yapti-is-dunyasi-endiseli
Temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan dönemde gayri safi yurtiçi hasıla yüzde 0,5 ile 2002 yılı başından beri en düşük büyüme hızını kaydetti. Bu yılın dokuz aylık büyüme rakamı ise yüzde 3 olarak belirlendi. Büyümenin üçüncü çeyrekte yüzde 0,75 olmasını bekleyen ekonomistler, ekim-aralık dönemini kapsayan dördüncü çeyrek rakamlarının negatif çıkmasına kesin gözüyle bakıyor. Açıklanan rakamları 'endişe verici' diye nitelendiren iş dünyası, hükümetin ekonomik paketi daha fazla geciktirmemesi gerektiğini belirtiyor.

Yurtiçi hasıla yılın ilk dokuz ayında sabit fiyatlarla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 77 milyar 547 milyon YTL oldu. Üçüncü çeyrekte sabit fiyatlarla GSYH yüzde 0,5 artarak 27 milyar 934 milyon yeni lira olarak gerçekleşti. Cari fiyatlarla ise dokuz aylık GSYH 731 milyar 277 milyon, üçüncü çeyrekte 266 milyar 474 milyon yeni lira olarak belirlendi. Sabit fiyatlarla milli gelirde üçüncü çeyrekte yaşanan 0,5'lik artış, geçen dönemlere göre büyük bir gerilemeye işaret etti. Çeyrekler itibarıyla geçen yıl sabit fiyatlarla milli gelir gelişme hızları sırasıyla yüzde 8,1, yüzde 4,1, yüzde 3,3, yüzde 3,6 olmuş, bunun sonucunda 2007'de büyüme hızı yüzde 4,6 olarak gerçekleşmişti. Bu yılın ilk çeyreğinde sabit fiyatlarla yüzde 6,7 gelişme hızı gösteren GSYH'de ikinci çeyrekte bu oran yüzde 2,3'e inmişti. TÜİK, 2008'in ikinci çeyreği için yüzde 1,9 olarak açıkladığı büyümeyi yüzde 2,3 olarak revize etti. OECD Genel Sekretesi Angel Gurria, dün İstanbul'da yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 2008 GSYH büyümesinin yüzde 3,3-3,5 aralığında olabileceğini, büyüme rakamının 2009'da ise yüzde 1,6 veya daha aşağısında beklendiğini söyledi. IMF de ekim ayında Türkiye'nin bu yıl yüzde 3,5, gelecek yıl ise yüzde 3 olmasını tahmin ettiklerini açıklamıştı. Türk iş dünyası temsilcileri, gelecek yıl büyümede yüzde 2'lik bir rakamın yakalanmasının bile başarı sayılacağını, ABD ve AB ekonomilerinin sıfır ya da eksi büyüme göstereceği 2009'da, artıda kalmanın bile önemli olduğunu düşünüyor. Hükümetin büyüme için en son öngörüsü 2009 için yüzde 4 civarında bulunuyor. Ancak IMF ile anlaşma sürecinde bu öngörünün aşağı yönlü revize edilmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Birimi'ne göre, üçüncü çeyrek büyümesi, dünyadaki gelişmelerden Türkiye'nin çok fazla etkilenmediği bir dönemi yansıtıyordu. Ekim ayı ile birlikte hem tüketim hem yatırım tarafındaki öncü göstergeler ciddi düşüşler olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, 2008'in dördüncü çeyreğinde iç talebin büyümeye katkısı eksi yüzde 5 seviyelerine kadar gerileyebilir. Bu gerileme, ihracattaki daralmaya rağmen ithalatın daha hızlı daralması ile bir miktar dengelenecek. Banka, ekim-kasım ayı öncü göstergelerine göre, dördüncü çeyrek büyümesinin eksi yüzde 2-3 arasında, 2008 büyümesinin ise yüzde 1,5-2,0 arasında olacağını hesaplıyor. Üçüncü çeyrek büyüme verilerini "Pek iç açıcı değil" sözleriyle yorumlayan Royal Bank of Scotland ekonomisti Timothy Ash, şunları dile getirdi: "Rakamlar, 2009 için verilen yüzde 4'lük resmi büyüme tahminleriyle pek uyuşmuyor. Tahminlerimiz reel GSYH büyümesinin dördüncü çeyrekte eksi olacağı ve 2009'da da tüm yıl için ekside olabileceği yönünde. Merkez Bankası zaten fiyatlanan yeni bir faiz indirimi için büyüme verilerini dikkate alacaktır." ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren ise rakamların, 4. çeyrek için negatif büyüme beklentilerini teyit eder nitelikjte olduğuna dikkat çekerek "Hatta önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde de iyileşme için bir neden görünmüyor. Ekonomide çok ciddi bir yavaşlama bekleniyor. Büyüme, daha kötü bir sürpriz yapma eğiliminde." dedi.

Tarım ve bankacılık destekledi

Sektör bazında tarım kalemi üçüncü çeyrekte yüzde 2,2, madencilik yüzde 3,9, elektrik üretim ve dağıtımı yüzde 4,1 artarken; inşaat yüzde 4,3, ticaret yüzde 1,8, imalat kalemi ise yüzde 1,1 daralma gösterdi. Büyüme hızında en fazla düşüş görülen sektör, yüzde 4,3 ile inşaat oldu. Büyüme hızı en fazla artan sektör ise yüzde 7,3 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri olarak belirlendi. Dokuz aylık dönemde bakıldığında; inşaatta yüzde 1,1 küçülme; imalatta yüzde 3,2, ticarette yüzde 3,6, tarımda yüzde 0,7 büyüme görüldü. Yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının yurtiçi tüketimi üçüncü çeyrekte cari fiyatlarla 190 milyar 732 milyon YTL oldu. Dokuz aylık dönemde yurtiçi tüketim 535 milyar 463 milyon yeni lira olarak gerçekleşti. Dokuz aylık dönemde gıda, içki ve tütüne 140,6, giyim ve ayakkabıya 32,5, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlara 105,2, mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetlerine 40,6, sağlığa 21,5, ulaştırma ve haberleşmeye 94,8, eğlence ve kültüre 21,2, eğitime 6,9, lokanta ve otellere 33,1, çeşitli mal ve hizmetlere 39,1 milyar YTL harcandı. TSKB Ekonomisti Başar Yıldırım'a göre, büyümeyi destekleyen en önemli kalem tarım ve mali kuruluşlar. Sanayi kaleminin ise olumsuz katkısı var. Konut kaleminde küçülme var, büyümeye eksi 0,3 katkı sağlamış. İnşaat aslında büyümeyi yukarı bile çekebilirdi. Öte yandan küresel durgunluk özel tüketimde hissedilmeye başlanıyor. Özel tüketim, inşaat ve ticaret büyümeyi ciddi anlamda aşağı çekmiş. Özel tüketim 26 çeyrek dönemdir pozitif katkı sağlayan bir kalemdi. ING Bank Baş Ekonomisti Dağdeviren ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Tarımda bir sürpriz düşünüyorduk. İlk yarı yıl çok kötüydü, ikinci yarıyıl toparlanma şart görünüyordu. Ama bu gerçekleşmedi. İnşaat daha gecikmeli yansıyor. İmalat rakamları şaşırtıcı değil. Tüketimde sınırlı da olsa kısmi bir iyileşme vardı. Ancak bu büyüme rakamlarına yansımamış. Özel yatırımda çok ciddi bir düşüş var. Kamu destekleyici yönü üstlenmiş görünüyor. Kamu harcamaları artmış, ama Türkiye'de kamu harcamalarının etkisi sınırlı." Ekonomi Servisi

[İŞ DÜNYASI NE DİYOR? ]

Sigorta primi ve muhtasarlar İşsizlik Fonu'ndan karşılansın

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi: Dünya ekonomilerindeki gidişat iyi değil. Büyüme son çeyrekte daha aşağı inebilir. Firmalar finansmana erişim noktasında rahatlatılmalı. Hükümet ve Merkez Bankası Eximbank kaynaklarının artırılması yönünde adım attı. Ancak yeterli değil. Sosyal güvenlik primleri ve muhtasarlarını düzenli ödeyen firmaların, işçi çıkarmamaları kaydıyla önümüzdeki yılki sosyal güvenlik primleri ve muhtasarlarının yüzde 25'lik bölümü işsizlik sigortası fonundan karşılanmalı.

Türk malı tüketimine özen gösterilmeli

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rıza Nur Meral: Global kriz tesirini göstermeye başladı. Yılın son çeyreğinde büyüme sıfır olabilir. 2009 için bir dizi tedbir alınması gerekiyor. Özellikle iki şey yapılmalı. Ulaştırma ve altyapı başta olmak üzere ithal katma değer oluşturmayan yatırımlara destek verilmeli. Bu sayede işsizliğin de bir miktar önüne geçilecektir. Bir diğeri ise yerli malı kullanımına özen gösterilmesi. Tüm tüketim mallarında 'Made in Turkey' damgasını aramamız lazım. Bugünün çocuk ve gençlerinin gelecekte iş bulabilmesi için yerli malı kullanımı şart.

Aylarca süren paket olmaz, acil tedbirler hayata geçsin

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu: Ekim ve kasım aylarında ihracatta yaşanan düşüş sebebiyle büyüme 2008'in son çeyreğinde de düşük çıkabilir. Göstergelerin hafife alınmaması lazım. Hükümet iş dünyası ve sanayicileri çağırıp alınacak tedbirler konusunda görüş alışverişinde bulunmalı. Oturup beklemekle olmaz. Gün geçtikçe ateş yükseliyor. İhracat başta olmak üzere sanayide hangi tedbirler alınacaksa bir an önce devreye sokulmalı. Aylarca süren paket olmaz. Acil tedbirler bir an önce ortaya konulmalı.

Sanayiciye gözümüz gibi bakmalıyız

Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak: Türkiye'nin en önemli meselesi büyüme. Ülke olarak birlik beraberlik içerisinde olmalıyız. Sanayiciye gözümüz gibi bakmalıyız. Altı yıldır güzel bir başarı hikâyemiz var. Ancak dünyada yüzde 1 büyümenin öngörüldüğü bir dönemde Türkiye'nin de bundan nasibini alması normal.