PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ergenekon davası salona sığmadı


kelebek35
10-21-2008, 09:44
Ergenekon terör örgütü, hâkim karşısına çıktı. Gözler Silivri Cezaevi'ne çevrilirken, ilk duruşmaya ilginç bir sabotaj girişimi damgasını vurdu. Tutuklu sanıkların yandaşları, Hakim Köksal Şengün başkanlığındaki mahkeme heyetini içeriden ve dışarıdan engellemeye çalıştı. Atatürkçü Düşünce Derneği ve İşçi Partisi'ne mensup eylemciler, cezaevi önünde demir sopalı bayraklarla protesto gösterisi düzenledi. Kampüs girişinde taşlı sopalı barikat kuran bu grup, davayı destekleyen sivil toplum kuruluşlarını da engelledi. İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel'in, grubu, "Ne duruyorsunuz, gidin görü- nün." diyerek tahrik etmesi dikkat çekti. Duruşma ise salon tartışmaları altında başladı. Yer darlığı yüzünden (130 metrekare) sınırlı sayıda basın mensubunun izleme imkânı bulduğu dava adeta avukat akınına uğradı. Özellikle Perinçek'in avukatları salonda gerginlik çıkardı. Perinçek ise dosyasının Yargıtay Başsavcısı'na gönderilmesini istedi: "Zaten umursamıyor."
Ergenekon davasına 2 gün mola


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/ergenekon.jpg Ergenekon davasının ilk duruşması dün Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde yapıldı. 46'sı tutuklu 74 sanığın katıldığı duruşmaya, sanık avukatlarının reddi hâkim talebini incelemek ve mahkeme salonunun yeniden tanzimi için 23 Ekim tarihine kadar ara verildi.
Yüzyılın davasına ev sahipliği yapan Silivri'de hareketlilik sabahın ilk ışıklarıyla başladı. Davanın görüleceği duruşma salonunun bahçesi 08.00 itibarıyla açıldı. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu sanıkların yargılanacağı davanın ilk duruşması 10.25 sularında başladı. Duruşma salonunda, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek ve İP'li sanıkların avukatı Mehmet Cengiz, suç faaliyeti olarak sözü edilen eylemlerin parti faaliyetleri olduğunu ifade ederek, mahkemenin dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirmek ve göndermekle görevli olduğunu savundu. Avukatının ardından söz alan Doğu Perinçek, parti kapatma davasına konu olabilecek suçlar ile ceza hukuku alanına giren suçların birbirinden ayrılması gerektiğini ifade etti; "Bir parti suç örgütüne dönüşünce kapatılır. Öyleyse bu bir kapatma davasıdır. Siz buna bakamazsınız. Sizin yetkinizde değildir." İşçi Partili bazı sanıkların davanın Ankara'da görülmesi yönündeki talebine bir başka sanık Behiç Gürcihan tepki gösterdi: "Bu talebe itiraz ediyorum. Bir an önce yargılamanın başlamasını istiyorum."
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz'in avukatı Kadir Kartal, mahkeme heyeti üye hakimlerinden Sedat Sami Haşıloğlu'na güvenleri olmadığını belirterek, davadan çekilmesini istediklerini söyledi. Bu hakimin soruşturma sırasında tutuklamaların yüzde 40'ını yaptığını öne süren Kartal, Haşıloğlu'nun yerine başka birinin görevlendirilmesini, ayrıca davaya giren 2 cumhuriyet savcısının da değiştirilmesini istedi. Kartal, Danıştay saldırısında hayatını kaybeden Mustafa Özbilgin'den 'şehidimiz' diyerek bahsetti. Kemal Kerinçsiz de reddi hakim taleplerinin kabul edilerek, Hakim Haşıloğlu'nun davadan çekilmesi gerektiğini savundu. Sanık Hayrettin Ertekin de üye hakim Haşıloğlu'nun reddine ilişkin dilekçesini avukatının mahkemeye sunacağını belirtti. Duruşmada tutuklu Muzaffer Tekin de söz aldı. Tekin, 17 aydır tutuklu olduğunu söyleyerek, "Sanal bir örgüt yaratıldı. Ben bu örgütün yöneticisi olarak suçlanıyorum, ama örgütümü bilmiyorum. Siyasi komplo. Danıştay saldırısıyla da Cumhuriyet'in bombalanması olayıyla da ilgim yok. Bizler terör örgütü değiliz. Cinayet de işlemedik.'' diye konuştu. Duruşmaya sanık ve avukatların talepleri değerlendirilmek üzere saat 16.25'te ara verildi. Aranın ardından mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlarının üye hakim ve mahkemenin tamamının reddedilmesiyle ilgili taleplerinin incelenmesini, diğer taleplerin de bu inceleme tamamlandıktan sonra değerlendirilmesini kararlaştırarak, duruşmanın 23 Ekim Perşembe gününe ertelenmesine karar verdi.
'Ben canımla uğraşıyorum sen ne konuşuyorsun?'
Katılımcıların çokluğu nedeniyle tutuklu sanıkların bazıları çektikleri güçlüklerden bahsederek salondaki fizikî şartları eleştirdi. Muzaffer Tekin'in avukatı, adil yargılama haklarını istediklerini belirterek, duruşma salonunda kimin konuştuğunun bile anlaşılamadığını iddia etti. Bu sırada tutuklu sanıklardan biri ayağa kalkarak, "Ben canımla uğraşıyorum. Sen ne konuşuyorsun?'' diyerek tepki gösterdi. Sanık, yanındakiler tarafından yatıştırıldı. Avukatlar bu şartlarda yargılama yapılamayacağını savundu. Avukatlardan birinin, "Burada müvekkilimi nasıl savunabilirim." demesi üzerine, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Buraya gelip savunma yapabileceksiniz.'' şeklinde konuştu.
Samanyolu ekibine çirkin saldırı


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/samanyolu.jpg Televizyoncular, yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı için eylemcilerin hışmına uğradı. Ergenekon davasını protesto eden bir grup, Samanyolu TV ve Kanal 7 ekibine saldırdı. İki televizyonun canlı yayın ekipleri, Tuncay Özkan'ın fotoğrafını taşıyan grup tarafından engellendi. Bariyerleri geçen grup, muhabire küfürler etti, fiili saldırıda bulundu. Canlı yayınların yapıldığı stantlara giren eylemciler, muhabirlere zor anlar yaşattı.
İlhan Selçuk, duruşmaya katılmadı


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/ilhanselcuk.jpg Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ile İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, sağlık durumlarını gerekçe göstererek ilk duruşmaya katılmadı. Selçuk'un sağlık durumuna ilişkin doktoru tarafından hazırlanan rapor, basın mensuplarına dağıtıldı. Raporda, "Kalbinin enjeksiyon fonksiyonunun (kasılma gücü) yüzde 30 (orta-ileri disfonksiyon) civarında olup tıbbi yönden kontrollerine devam edilmektedir. Bu nedenle aşırı fiziksel ve emosyonel stresten kaçınmasında yarar vardır.'' denildi. Bu arada Ferit İlsever'e ilişkin Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden verilen Doç. Dr. Altan Kır imzalı raporda ise İlsever'in 12 Ekim 2008'de 3. Göğüs Cerrahisi Servisi'ne yatırıldığı, ertesi gün akciğer rahatsızlığı nedeniyle operasyon geçirdiği ve halen tedavisinin sürdüğü belirtildi. Selçuk ve İlsever'in avukatları, sağlık sorunları nedeniyle müvekkillerinin ilk duruşmaya katılamayacaklarını bildirdi.
25 canlı yayın aracı kuruldu
Davaya yurtdışından da basın kuruluşları büyük ilgi gösterdi. Onlarca yabancı gazeteci asrın davasını takip etti. Dava nedeniyle çeşitli basın kuruluşlarına ait yaklaşık 25 canlı yayın aracı yerleşke karşısında konuşlandı. Davanın ilk duruşması, Silivri Cezaevi önünde bazı gruplarca protesto edildi. Atatürkçü Düşünce Derneği, İşçi Partisi, Türkiye Gençlik Birliği üyeleri ve Cumhuriyet gazetesi okurlarının da aralarında bulunduğu grup destek için cezaevi önüne geldi.
800 sayfalık savunma hazırlamış


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/kemal.jpg Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu, yargılanacağı adliyedeki duruşmaya katılmak için sabah saatlerinde Silivri'ye geldi. Yerleşkeye gelişi sırasında basın mensuplarının sorusu üzerine Alemdaroğlu, "Anayasaya, yasalara ve yüksek yargı organlarının kararlarına uygun uygulamalar yaptık. Bundan ötürü suçlanıyorsam, ülke yöneticileri bunu düşünsün.'' şeklinde konuştu. Savunmasının 800 sayfa olduğunu anlatan Alemdaroğlu, mahkeme çıkışında ise, "Burada bize Çin işkencesi yapılıyor. Yargılama salonu İstanbul'a uzak. Tuvaletlerinde el kurulanamıyor." dedi. Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ni, Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına müdahale etmekle suçladı. Perinçek, "Anayasa'daki parti kapatma ile bireysel suçların birbirinden ayrılması gerekir. Siz bu davaya bakamazsınız. Anayasa Mahkemesi'nin görevine tecavüz edemezsiniz. Ben bu konunun uzmanıyım." şeklinde konuştu.
Mustafa Özbilgin'in oğulları da davayı izledi


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/ozbilgin.jpg Danıştay'a yapılan saldırı sonrası hayatını kaybeden Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in oğulları Serkan ve Gökhan Özbilgin de Ergenekon duruşmasını izlemek üzere duruşma salonuna geldi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Danıştay saldırısı davasında hem müdahil hem de avukat olarak yer alan Gökhan Özbilgin, Ergenekon duruşmasında 'izleyici' olacaklarını söyledi. Özbilgin, davaya müdahil olup olmayacakları yönündeki soru üzerine kararını daha sonra vereceğini söyledi. Danıştay saldırganı avukat Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan da duruşmayı izlemek için Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ne geldi.
[HABER İZLENİM - ALİ AKKUŞ] Bayrağı bile demir sopası için taşıyorlar


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/izlenim.jpg Davanın nerede görüleceği aylar öncesinden belliydi. İlgili taraflar tüm hazırlıklarını yapmıştı. Daha ilk günde yaşanan aksaklıklar, bazılarının işini tam yapmadığını gösterdi. Birileri sanki zafiyet görüntüsü oluşsun istiyor. Mahkeme salonuna girişte yaşanan karmaşa ve cezaevi dışındaki arbedeyi görenler 'Güvenlik nerede?' diye sormadan edemedi.
Ergenekon zanlıları 'kaos ortamı' oluşturacak eylemlerde bulunmakla suçlanıyor. Dün, Silivri Cezaevi'nin dışında bunu görmek mümkündü. Özellikle İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in adamları mahkeme salonunun içinde ve dışında ortamı germek için ellerinden geleni yaptı. Özellikle dışarıda kalanlar kendilerinden farklı gördükleri herkese sözlü ve fiili saldırıda bulundu. Davanın en hazırlıklı grubu olduklarını gösterdiler. Hepsi ellerinde bayraklarla gelmiş. Ancak bayrakları bağladıkları sopaların kalınlığı ve birçoğunun demir oluşunun sebebi, ilerleyen dakikalarda anlaşılabildi. Öğle saatlerine doğru duruşmayı takip etmek için gelen 'Ergenekon karşıtı' grupları gören İP'liler, bayrakları çıkarıp sopalarla dolaşmaya başladı. Bu durum bir süre sonra güvenlik güçlerinin de dikkatini çekmiş olmalı ki, iki grup arasına 10 kadar jandarma dikildi.
Cezaevine gelenler güvenlik olarak sadece 'Jandarma Trafik'i gördü. Onlar da gelen ve gidenleri el işaretiyle yönlendirdi. Bayrak kamuflajlı demir sopalarla gelenler, ellerini kollarını sallaya sallaya geçti eylem yerlerine. Bazı televizyonların canlı yayın stantları basıldı. 'Ergenekoncular hak ettikleri cezayı alsın' diyen gazetelerin araçları yumruklandı.
Silivri Cezaevi dün çok yoğundu. Diğer mahkumlar için de görüş günüydü. Yakınlarını görmeye gelen insanlar, yanlışlıkla Ergenekon davasının kalabalığı içinde bekledi uzun süre. Kuyrukta kimler yoktu ki?.. Sanık Kemal Alemdaroğlu, Yaşar Okuyan, CHP'li Şahin Mengü bunlardan bazıları. Avukatlar, tutuksuz sanıklar ve gazetecileri aynı kapıdan içeri almak isteyince karmaşa kaçınılmaz oldu tabii.
Dikkatimizi çeken ayrıntılardan biri de faili meçhul cinayete kurban giden bazı isimlerin gündeme gelmesiydi. Ergenekonculara destek için gelenler yüksek sesle yoklama yaptı. 'Turan Dursun, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu' isimlerini söyleyip hep beraber 'burada' dediler. İddianameye göre, faili meçhul cinayetleri bu örgüt işledi.
Bu dava Türkiye için bir temizlik davası. Her ne kadar sanık Kemal Alemdaroğlu, mahkeme salonunu eleştirirken 'elimizi kurulayacak yer bulamadık' dese de aldırmamak gerekiyor. Kurulamak için önce yıkamak lazım! Mahkeme, elleri kirli olanların temizlenmesi için büyük bir fırsat.
[İZLENİMLER]

USAK Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner: Canavar, kuyruğundan yakalandı
Bu dava, ülkenin kalbini ve beynini esir alan virüsten arınma sürecinin başlangıcıdır. Türkiye, ilk kez bu korkunç canavarı kuyruğundan yakaladı. Ama güçlü durmazsa mağlup olabilir. Bu, bir çete davası olarak görülmemeli. Bu, Türkiye'yi esir almaya çalışan yarım asırlık bir zihniyet meselesidir. Türk toplumunun kaderini belirleyecek olan bu davada savcı ve hakimlerin yanı sıra özellikle hükümet, güvenlik kurumları, medya, sivil toplum kuruluşları ve muhalefetin dik durması gerekir.
Mehmet Altan (Star Gazetesi): Türkiye'de bir ilk yaşanıyor
Hayati bir dava. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ilk defa, Türkiye'de bu anlamda illegal, halk iradesine karşı silahlı bir anlayışın çok etkili ve yetkili sanıkları tutuklanıp mahkeme önüne çıkarıldı. Demokratik bir ülkede zaten böyle bir şey olmaz. Bizde çok rahat adam da öldürüyorlar, bomba da atıyorlar. Ama bu noktada bir mutabakat sağlanırsa sınırlı bir ceza söz konusu olur. Ama bu bile çok önemli.
Oral Çalışlar (Radikal Gazetesi): Dava, demokrasiye hizmet ediyor
Dava hukuka uygun olarak cesaretle yürütülürse, belki de bizim çok acısını çektiğimiz, birçok cinayetin, birçok devlet içi çeteleşmenin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacak. Ama bunun o kadar kolay olmayacağı gözüküyor. Maalesef Türkiye'nin az gelişmiş özürlü bir demokrasisi var. Açılan dava, sürecin demokratikleşme yönünde gelişmesi, birtakım gerçeklerin ortaya çıkarılması için devam etmeli. Bu dava, demokratikleşme yoluna hizmet ediyor.
Orhan Nalın: Çizimi ayakta yaptım


http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/salon.jpg Silivri Cezaevi'nde dün başlayan ve 'Yüzyılın Davası' olarak nitelendirilen Ergenekon duruşmasını Today's Zaman Gazetesi çizeri Orhan Nalın da takip etti. Diğer basın mensupları gibi erken saatlerde adliyeye gelen Nalın, duruşma anını karikatürize etmek için salondaydı. Duruşmanın ilk bölümünde yaşananları aktaran karikatürist, salonun çok yoğun olduğunu ve kendisinin bile çizimi içeride tamamlayamadığını belirtti. Salonu kısa süre inceleyerek kroki çıkaran Nalın, çizimini ancak basın için ayrılan odada gerçekleştirebilmiş. Nalın, "Salonun 300 kişilik olduğunu söylüyorlar, ama ayakta çok sıkışık kaldık. Belediye otobüsü gibiydi." ifadelerini kullandı. Gürkan Tuzlu, İstanbul
İlk duruşmada salon tartışması

Darbecilikle suçlanan 86 sanığın yargılandığı Ergenekon terör örgütü davasının ilk gününde mahkeme salonu tartışması yaşandı. Sanık avukatları, bu kadar önemli bir davanın 130 metrekare büyüklüğünde bir salonda görülmesinin sakıncalı olduğunu ve adil yargılanma yapılamayacağını savundu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün ise salonun tadilattan sonra 66 avukat ve 88 sanığın oturabileceği şekilde düzenlendiğini, ayrıca teknik imkânlar sağlandığını belirterek, davanın burada görüleceğine netlik kazandırdı.
Tarihî davanın ilk duruşmasına salon tartışması damgasını vurdu. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki adliyede görülen davanın duruşmasında, basın mensupları, sanık avukatları ve yakınları ile izleyiciler salona sığmadı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, 'avukatların duruşma salonuna ve kendilerine ayrılan bölüme sığmadıklarının gözlendiğini' belirterek salonu boşalttı. Bunun üzerine bazı sanık avukatları, bu şartlar altında yargılama yapılamayacağını savundu. Şengün ise bunun üzerine, yargılamanın yapılıp yapılamayacağının mahkemenin takdirinde olduğunu belirterek, duruşma salonu içindeki yoğunluğa işaret etti ve kendilerinin de bu durumdan mutlu olmadığına dikkat çekti. Şengün, avukatlara fiilî şartlar ve görüntünün değişik olabileceğini; ancak mahkemeden kuşku duymamaları gerektiğini ifade etti. Mahkeme Başkanı, tahkikat aşamasındayken böyle bir salonun gündeme getirildiğini ve dosyanın büyüklüğü açısından da bu şartlara uygun İstanbul'da başka bir yer bulunamadığını belirtti. Mahkeme heyeti, daha sonra bu şekilde yargılama yapılıp yapılmayacağı hususunda bir karar verilmesi için duruşmaya 13.00'e kadar ara verdi. Duruşmaya gelenlerin dışarı çıkmasının ardından salonun kapısı da kapatıldı.
Mahkemeye Silivri'de devam edilecek
Davanın öğleden sonraki oturumunda, salonun yine dolu olduğu görüldü. Dosyadaki sanık sayısının çokluğu ve güvenlik açısından bu yerleşkedeki adliyede bulunan duruşma salonunun seçildiğini hatırlatan Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmanın başka bir alanda yapılması halinde, yerleşkedeki cezaevinde bulunan tutuklu sanıkların nakillerinde sorunlar yaşanabileceğini, sağlıklarının bozulabileceğini, duruşmanın mevcut salonda yapılmasının devamının kararlaştırıldığını belirtti.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ilk duruşmada yaşanan sorunların ileriki günlerde aşılacağını düşündüğünü söyledi. Şahin, 'Tedbir alınamaz mıydı?' sorusu üzerine, bir davanın nerede görüleceğine, duruşmalarının nerede yapılacağına mahkeme heyetinin karar verdiğini hatırlattı: "Bu dava için Silivri'deki salonunun seçilmemesi durumunda Beşiktaş'ta özel yetkili mahkeme salonlarından biri kullanılacaktı. Bu salonlar ise en fazla 100 kişi kapasiteli. Ancak ben konuyu fazla büyütmeyelim diyorum. Çünkü ilk günün bize yaşattığı bu sorunu ileriki günlerde büyük ölçüde aşacağımızı düşünüyorum."
http://medya.zaman.com.tr/2008/10/21/salon.gif
[DIŞ BASINDA ERGENEKON]

The Times: Susurluk gibi sonuçsuz kalabilir
Derin devletle ilgili Susurluk soruşturmasında ilerleme sağlanamadı. Ergenekon davasının da benzer şekilde sonuçlanabileceğine dair kaygılar var. Zira darbe girişimi iddiası, ordu tarafından soruşturulacak. Hükümet karşıtı gruplar ise Başbakan Erdoğan'ın davayı, muhalif figürlere karşı bir cadı avı olarak kullandığına inanıyor. Ergenekon örgütü, toplumda huzursuzluk çıkarmak ve iktidarın gücünü zayıflatarak ordunun müdahalesini kolaylaştırmak amacında.
The Independent: Demokrasi sınavı
Ergenekon örgütü, Türkiye'nin gelişen demokrasisini on yıllardır gizli faaliyetleriyle sakatladı. Türkiye'de suçlu ve silahlı bu örgütün aydınlanacağına yönelik umutlar var. Geçmişte Türkiye'de derin devlet tarafından yapılan olayların üstü sola yakın laik kesimlerce kapatıldı. Türkiye'nin son yıllardaki en önemli siyasi davası, ülkenin nihayet demokratik gelişimine köstek olan karanlık suç şebekelerini ezebileceği umuduyla açılıyor. Bu, bir demokrasi sınavıdır.
Sydsvenskon - Gelecek için çok önemli
Bir grup ulusalcı, hükümete darbe girişiminde bulunmak suçundan yargılanacak. Yargılanacaklar arasında askerler de var, politikacılar da. Ergenekon'un üyeleri ultra milliyetçi elitten oluşuyor. Davanın iddianamesine göre, bu örgütün amacı, faili meçhul cinayetlerle ve bombalı saldırılarla kaos ortamı oluşturmak. Mahkemenin sonucu, Türkiye'nin geleceği için çok önemli.
The Daily Telegraph - İnsan Hakları İzleme Örgütü davayı alkışlıyor
Ergenekon örgütü, hükümeti yıkmaya ve Türkiye'de kaos ortamı oluşturmaya çalıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ise gelişmelerden memnun ve davayı alkışlıyor. Bu dava Türkiye'ye, yapılan yanlışlardan dolayı güvenlik güçlerinin bile sorumlu tutulabileceğini gösterme şansı verecektir.
RT - Türk Taliban'ı yargılanıyor
Devlet içinde devlet oluşturmaya çalışan yapının temizlenmesine yönelik dava, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine katkı sağlayacak. Afganistan'daki Taliban gibi Türkiye'de ABD tarafından eğitilen Ergenekon örgütü güçlerini ABD'ye karşı konumlandırdı. Komünizmin çok güçlü olduğu dönemde ABD aşırı sağcı gruplara destek verdi. Ancak şimdi ABD ve Ergenekon'un çıkarları çatışıyor.
BBC - Böyle bir dava düşünülemezdi bile
Türkiye'de nadir görülebilecek bir olay. Hem boyutunun çok büyük olması, hem de sanıkların birçoğunun asker kökenlilerden oluşması davayı farklı kılıyor. Ordunun Erbakan hükümetinin devrilmesine neden olmasına bakılırsa bu gelişme birkaç yıl öncesine kadar düşünülemezdi bile.
ZAMAN