kelebek35
08-12-2008, 11:19
Bugün yayınlanan bir röportaj iyibilgi'nin merceğinden kaçmadı. O röportaj 'artık uzlaşma' diyor. Dikkat çeken şey herkesin bu 'uzlaşı şemsiyesi'nin altında buluşması. Geriye bir tek Baykal kalıyor
Anayasa Mahkemesi AKP’nin kapatılmaması yönünde karar verdi. Sonunda herkes AKP’nin oyunundan çıkartılamayacağına tamamen kani oldu. Böylece “hadi ama mızıkçılık yapmayalım, AKP oyundaysa oyunda; artık aynı oyunun oyuncuları olmak noktasında uzlaşalım” gibisinden bir rüzgâr esti. Ve bu rüzgârın karşısında devlet kurumları değil, siyasi partiler değil, sermayedarlar değil, medya değil sadece ve sadece Baykal durdu. Bütün siyasetini mızıkçılığa indirgedi. Dolayısıyla bu sefer de Baykal oyun dışında kaldı; ve bir tek o kaldı…
Gelin Baykal’ın karşı durduğu rüzgârın nasıl estiğini somut örnekler üzerinden bir defa daha hatırlayalım:
Ertuğrul Özkök: (1 Ağustos) Doğan Grubu’nun Gümüşhane'de oldukça modern bir "Çağrı Merkezi" açtığını; merkezin çalışanlarının hepsinin de gayet eğitimli olduklarını; içlerinde türbanlıların da başı açıkların da mevcut olduğunu ve birlikte müthiş bir ahenk içinde çalıştıklarını yazdı. Makalesinin son cümlesiyse şöyleydi: “İnanıyorum ki, geleceğin Türkiye'si bu umut üzerine kurulacaktır.”
Serdar Turgut: (11 Ağustos) Akşam’da “Mesaj alınmıştır, normale dönelim” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yeni Şafak gazetesinden Mehmet Gündem’e Nihat Genç’i SKY Türk’e almakla nasıl da hata ettiğinden yakındığı bir röportaj verdi.
TÜSİAD: 'Yaşanan bütün gerilimlere, toplumsal kutuplaşmayı artıran ve siyasi çatışma ortamına zemin hazırlayan gelişmelere karşın, Türk demokrasisi önemli bir olgunluk sınavını başarıyla tamamladı' dedi.
TOBB: 'Yüce Mahkemenin verdiği karar, büyük milletimizin demokrasiye olan inancının tezahürü olarak kabul edilmelidir' dedi.
Asker kökenli üye Serdar Özgüldür kapatılmasın yönünde oy kullandı.
Bu seneki YAŞ toplantısından hiçbir subay için ihraç kararı çıkmadı…
Ve Deniz Baykal: Anayasa Mahkemesi sorunu çözmemiş, tespit etmiştir. Sorun laiklik sorunudur” dedi.
Ergenekon avukatı olmak konusundaki fikrini de henüz değiştirmedi.
iyibilgi
Anayasa Mahkemesi AKP’nin kapatılmaması yönünde karar verdi. Sonunda herkes AKP’nin oyunundan çıkartılamayacağına tamamen kani oldu. Böylece “hadi ama mızıkçılık yapmayalım, AKP oyundaysa oyunda; artık aynı oyunun oyuncuları olmak noktasında uzlaşalım” gibisinden bir rüzgâr esti. Ve bu rüzgârın karşısında devlet kurumları değil, siyasi partiler değil, sermayedarlar değil, medya değil sadece ve sadece Baykal durdu. Bütün siyasetini mızıkçılığa indirgedi. Dolayısıyla bu sefer de Baykal oyun dışında kaldı; ve bir tek o kaldı…
Gelin Baykal’ın karşı durduğu rüzgârın nasıl estiğini somut örnekler üzerinden bir defa daha hatırlayalım:
Ertuğrul Özkök: (1 Ağustos) Doğan Grubu’nun Gümüşhane'de oldukça modern bir "Çağrı Merkezi" açtığını; merkezin çalışanlarının hepsinin de gayet eğitimli olduklarını; içlerinde türbanlıların da başı açıkların da mevcut olduğunu ve birlikte müthiş bir ahenk içinde çalıştıklarını yazdı. Makalesinin son cümlesiyse şöyleydi: “İnanıyorum ki, geleceğin Türkiye'si bu umut üzerine kurulacaktır.”
Serdar Turgut: (11 Ağustos) Akşam’da “Mesaj alınmıştır, normale dönelim” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yeni Şafak gazetesinden Mehmet Gündem’e Nihat Genç’i SKY Türk’e almakla nasıl da hata ettiğinden yakındığı bir röportaj verdi.
TÜSİAD: 'Yaşanan bütün gerilimlere, toplumsal kutuplaşmayı artıran ve siyasi çatışma ortamına zemin hazırlayan gelişmelere karşın, Türk demokrasisi önemli bir olgunluk sınavını başarıyla tamamladı' dedi.
TOBB: 'Yüce Mahkemenin verdiği karar, büyük milletimizin demokrasiye olan inancının tezahürü olarak kabul edilmelidir' dedi.
Asker kökenli üye Serdar Özgüldür kapatılmasın yönünde oy kullandı.
Bu seneki YAŞ toplantısından hiçbir subay için ihraç kararı çıkmadı…
Ve Deniz Baykal: Anayasa Mahkemesi sorunu çözmemiş, tespit etmiştir. Sorun laiklik sorunudur” dedi.
Ergenekon avukatı olmak konusundaki fikrini de henüz değiştirmedi.
iyibilgi