PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Verimli Ders Çalışma Teknikleri


NOYAN
07-30-2008, 12:04
Verimli çalışma olumlu öğrenmenin meydana getirilmesi olayıdır. Verimli çalışma yolları, bireyin zeka, yaş, genel uyarılmışlık hali ve kaygı durumu ile daha önceki öğrenmelerden yapacağı aktarmalarına göre değişmektedir. Bu nedenle kesinleşmiş bir takım yöntemlerin verilmesi doğru olmaz. Burada olumlu öğrenmeyi sağlayacak ipuçları verilecektir. Kullanılacak yöntem ve yöntemler bireysel özelliklere göre ve birey tarafından seçilmektedir.
1. Öğrenilecek malzemenin türü ve özellikleri:
Bu öğrenme olayı ile yakından ilgilidir. Öğrenen kişi, öğrenilecek malzemeyi değiştirmezse de, malzemeyi kolay ya da zor yapan şeylerin ne olduğunu çözümleyebilir. Bunları öğrenme yöntemine uygulayabilir.
Çevresindeki malzemeden kolayca ayırt edilebilen şeyler çabuk öğrenilir, çünkü ayırt edilebilirlik dikkati çeker, dikkati çeken şey kolayca öğrenilir. Okullarda bu durumu öğretmenin göstermesi faydalı olabilir.
Sözel öğrenmelerde öğrenilecek malzemenin hatırlattıkları ne kadar çoksa malzeme o kadar anlamlı demektir. Daha az nesneyi çağrıştıran kelimeye göre daha kolay öğrenilmektedir. Örneğin; "mutfak" kelimesi içinde bulunan pek çok malzemeyi hatırlattığından, daha az malzemeyi anımsatan "merdiven" kelimesinden kolay öğrenilir. Bu olay öğrenmenin olumlu aktarılmasıdır.
Kavramsal benzerlikleri yüksek olan malzemenin öğrenilmesi kolay olmaktadır. Benzerliğin yüksek olması, bir başkası tarafından hatırlanılması ile öğrenmenin gücünün arttığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra kavramsal benzerliklerle yapılan öğrenmelerden daha başarılı olduğu saptanmıştır.
2. Alıştırma ve alışkanlıklar meydana getirmesi:
Psikoloji ve fizyoloji bakımından alıştırma bir hareketin tekrar tekrar yapılmasından başka bir şey değildir. İlk kez yapılan bir hareket yavaş ve zordur, oysa alıştırma yoluyla hareketlerde çabukluk ve güven sağlandığı gibi hareketi yaparken çekilen sıkıntıda gittikçe azalır. Eğer alıştırmalar sevilen bir şeyin karşıtı olur ve kişi istenilen davranışları büyük bir titizlikle yaparsa o alışkanlığın meydana gelmesi mümkün değildir. Alışkanlıkları daha çok öğrendiklerimizi aktarma işlerinde kullanırız. Bu yüzden öğrenmede alışkanlıkların önemi büyüktür.
3. Öğrenme biçimlerinin, öğrenilecek malzemenin iyi biçimde öğrenilmesi için yapılacak işlemlerin düzenlenmesi, örgütlenmesi:
Sonuçlar hakkında bilgi edinmekte öğrenme için önemlidir. Kendisinin ne kadar hatalı ya da hatasız öğrenmeler yaptığı hakkında bilgi edinen öğrenci çabuk öğrenmektedir.
Okuma ya da anlatma. Tekrar tekrar okumak yerine okumaya ek olarak anlatma yapanların daha verimli öğrenme yaptıkları görülmüştür.
İnsanların bir kısmı gözle, bir kısmı da kulakla daha iyi öğrenme yapar bu her ne kadar kişinin nasıl okuyup dinlediğine bağlıysa da anlatma ya da ezberden tekrara da yer verilmelidir. Kişinin aktif olması öğrenmelerin verimli olmasını sağlar. Okuma durumunda kişi pasif durumda olacağından öğrenenin verimi düşer.
Bütün halinde ya da parçalara bölerek öğrenmenin de verimli öğrenmeye katkısı vardırVerimli çalışma ve öğrenme yolları, öğretmen-öğrenci birlikteliğini ortaya koymaktadır. Öğrenmeye karşı istekli ve öğrenme için gerekli yeteneklere sahip olma, öğrenmede başarıyı etkileyen en önemli faktördür.Ancak, bazı yetenekli öğrencilerin yeterince çaba gösterdikleri halde bekledikleri verimi alamamaktan yakındıkları görülmektedir. Bu durum genelde verimli çalışma yöntemlerini kazanmamış olduklarından ileri gelmektedir. Bu durumda başarı düzeylerini korumak ya da yükseltmek için kişinin verimli ders çalışma yollarını bilmesi, zamanını ve enerjisini en yüksek verim alacak biçimde kullanması gerekmektedir.
Çabanın ve zamanın en ekonomik biçimde kullanılmasının ön şartı çalışma saatlerinin bir programa bağlanmasıdır. Düzenli bir çalışma programı yapmak ve bunu uygulamak başlangıçta kişiye zor gelebilir. Ancak böyle bir uygulamanın devamı, belli saatlerde belli işlerin yapılması alışkanlığının kazanılmasını sağlar. Çalışma zamanı gibi çalışma yerinin de belli olması, verimli çalışma için gerekli koşullardan biridir.
Çalışma ve dinlenme sürelerinin uzunluğu yaşa ve konuya bağlı olmakla birlikte ara vererek çalışmanın her zaman tek parça ve daha yoğun çalışmadan daha iyi sonuç verdiği söylenebilir. Uzun ve tek parça çalışma süreleri, ilgi azalması ve yorgunluğa neden olmaktadır. Kısa ve bitirilmiş iş, kişiyi uzun işten daha çok güdüler. Ayrıca, dinlenme süresinde zihin öğrenilen konuyla meşgul olmaya devam eder. Bu da doğru tepkilerin yerleşmesine, buna karşılık yanlış tepkilerin unutulmasına yardım eder. Bu bakımdan, zaman zaman ara vererek çalışma, yoğun çalışmadan daha etkili bir öğrenmeye olanak verir.

Ders programı nasıl yapılır?
Aşama: Her dersten çalışmanız gereken konuları saptayınız.
Aşama: Çalışmanız gereken dersleri ve konuları, haftanın günlerine bölerek yerleştiriniz.
Aşama: Okuldan geliş zamanı ile uykuya yatış zamanı arasında kalan çalışma sürecinizi hesaplayın.Örneğin: 16:00…………23:00
Bir gün boyunca yemek, dinlenme, okul işleri, varsa hobileriniz, spor, müzik ve benzeri günlük aktivitelerinizden arta kalan sürelerde, yaklaşık olarak 45 dakika çalışma ve 10 dakika ara ile belirlediğiniz konular bitinceye kadar çalışabilirsiniz.
Ders çalışma zamanında en yüksek verimi elde etmek için ,öğrenme seanslarının 45 dakikalık bölümlere ayrılması gerekir. 40 dakika ders çalıştıktan sonra mutlaka 5 dakika çalıştığınız konuları gözden geçirmelisiniz. Her çalışma seansından sonrada 10 dakikalık bir dinlenme arası vermek doğru olur; 10 dakikalık bir dinlenme aralığında beden gevşer, zihin öğrendiklerini sağlamlaştırır.
• Ders nasıl çalışılmaz ?
Beden gevşek, uyuşuk ve kaykılmış. Sadece seçtiğiniz, size ilginç gelen konular üzerinde durursanız.
Eğlence arar bir havanız varsa.
Dersten derse, konudan konuya atlarsanız.
Zaman zaman hayale dalarsanız çalışmanız bölünür.
Düşünce kontrolünüz yoktur.
Vakit geçirmek için resimlere, şekillere anlamsızca bakarsanız.
Önemli kavramları atlar, öğrenme olayını hep sona ertelerseniz.
Gözünüz aynı cümleye dakikalarca takılır, bazen sabırsızlıkla bazen de sıkılma nedeniyle acele ve atlayarak okursanız
Gelişigüzel karalama yapar gibi not tutarsanız.
Hatırlamayı rastlantılara bırakırsanız.
Ders çalışma zorlaştığında veya sıkıcı olmaya başladığında çalışmayı bırakırsanız boşa vakit geçirmiş olursunuz.• Ders nasıl çalışılır?
Beden dimdik, tetikte ve aktif. Saçma ve önemsiz şeyleri bir kenara bırakarak, düşüncenizi önemli konular üzerinde yoğunlaştırırsınız.
Öğrenmek ve kavramak isteyen bir tutum içinde olmalısınız
Ders ayrımı yapmamalısınız, "ayrımları" anlamaya çalışmalısınız.
Çalışmalarınızı,öğrendiklerinizi sindirmek için, aralıklı olarak sürdürmelisiniz.
Düşüncenizi, sadece çalıştığınız konular üzerinde yoğunlaştırmalısınız.
Konuyu daha iyi kavramak amacıyla yardımcı unsurlardan (cisimler, şekiller) yararlanabilirsiniz.
Konuyu bir bütünlük içinde kavramaya çalışmalısınız.
Anlamları belirlemek için zaman zaman çalışılmış konulara dönüp bakarak pekiştirme yapabilirsiniz.İyi çalışma alışkanlıkları ne kadar erken elde edilirse, okul başarısı o oranda artar. Genellikle anne babaların ortak eğilimi, çocukların okuldan gelir gelmez derse başlamalarıdır. Ancak unutulmamalıdır ki çocukların dinlenmeye ve oyuna da gereksinimleri vardır. Anne babalar unutmamalıdırlar ki,çocukların iyi düzenlenmiş bir çalışma planına,kısa bir oyun saatini koymaları çalışmada verimi arttırabilir.
Bu verimi arttırmada bir diğer etken, çocuğun çalışması, ödevini yapabilmesi için çocuğun dikkatini toplayabileceği özellikte ve ilgisinin dağılmasına neden olabilecek şeylerden uzak olan belirli bir yere gereksinimi olmasıdır. Çalışma ortamının iyi olması, çocuğu derslere yakılaştırdığı gibi, başarısına da etken olur. Çocuğun derslerini yapamadığı zaman anne babaların bağırıp çağırması yerine üstlerine düşen sorumluluk, öğretmenin çocuğu kendi başına yöneltme konusundaki çabalarına yardımcı olmak ve onları uygulamak olmalıdır. Ödevin yapımı sırasında dikte edici olmak yerine, geri planda kalıp destek sağlayıcı bir tutum göstermek, gerektikçe konuyu açıklamaya yardımcı olmak, kırıcı ve aşağılayıcı eleştirilerden kaçınmak, çocuğun öz güveninin gelişmesine yardımcı olacağı gibi, elverişli bir aile ortamı ve uygun çalışma koşulları sağlandığında başkalarının düşüncelerine değer verme, düşüncesini özgürce söyleme, doğru okuma yazma, akıcı konuşma gibi değerlerde kazanabilir.

DERS ÇALIŞMA TAKTİKLERİ
"Hiç kimse başarı merdivenlerine elleri cebinde tırmanmamıştır." (S. Keth Moerhad)
Verimli çalışmanın yapılabilmesi lüzumsuz vakit kaybının önlenebilmesi için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir.
Çalışma yerimiz nasıl olmalı:
Çalışmanın sağlıklı sürdürülebilmesi için çalışma odası düzenlenmelidir. Çalışma odasındaki eşyalar sizin ilginizi dağıtacak şekilde olmamalıdır. Odanız sabit olmalı, sade döşenmiş olmalıdır. Çalışma yaptığınız masanız cama çok yakın olmamalı dışarıdaki olayların ilginizi dağıtması önlenmelidir. Masanız, karşıdan ışık gelecek şekilde konulmalıdır. Odanız sık sık havalandırılmalı, oturacağınız sandalye ve masanız sizi uykuya sürükleyecek kadar çok rahat olmamalıdır. Çalışma yeriniz yatmaya müsait olan divan ve çekyat gibi bir yer olmamalıdır.
Masanız dağınık olmamalı odanızda aradığınızı hemen bulabilmelisiniz. Odanız fazla sıcak ve karanlık olmamalı. Gürültüden uzak olmalı. Sadece sizin kullandığınız bir yer olmalı(mümkünse)
Odanızda çağrışımlarla hayal kurmanızı sağlayacak eşya bulunmamalı, eviniz bir odanın sizin için ayrılmasına müsait değilse, bir köşeyi çalışma köşesi olarak hazırlamalısınız.
Çalışma masanız oturduğunuzda sizi ders çalışmaya sürüklemelidir. Mümkünse çalışma masanızda çalışmanın dışında işler yapmamalısınız. Çalışma anında kullanılacak malzemeler masanızda hazır bulunmalıdır. Yatılı okullarda çalışma alanları, kütüphaneler, etüt salonları ve okuma salonlarıdır. Evinde çalışma için ortam bulunmayanlar kütüphane ve okuma salonlarında çalışmayı denemelidirler.
Çalışmaya Başlamak ve Devam Ettirmek
1- Çalışmaya başlamak:
"İnsanlık alemi başarılarını akıl ve zekadan çok iradesine ve cesaretine borçludur."
Çalışmaya başlanabilmesi için insanın çalışmaya ruhen hazırlanması gerekir. Çalışma yasak savma kabilinden olmamalıdır. İnsan hayatının en büyük düşmanı umutsuzluk ve bezginliktir. Öğrencileri çalışmaktan alıkoyan genellikle bu duygulardır.
Başarılı bir insan olmayı istiyorsanız kendinize güvenmeli, iradenize hakim olmalı, ümitsizlikten uzaklaşmalı, azimle gayretle düzenli bir çalışmaya başlamalısınız.
Çalışmaya başlamak için hayal kurmadan, endişeye kapılmadan, dikkat dağıtacak şeylerden uzaklaşarak, çalışma ortamınızı iyi düzenleyerek iradenizi zorlamalısınız. Hedeflerinizi sık sık hatırlatmalı kendinizi motive etmelisiniz.
2- Çalışmayı devam ettirmek:
Çalışmanın devam ettirilmesi için insan fikrinin dağılmasına sebep olan faktörlerin ortadan kaldırılması gerekir. Ders çalışmaya tam başlamışken masanızdaki bir cihaz, karşınızdaki bir resim, pencereden gördüğünüz bir olay sizi hayal aleminize götürüp çeşitli çağrışımlar yaptırabilir. Bunu önleyebilmek için daha önceki bölümde ifade ettiğimiz fikrinizin dağılmasını sağlayacak faktörleri ortadan kaldırmanız gerekir. Yine de kendinize… dakika ders çalışayım 15 dakika hayal kurmak için mükafat vereceğim diyebilirsiniz. Keza hayallerinizin bitmesini bekleyip sonra çalışmaya başlamayı deneyebilirsiniz. Hayallerinizden kurtulamıyorsanız yerinizi, oturuşunuzu değiştirerek uzaklaşmaya çalışabilirsiniz. Ayrıca çalışmanın devam ettirilmesinde en önemli engellerden birisi de öğrencinin taşıdığı endişelerdir. "Bu kadar dersi nasıl halledeceğim. Yeteri kadar vaktim yok. Bu konular zor gibi" endişeler çalışmanın devamını engeller.
Kendi kendinize düşünün; endişelerim benim işimi kolaylaştırıyor mu? Başarılı olmama yardımcı oluyor mu? Yoksa kendi kendimi daha zor duruma mı sokuyorum? şeklinde sormalı ve hedefe varmanıza engel olan bu endişelerden sıyrılmalısınız. Bir engel de uzanarak çalışmaya kalkışmaktır. Uzanma hali gevşemeyi arkasından da uykuyu getireceğinden çalışmayı devam ettirmenizi güçleştirir.
Televizyon seyrederek veya müzik dinleyerek de ders çalışma yapılmamalıdır. Çünkü ders çalışma dikkat gerektirir. Böyle bir ortamda insanın dikkatinin dağılmaması mümkün değildir. Özellikle televizyon görüntülü olduğu için onda dikkatin dağılması diğerine göre daha kolaydır. Çalışmanızı devam ettirmenizi engelleyecek bütün faktörleri ortadan kaldırıp planınızı uygulamalısınız. Bazı öğrencileri de alışkanlıkları çalışmaktan alıkoyar. Ahmet Haşim "İnsanların en zalim efendisi alışkanlıklarıdır" demiştir. Alışkanlıklarınızı planınıza uydurmaya çalışmalısınız. Diğer planı aksatan faktörleri hatırlayınız.

TÜRKÇE SORU ÇÖZME TEKNİKLERİ
Üniversiteye hazırlıkta Sözel, Sayısal ve Eşit Ağırlık bölümlerinin hepsinde Türkçe'nin önemli bir yeri vardır. Bilindiği gibi ÖSS'de 90 sözel, 90 da sayısal olmak üzere 180 soru bulunmaktadır. Bu soruların 45'ini Türkçe soruları oluşturmaktadır. Başka bir deyişle, bu pastanın dörtte biri Türkçe'ye aittir. Bir öğrenci, hangi alandan hazırlanırsa hazırlansın, iyi bir puan almak için Türkçe sorularını mutlaka yapmalıdır.Yeni puan sistemine göre bir Türkçe sorusu, Sözel bölüm öğrencisi için 1.1, Eşit Ağırlık öğrencisi için 0.8, Sayısal öğrenci içinse 0.3 puan değerindedir.
Son sınav sistemine göre Türkçe sorularının konulara göre dağılımı şöyledir: 12 soru, sözcükte ve cümlede anlamdan; 8 soru dilbilgisinden; 5 soru anlatım bozukluğundan; diğer 20 soru ise paragrafta anlamdan gelmektedir. Başka bir deyişle soruların üçte ikisi yoruma dayalı, geriye kalan kısmı ise bilgi gerektirmektedir.
Anlam bilgisi soruları okuduğunu anlama, anladığını yorumlamayla ilgilidir. Ama maalesef öğrencilerin bir kısmı anlam sorularından özellikle de paragraf sorularını yapmaktan kaçınmaktadır. Halbuki bu kısımdaki sorular bilgi gerektirmemektedir. Ayrıca yanıtı içinde olan sorulardır. Tek yapılacak şey, soruların anlaşılarak okunması ve yorumda bulunulmasıdır. Bu yönüyle anlam bilgisi soruları Türkçe'nin en kolay soruları sayılır. Anlam bilgisi sorularında başarılı olmak için sözcük, cümle ve paragrafla ilgili her gün en az 20 soruluk bir test çözülmelidir. Bu metot sınava kadar devam ettirilmelidir. Bu konuyla ilgili ne kadar test çözerseniz yorum gücünüz de o kadar artar ve test çözmede ideal hıza ulaşırsınız. Ayrıca her akşam yatmadan önce akıcı dille yazılmış bir kitabın 5-10 sayfalık bir bölümünü okumak, hem sizi dinlendirecek hem de okuma hızınızı artıracaktır. Unutmayın ki ÖSS aynı zamanda bir hız sınavıdır. Türkçe sorularından her birini 50-55 saniyede çözecek seviyeye gelmelisiniz. Hatta bazı soruların çözümü sizin için 30-35 saniyeyi geçmemelidir.
Çünkü kalan zamanı cevap formunu işaretlemekte, geri dönüp boş bıraktıklarınızı çözmekte ve başınızı şöyle bir doğrultup geniş bir nefes almakta kullanacaksınız.
Dilbilgisinden gelecek 8-10 soru daha çok bilgi isteyen soru biçimidir. Dilbilgisinde öğrencilerin düştüğü önemli bir yanlış, konulara rastgele çalışmaktır. Oysa ki dilbilgisindeki konular bir merdivenin basamakları gibidir.
Yani konuların öğreniminde belli bir sıra vardır ve o sıra takip edilmelidir. Konular birbirleriyle bağlantılı olduğundan, bir konu çok iyi öğrenilip pekiştirilmeden diğer konulara geçilmemelidir. Bunu yaparken de sabırlı olmak gerekir. Diğer derslerde olduğu gibi Türkçe'de de bir anda iyi bir net yakalamak çok zordur. Bunu ancak zamanla başaracaksınız.
Değerli gençler, unutmayınız ki plansız çalışmak başarıya götürmez. Ne kadar sistemli ve hedefe dönük çalışırsanız başarınız da bir o kadar artar. Sözel ve Eşit Ağırlık öğrencisi günde iki, Sayısal öğrenci de bir saatini Türkçe'ye ayırdığı sistemli bir çalışmayla istediği netleri çok rahat yakalar.
Türkçe'de herhangi bir konu çalışıldıktan sonra, o konuyla ilgili çözümlü testlerin çözülmesi gerekir.Bir sorunun cevabını biliyor olsanız bile mutlaka o sorunun çözümünü de okuyun. Çünkü soru çözümlerinde kısa ve pratik yollar seçilir. Bu teknikleri öğrenmek de çözümlere bakmakla mümkün olur. Bundan sonraki aşamalarda cevaplı testlerle hız denemeleri yapılmalıdır. Hız denemeleri yapılacak konular dilbilgisinden ise o konular iyice bilinmeli, eğer anlam bilgisinden ise soruların bir kez okunmasına dikkat edilmelidir. Çünkü bazı öğrenciler bu soruları iki hatta üç kez okuyarak zaman kaybetmektedir. Bu tutum zamanla alışkanlık yapar ve birçok soruyu doğru çözdüğünüz halde defalarca okumak istersiniz. Böyle bir tutumdan kesinlikle kaçınılmalıdır.
Bundan sonraki aşamalarda ise Türkçe denemeleri veya genel deneme sınavları çözülmelidir. Deneme sınavları eksiklerin görülmesini sağlayan önemli bir araçtır. Bu sınavların sonunda eksiklerinizi görüp, o konuları tekrar gözden geçirmelisiniz. Ayrıca bu sınavlarda kendinizi daha iyi tanıyacak ve sınav stratejinizi belirleyeceksiniz.
Türkçe sorularının çözümünde şunlara dikkat edilmelidir:
Bir Türkçe sorusu çözerken ilk önce soru cümlesini okumak gerekir. Bazı öğrenciler, önce paragrafı sonra onun sorusunu okurlar.Bu çok yanlış bir tutumdur. Bu aynen, alışverişe gidip de ne alacağını bilmemeye benzer. Alacaklarımızın listesini yapmışsak sadece onları alıp geliriz.
Olumsuz soru köklerine dikkat edilmelidir. Öğrencilerin olumsuz soru köklerini olumlu algılamamaları için olumsuz sözcüklerin altı çizilir. Örneğin "………….. çıkarılamaz ?", "…………. değinilmemiştir ?", "………….. yoktur ?"
Bir soru, tam olarak anlaşılmadan onun çözümüne geçilmemelidir. Aksi takdirde başa dönmek zorunda kalırsınız ki bu da size zaman kaybettirir.
Anlam bilgisi sorularında kesinlikle kişisel yorumlar yapılmamalıdır. Unutmayalım ki, parçada bizim nasıl düşündüğümüz değil, o parçada neyin anlatılıp neyin anlatılmadığı sorulmaktadır.
Bazı anlam bilgisi sorularının sanatlı söyleyişlerden oluştuğu görülür. Bu gibi durumlarda mutlaka sözlük, deyimler sözlüğü ve atasözleri sözlüğüne başvurmalısınız. Ayrıca bütün Türkçe sorularının çözümü esnasında bu sözlükler elinizin altında olmalıdır.
Paragraf sorularının uzunluğundan dolayı çoğu öğrenci bu soruları anlayamadığını dile getirir. Bu soruların çözümünde örnekleme yoluna gitmeniz, günlük olaylarla ilişkillendirmeniz, yani konuyu somutlaştırmanız soruyu anlamanızı kolaylaştıracaktır. Örneğin, parçada nükteci insanların halk tarafından sevildiği anlatılıyorsa Nasrettin Hoca'yı hatırlayın.
Soruların okunmasında dudaklar değil, gözler çalışmalıdır.Dudakla okumak yavaş, gözle okumak çok daha hızlıdır. Zihnimiz çok hızlı çalıştığından ne kadar hızlı okursak cümleler arasındaki anlam ilişkisi o kadar kolay anlaşılır. Anlamak için okuma, gözle beyin arasında olmalıdır.
Paragrafın ilk ve son cümleleri okunarak paragraf anlaşılmaz. Bazı öğrenciler bu yöntemi dener. Bu yöntem sizi yanlışa götürebilir.
Anlam bilgisi sorularını yanıtlamakta önceleri yavaş olabilirsiniz. Bu gayet normaldir. Ama soruların üstüne kararlılıkla giderseniz zamanla istenilen seviye ve hıza ulaşabilirsiniz. Bu da anlam konularıyla ilgili çok soru çözmekle elde edilir.
Dilbilgisi sorularının çözümünde bilgi birikiminizin iyi olması gerekir. Anlam bilgisi sorularını, çoğu kişi yapar; ama dilbilgisi soruları bilgi gerektirdiğinden bu soruları herkes çözemez. Dolayısıyla bunlar seçici özelliğe sahiptir, Türkçe'de asıl elemeyi bu sorular yapmaktadır. Dilbilgisinden her yıl, cümlenin öğeleri, sözcük türleri, sözcük yapısı, noktalama, yazım kuralları ve anlatım bozukluğuyla ilgili belirli sayıda soru gelmektedir. Bu konulara çok iyi çalışılmalıdır. Dilbilgisi sorularının çözümünde eleme usulünün kullanılması yararlı olacaktır.
Doğruluğundan emin olmadığınız hiçbir soruyu yanıtlamayınız.Sevgili gençler, Türkçe kesinlikle zor bir ders değildir. Dikkatli bir okuma, doğru anlama ve yorumlama sizi başarıya götürecektir.

TÜRKÇEYİ SEVMEK
Doğru ve akıcı bir şekilde kullanılmasının gerekliliğine inanan bir kişi olarak, geniş bir coğrafyada konuşulan ve de en işlek, en zengin dillerden birisi olan güzel Türkçe'mizi konu olarak seçtim.
Sınavların hızla yaklaştığı bu dönemde, hepimiz Türkçe'yi sadece bir ders olarak görüyoruz. Acaba öyle mi? Değil tabi. Şöyle bir düşündüğümüzde sadece bir ders değil; çok şey, hatta her şey olduğunu görebiliriz. Okuduğunu anlamayan, söylediğini yazılı olarak ifade edemeyen; daha doğrusu, düşünceleri ile yazdıkları aynı anlamı vermeyen birçok öğrencimiz, insanımız var. Korkunç bir şey bu. Güzel fikirler üretiyorsun; ama bunları yazıyla ifade ettiğin zaman ortaya çok farklı bir anlam çıkıyor. Bunun tek sebebi dilimizin ve kurallarının tam olarak kavranamamasıdır. O zaman ne yapacağız? Tek şey var: Türkçe'yi tam olarak öğrenmek.
Yukarıda belirttiğimiz ifadeler -tabi ki- genel anlamda Türkçe'yi ve Türkçe' nin kurallarını doğru kullanmanın önemini sizlere kavratmak içindi. Bizi şu anda ilgilendiren şey ise Türkçe' nin ders yönü... Türkçe, hem okuduğunu anlamaya hem de dilbilgisine yönelik sorularla karşımıza gelmekte ve bu iki kavram da birbirini tamamlamaktadır. Anlam sorularına baktığımız zaman çoğunda dilbilgisi kurallarını da iyi bilmemizin gerektiğini görebiliriz. Yerinde kullanılmayan bir sözcüğün ya da noktalama işaretinin, cümle anlamını ne kadar değiştirdiğini hepimiz biliyoruz. Bu kuralları iyi bilmeyen bir öğrenci de, okuduklarını anlamak istediği gibi algılamakta ve bu da onu bir yanılgıya götürmektedir. Arkasından gelecek olan şey de hiç şüphesiz ki yanlış bir cevap olacaktır.
Aslında kolay, bir o kadar da zevkli olan dilimizi doğru olarak kullanmak hiç de zor değildir. Günlük konuşma dilinde kullandığımız sözcük sayısının az olması, dilimizi de bizi de olumsuz olarak etkilemektedir. Bu olumsuzluklardan etkilenmemek ya da tamamen kurtulmak için başvuracağımız en önemli şey okumaktır. Okudukça, kelime hazinemizin arttığını, anlama yeteneğimizin de buna bağlı olarak geliştiğini hissedebiliriz. Böylesine bir gelişme de sınavda bizi oldukça rahatlatacaktır.
Birçok öğrencimiz, dilbilgisi konularının zor ve karmaşık olduğunu düşünmektedir. Aslında dilbilgisi de, bir matematik dersi gibi, mantık isteyen bir konudur. Düzenli ve öğrenme sırasına uygun olarak verildiğinde, bu konunun çok kısa bir zamanda, hem de çok kolay öğrenilebileceğini tüm öğrencilerimiz görebilecektir ve görmektedirler de.
Biraz dikkat, biraz gayret, biraz da teknik sayesinde Türkçe dersi kolay dersler arasına girecektir. Hepinize başarılar diliyorum.

BABA KİMYA İLE SOHBET
Merhaba gençler, ben KİMYA
Evinize, sınıfınıza en önemlisi de beyninize konuk olacak konularım şunlardır:
• Madde ve özellikleri: Benimle ilgili bu konunun sorularını çözebilmeniz için başvuracağınız en yakın yer evinizin mutfağı olacaktır. Örneğin; yemek, neden düdüklü tencerede daha çabuk pişer?
• Atomun yapısı ve periyodik cetvel: Benimle beraber maddenin en küçük yapı taşı olan atomun yapısını öğrenebilirsiniz.
Örneğin: Benim incelediğim atomların çekirdeğindeki proton sayısı atom numarasına, elektron sayısına ve çekirdek yüküne eşittir. Atom benimle özdeşleşmiştir. Siz de bize katılmak ister misiniz? Elementlerin özelliklerini; sizlere daha iyi öğretmek için periyodik cetvelde belli gruplar oluşturduk.
Örneğin 1 A grubunun elementleri
Haydarpaşa Lisesinin Nazik Kimyacısı Rabia' yı Camdan Fırlattı.
( H ) ( Li ) ( Na ) ( K ) ( Rb ) ( Cs ) ( Fr )
• Bileşikler: Ben atomlarımı birleştirip bileşik yaptım. Siz de konularımı birleştirip puan yapın.
• Mol kavramı: Ben 6,02x10 23 taneciği birleştirip 1 mol dedim. Siz de puanları birleştirip DAMA! Diyebilirsiniz.
• Kimyanın temel yasaları: Benim yasalarım var. Sizlere bu yasaları uygulamak düşüyor.
• Kimyasal Hesaplamalar: Ben 1 mol Na ve 1 mol Cl' yi birleştirip NaCl' yi oluşturdum. Siz de hesaplama yaparak ÖSS köprüsünden geçebilirsiniz.
• Gazlar: Ben gaz kanunları geliştirdim. Siz de bu kanunlarla para kazanabilirsiniz. Nasıl mı?
İşte; Paran Varsa ne Rahat (P.V= nRT)
• Çözeltiler: Benim şekerim, suyum size çay olarak ikram edilir. Siz de puanları alıp sevdiklerinize ikram edebilirsiniz.
• Radyoaktiflik: Benim bazı atomlarımın çekirdekleri dengesizdir. Benimle ilgilenenler bu dengesizlikten yararlanarak büyük enerji kaynağı oluşturdular. Fakat bazı nankörler bunu kötüye kullandılar.
Örneğin; Uranyum' u atom bombasına çevirdiler. Siz de puanların bileşkesini alarak enerji kaynağınıza ulaşabilirsiniz.
İşte bu konular ÖSS' de sizinle olacak. Onlara sahip çıkın.
Hepinize sevgilerle…

BİYOLOJİ DERSİ NASIL ÇALIŞILIR?
Fen branşları içinde adayların gerektiği kadar ilgilenemediği, korktuğu ve hatta az net çıkardığı ders olan Biyoloji, son senelerde soru sayısının da artmasıyla daha çok önem kazandı. Biyoloji' den ÖSS' de 12 soru çıkmaktadır. Biyoloji dersinde matematiksel işlem fazla olmamasına karşın, hafızada kalması gereken kavram ve tanımların çokluğu öğrenciyi korkutmaktadır. Bu sebeple bazı öğrencilerimizin "Geçen yıl hiç Biyoloji' ye bakmamıştım, ancak 3-4 net yapabildim. Bu yıl çalışıyorum, 10-11 netim var." Dediğini duyuyoruz. Kısaca şunu demek istiyorum: "Kimse Biyoloji' den korkmasın. Biraz çalışınca başarabileceğiniz bir ders olduğunu göreceksiniz." Biyoloji çalışmaya yeni başlayacaklar için öneriler: Eğer ders dinleme imkanınız varsa, işleyeceğiniz konuyu derse girmeden önce gözden geçirin. Biyoloji konularını ana ve alt başlıklarıyla yazıp, gözünüzün önünde bulundurun. Konuyla ilgili çizelgeleri ve şekilleri hafızanızda kalması için, günlük hayatınızdaki bazı şeylere benzetin. Akılda tutamadığınız kelimeler için tekerlemeler uydurun. Tekerlemeyi hatırlamak kolay olacağı için gereken kelimeleri de çabuk bulursunuz. Daha önceki yıllara ait ÖSS sorularını çözün.

FELSEFE DERSİ NASIL ÇALIŞILIR?
Felsefe grubundan ÖSS' de 10 soru çıkmaktadır. Aşina olmadığı kavramların sorunun içinde yer alması öğrenciyi soruyu okumaktan bile caydırabilir. Ancak bu korkuyu yenerse aslında o tanıdık olmayan kelimelerin sorunun bütününün etkilemeyeceğini ve soruyu çözebileceğini görür. Felsefe grubu soruları karşımıza bilgi, yorum, hem bilgi hem yorum isteyen sorular olarak gelebilir. En çok yanlışa düşülen nokta, sorunun çözüme yarayacak kısmını veya konumu bilmemek değil, o bilginin ne kadarının ya da hangi biçime girmiş şeklinin sorulduğunu görmemektir. Okuduğunu anlayan ve yorumlayabilen bir öğrenci felsefe sorularının çoğunluğunu yapabilir. Felsefe sorularına bakarken paragrafın uzunluğunu görüp (sayısalcı bile olsanız!) "Nasıl olsa ben bunu yapamam" demeyin. Bir kere okuyunca sorunun kolay olduğunu düşünebilirsiniz. Kendinize soruyu bir kez okuma şansı vermekten çekinmeyin!.. Soruda bir konu hakkında açıklama yapılıp, bir tanımın ne olduğu veya hangi genellemeye gidileceği sorulmuşsa, sadece verilen bilgilere göre düşünün. Soru çözerken kendi duygu ve önyargılarınızı bir kenara bırakın. Cevap sizin düşünce tarzınıza uygun olmayabilir. Okulda hiç felsefe grubu dersi görmemiş bir aday bile çalışırsa felsefe sorularını yapabilir. ÖSS soruları yorum ağırlıklıdır. Bol test çözülmeli ve geçmiş yılların ÖSS soruları incelenmelidir.

COĞRAFYA DERSİ NASIL ÇALIŞILIR?
Öncelikle ÖSS Coğrafya sorularının Genel Coğrafya, Türkiye Coğrafyası ve Ülkeler Coğrafyası konularını içerdiğinin bilinmesinde büyük fayda vardır.
Özellikle Genel Coğrafya konuları çok iyi kavranılmazsa diğer konuların kesinlikle anlaşılamayacağını bilmeliyiz. Bu nedenle Coğrafi Konum, Dünya' nın Hareketleri, Harita Bilgisi, İklim Bilgisi, İç ve Dış Kuvvetler ile Nüfus ve Yerleşme konularının çok iyi kavranması gerekmektedir. Yani tümdengelim yöntemiyle Coğrafya dersi çalışılmalıdır.
Konular çalışılırken kesinlikle harita ya da atlaslarımızdan yararlanmalıyız. Yer isimleri haritalarda mutlaka görülmelidir. Çünkü bazı sorular Dünya ve Türkiye haritası üzerinde yerler belirlenerek sorulmaktadır. Ayrıca dünyadaki bazı bölgelerin özellikleri ve yerleri bilinmelidir.Örneğin Musonlar Asyası , Batı Avrupa gibi konular hazırlanırken önemli olduğu belirtilen bilgiler işaretlenmeli, konular hakkında soru çözmeye yönelik anahtar bilgiler sık sık tekrarlanmalıdır. Örneğin boylamın yerel saat farklılığını enlemin de iklim ve bitki örtüsü dağılımını etkilediği gibi.
Her konu çalışılmalı, ancak ÖSS'deki soru dağılımı fazla olan konular daha iyi kavranmalı ve sık sık tekrar edilmelidir. Örneğin İklim bilgisi, Türkiye' de tarım gibi… Bazı coğrafya soruları bilgiyi kullanmaya yöneliktir. Örneğin Dünya'nın hareketlerinden eksen hareketi ve eksen eğikliğinin sonuçları ile Dünya'nın şeklinin sonuçları gibi; çok az da olsa yalnızca grafikteki bilgilere bağlı, dikkat içeren sorular çıkmaktadır. Bu tür sorularda grafik ya da harita önceden incelendikten sonra soru okunmalıdır. Doğru bilgilere seçeneklerde ( + ), yanlış bilgilere ( - ) konulursa, soru kökünün tekrar tekrar okunmasına gerek kalmaz.
Son olarak şu önerilebilir : Coğrafi bilgiler çabuk unutulabilir. Bu nedenle sık sık tekrar edilmelidir. Özellikle soru çözmeye yönelik öz bilgiler. Ayrıca unutulmamalıdır ki ne kadar soru çözülürse başarı o kadar artar. Çünkü ÖSS sınavında çıkacak soruların benzerleri çözülmüş olacaktır. Özellikle son 10 yılın ÖSS Coğrafya soruları çok iyi incelenmelidir.

GELİN TARİH ÇALIŞALIM
ÖSS sınavında her yıl 19 tane tarih sorusu sorulmaktadır. Bu sorulardan dokuz ya da on tanesi inkılap tarihinden geri kalanları ise Osmanlı ve Genel Tarih konularından gelmektedir. 1 sorunun bile öğrencinin kaderini değiştirebileceği bu sınavda tarih sorularının da yeri ve önemi büyüktür. O halde sınava hazırlanan bir öğrenci alanını da dikkate alarak yıl içinde planlı ve düzenli bir şekilde tarih çalışması gerekir.
Öğrencinin başarılı olabilmesi için sınavın ve dersin mantığına göre hareket etmesi gerekir. Tarih sözel bir derstir okuma ve anlamaya dayanır. Çok kolay öğrenilir fakat çok çabuk unutulur. Bu noktada en tehlikeli durum ezber yapılmasıdır. Ezber yapılarak çalışılan tarih dersi tamamen verimsiz bir uğraştır. Öğrenci ezber yerine olaylar arasında bağlantı kurarak, yani neden- sonuç ilişkisi kurarak çalışmalıdır. Örneğin; "Kavimler göçü ile birlikte Roma merkezi hakimiyetini kaybetmiş, feodalite doğmuştur." gibi. Bu sayede çalışılan konular akla daha uygun gelecek ve akılda kalıcı olacaktır.
Öğrenci neden-sonuç ilişkileri kurarak dersine çalıştıktan sonra unutmayı önlemek için mutlaka aşırıya kaçmadan belli aralıklarla tekrar etmelidir. Unutulmamalı ki, Tarih çabuk unutulan bir derstir ve tek ilacı belirli aralıklarla TEKRAR' dır.
Diğer önemli bir konu da dersin ÖSS' de çıkmış soruların tarzına göre çalışılmasıdır. Konular çalışıldıktan sonra mutlaka o konularla ilgili ÖSS' de çıkmış sorular çözülmeli ve ona göre konu yeniden okunmalıdır. Örneğin: "Kösedağ savaşından sonra, Osmanoğulları, Karamanoğulları , Karasioğulları gibi beylikler kurulmuş" diye çalışmak yerine "Bu beyliklerin kurulması Anadolu Selçuklu Devletinin merkezi otoritesini kaybetmesinin kanıtıdır" şeklinde düşünülerek çalışılmalıdır.
Özetle; Dersin önemini kavrayan, çalışırken ezberden uzak duran, tekrarlarını ihmal etmeyen her öğrenci gelen tarih sorularını kaçırmayacaktır.

Alıntıdır!

tomqoliq
07-30-2008, 12:11
:( hepsini biliomda yapasm gelmio tüm ktplrı masaya yığıorm snra çlşcklrmı seçiom knuları belrlym dik bile duruom snra 3 soru çözüom hayallre dalmşım ama bu yıl çlşcm tkrar okudm yazıyı gaza geldm tşkkrlr :D